İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Dinlenen tanık beyanlarıyla davalının davacıya şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, düzenli bir işte çalışmadığı hususlarının ispatlandığı, evlilik birliğinin görevlerini yerine getirmeyen davalının ağır kusurlu olduğu, taraflar arasındaki evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olduğu, evlilik birliğinin devamında taraflar, müşterek çocuklar ve toplum açısından korunmaya değer bir yarar kalmadığı kanaatiyle, tarafların TMK 166/1 maddesi uyarınca boşanmalarına, müşterek çocukların velayetinin davacı anneye verilmesine, baba ile şahsi ilişki tesisine, talep olmadığından davacı lehine maddi, manevi tazminat, tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakası tayinine yer olmadığına karar verilmiştir....
DAVA Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; kadınla yaklaşık 14 yıldır ayrı olduklarını, iki kere boşanma davası açtığını her iki dava hakkında da açılmamış sayılmasına karar verildiğini, birbirleriyle anlaşmadıklarını, aile baskısıyla evlendiklerini iddia ederek davanın kabulüne, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı kadın cevap dilekçesi sunmamıştır. III....
Davacı kocanın tanıklarınca ifade edilen ve mahkemece de kusur olarak davalı kadına yüklenen olaylardan sonra, evlilik birliğinin devam ettiği, bu durumda, kadına yüklenen kusurlu davranışların koca tarafından affedildiği veya en azından hoşgörü ile karşıladığının kabulü gerekmektedir. Affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olayların boşanma davasında kusur olarak kabul edilemeyeceğine göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davacı kocanın tamamen kusurlu olduğu sabittir. Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır....
Boşanma kararı verilebilmesi için TMK 166/1- 2 maddesi gereğince evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığının ispatlanması gerekeceği, dosya kapsamından doğrudan taraflar arasında evlilik birliğinin davalı kadından kaynaklanan sebepler ile ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek derecede bir geçimsizliği, kabule elverişli ciddi sebep ve deliller tespit edilemediği anlaşılmıştır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...Dinlenen davalı tanıklarının beyanlarından da evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalının kusurlu olduğuna kanaat edilememiştir. Davacı her ne kadar beyan dilekçesinde davalının başka bir kadın ile olan fotoğrafını dosyaya sunmuş ise de, bu olaya dava dilekçesinde davalıya kusur izafe eden olay olarak dayanılmadığı, yargılama sırasında dosyaya sunulduğu dikkate alınarak, bu delile davalının kusurlu davranışı olarak itibar edilmemiştir. Davacı tarafından davalının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurlu olduğu ispat edilememiştir. Belirtilen tüm bu nedenlerle ve Antalya BAM 2. H.D.'...
TMK' nın 166/1 hükmü gereğince evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. TMK'nın 166. Maddesine dayanan boşanma davasının kabulü için evliliğin tarafların ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olması, davalı eşin az da olsa kusurlu olması gerekmektedir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni nispi bir boşanma nedeni olduğu için evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığını her somut olaya göre hakim takdir eder. Kusur belirlemesinde ve evlilik birliğinin sarsılmasının tespitinde davaya konu olaylardan yalnızca davanın açılmasına kadar olanlar dikkate alınır....
Uyuşmazlığın çözümü bakımından ilgili kanun maddelerinin incelenmesinde yarar görülmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) “Evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166/I-II. maddesi; “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir” hükmünü içermektedir. Anılan maddenin birinci fıkrası gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için başlıca iki şartın gerçekleşmiş olması gerekmektedir....
Mahkemenin "Taraflar arasındaki geçimsizliğin yasada tanımlanan şiddetli geçimsizlik tanımına uyduğu, tarafların boşanmada karşılıklı kusurlarının bulunduğu, evlilik birliğinin devam ettirilmesinde hukuksal yarar olmadığı" gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, 9 numaralı daire üzerine konulan aile konutu şerhinin kaldırılmasına, 200.000.000 TL. tedbir nafakasının davacıdan alınarak davalı karşı davacıya verilmesine, yoksulluk nafakası, manevi tazminat, gayrimenkulün iadesi ve 5000 USD'nin iadesine ilişkin talebin reddine dair verdiği karar, Özel Dairece yukarıda belirtilen nedenle bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; evlilik birliğinin, müşterek hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılıp sarsılmadığı noktasındadır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 11/03/2019 NUMARASI : 2017/859 ESAS - 2019/161 KARAR DAVA KONUSU : Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; İzmir 13....
GEREKÇE; Dava, evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine bağlı karşılıklı boşanma davasıdır. HMK.nun 355.maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir. İncelenen aile nüfus kayıtlarına göre tarafların; 17/06/1983 tarihinde evlenmiş oldukları, bu evliliklerinden reşit müşterek çocuklarının olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, bu sonuca ulaşılmasında tarafların birbirlerini tehdit etmek suretiyle psikolojik şiddet uyguladığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulüne, tarafların TMK.nun 166/1 maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiştir....