WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile TMK'nın 145. maddesi uyarınca evliliğin mutlak butlanla batıl olduğunun tespitine ve iptaline, davalının tedbir nafakasının reddine, davalının yoksulluk nafakası ile maddi-manevi tazminat taleplerinin usulüne uygun bir talepleri olmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; yetki itirazlarının süresi içinde değerlendirilmediğini belirterek, kusur durumu, tazminatlar ve nafaka yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nın 355.maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Dava, TMK'nın 145. maddesi uyarınca mutlak butlan sebebi ile evliliğin iptaline ilişkindir....

Noterliğinin ........1994 tarih ve 81661 yevmiye numaralı ek sözleşmesinin mutlak butlanla batıl olduğunu ileri sürerek, ek sözleşmenin mutlak butlanla batıl olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir. Asıl ve birleşen davada davalılar vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davaya konu iddiasını ... .... Asliye Hukuk Mahkemesinde ileri sürdüğünü ve görülmekte olan davada o delil için verilen karar kesinleşmiş ise bunun ortadan kaldırılmasının yolunun ancak yargılamanın yenilenmesi olacağını, dava açılması için gereken hukuki yararının olmadığı ve HMK'nun 115. maddesine göre de dava şartının yokluğunun olduğu gerekçesiyle, asıl ve birleşen davada davanın usulden reddine karar verilmiştir. Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir....

    Bunlar; tarafların sıfatına ve işin ticari işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticari sayılan davalar (mutlak ticari davalar) ile her iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğan davalar (nispi ticari davalar)dır. Mutlak ticari dava; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticari nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava olarak sayılan davalar olup, TTK’nin 4/1 maddesinde a ve f bentleri arasında 6 bent halinde sayılan dava türleri mutlak ticari davadır. Nisbi ticari dava ise; her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nisbi ticari dava olarak adlandırılmaktadır....

      DAVA Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; kadının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, faydacı bir yaklaşımla hareket ettiğini, lüks bir yaşama gayesi olduğunu hissettirdiğini, kadının vatandaşlık hakkını almak için evlendiğini anladığını, bu nedenle evliliğin nispi butlanla iptalini istediklerini, lüks yaşam arzusuyla baskıcı tavırlarda bulunduğunu, sürekli ev değiştirmek, yeni eşya almak, araba değiştirmek istediğini, yemek, gezmek, alışveriş yapmak gayesiyle hareket ettiğini, cüzdanından habersizce para aldığını, evlilik birliğinde güven kalmadığını, gerçek bir evlilik iradesinin olmadığını, çocuklar nedeniyle sorun çıkardığını, eşinin ailesini küçümsediğini, hiç bir iletişimleri bulunmadığını, ev mahremiyetini ihlal ettiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 149 uncu maddesi gereğince evliliğin nispi butlanla iptaline olmadığı takdirde 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına...

        Ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması, kişiye eylem ve işleme göre değişmesi, bu yönde yetkili sağlık kurulundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanun’un 409/2 maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür. Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında, öncelikle davalının kısıtlılığına ilişkin hüküm ve dava dosyası ilgili mahkemesinden getirtilerek titizlikle incelenmeli, davalının fiili birlikteliği algılayabilecek akli melekelere sahip olup olmadığı, akıl hastalığının iyileşmesinin mümkün bulunup bulunmadığı, mevcut durumu itibariyle evliliğin gerekliliklerini yerine getirip getiremeyeceği hususları yöntemince araştırılarak, elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; Hukuki niteliği itibariyle fatura alacağına istinaden davacı tarafça başlatılan ------- takip dosyasında davalı tarafça yapılmış olan itirazın iptali davasıdır. Görev dava şartı olup, Mahkemece her aşamada re'sen nazara alınması gerektiğinden, öncelikle Mahkememizin görevli olup olmadığını tartışmak gerekmiştir. Bilindiği gibi, bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nisbi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK'nun 4. Maddesi uyarınca TTK'da düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK'nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nisbi ticari davalar ise, her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır. Öte yandan 6335 sayılı Kanunun 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK.'...

            Herhangi bir mahkeme tarafından mutlak butlanla malul bir karar olduğuna hükmedilmediği sürece hukuken geçerli olan boşanma kararlarından sonra eski eşlerin bir arada yaşamasını yasaklayan kanuni bir düzenleme bulunmadığından; boşanmanın hileli davranış olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Kaldı ki, Türk Medeni Kanunu'nun 166/3 maddesinde, evliliğin en az bir yıl sürmesi ve eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağı; hakimin, tarafların iradelerini serbestçe açıkladıklarına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması halinde de boşanmaya hükmolunacağı vurgulanmaktadır....

              Herhangi bir mahkeme tarafından mutlak butlanla malul bir karar olduğuna hükmedilmediği sürece hukuken geçerli olan boşanma kararlarından sonra eski eşlerin bir arada yaşamasını yasaklayan kanuni bir düzenleme bulunmadığından; boşanmanın hileli davranış olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Kaldı ki, Türk Medeni Kanunu'nun 166/3 maddesinde, evliliğin en az bir yıl sürmesi ve eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağı; hakimin, tarafların iradelerini serbestçe açıkladıklarına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması halinde de boşanmaya hükmolunacağı vurgulanmaktadır....

                Herhangi bir mahkeme tarafından mutlak butlanla malul bir karar olduğuna hükmedilmediği sürece hukuken geçerli olan boşanma kararlarından sonra eski eşlerin bir arada yaşamasını yasaklayan kanuni bir düzenleme bulunmadığından; boşanmanın hileli davranış olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Kaldı ki, Türk Medeni Kanunu'nun 166/3 maddesinde, evliliğin en az bir yıl sürmesi ve eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağı; hakimin, tarafların iradelerini serbestçe açıkladıklarına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması halinde de boşanmaya hükmolunacağı vurgulanmaktadır....

                  Herhangi bir mahkeme tarafından mutlak butlanla malul bir karar olduğuna hükmedilmediği sürece hukuken geçerli olan boşanma kararlarından sonra eski eşlerin bir arada yaşamasını yasaklayan kanuni bir düzenleme bulunmadığından; boşanmanın hileli davranış olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Kaldı ki, Türk Medeni Kanunu'nun 166/3 maddesinde, "evliliğin en az bir yıl sürmesi ve eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağı; hakimin, tarafların iradelerini serbestçe açıkladıklarına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması halinde de boşanmaya hükmolunacağı vurgulanmaktadır....

                    UYAP Entegrasyonu