Mahkemece yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller kapsamında; erkeğin tam kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, kadına atfı kabil kusurun bulunmadığı gerekçesi ile karşı davanın reddine, asıl davanın ise kabulü ile tarafların TMK'nın 166/1 maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmiştir. Evlilik birliği, eşlerin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa boşanmaya karar verilebilir....
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında; “Asgari ücretle çalışılmakta bulunulması” yoksulluk nafakası bağlanmasını imkansız kılan bir olgu olarak kabul edilmediği gibi, yoksulluğu ortadan kaldıracak bir gelir seviyesi olarak da kabul edilmemektedir. ( HGK 07.10.1998 gün 1998/2- 656 E.-688 K, HGK 28.02.2007 gün ve 2007/3- 84 E. 95 K.sayılı kararları) Evlilik birliğinin sona ermesinde davalının kusurlu olduğu ve davacı kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından 600,00- TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin isteminin reddine, karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. " şeklindeki gerekçeyle; "Davacı T1 davalı T4 aleyhine açtığı EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI NEDENİYLE BOŞANMA DAVASININ KABULÜ İLE, tarafların TMK'nun 166/1. maddesi gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle BOŞANMALARINA, Müşterek çocuk 13/07/2017 doğumlu Teoman...
Hukuk Dairesi'nin 15/04/2019 tarihli 2018/3120 esas sayılı ilamı) Boşanma kararı verilebilmesi için TMK 166/1- 2 maddesi gereğince evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığının ispatlanması gerekeceği, dosya kapsamından doğrudan taraflar arasında evlilik birliğinin davalı kadından kaynaklanan sebepler ile ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek derecede bir geçimsizliği, kabule elverişli ciddi sebep ve deliller tespit edilemediği anlaşılmıştır. Davacı koca tarafından boşanma istemli olarak dava açılmış ise de; kocanın, davasını ispata yarayan iki tanık beyanı dışında dosyada delil bulunmadığı, tanıklarından Murat'ın "... Benim gördüğüm kadarıyla annem ile babam evde iken hep bir tartışma ve huzursuzluk vardır. Bu tartışmaları hep annem çıkarır, ben annemin babama karşı sen adam değilsin adam olsan çocuklarına sahip çıkarsın dediğine şahit oldum....
kadının bu iddaasını başkaca bir delille destekleyip somut bir şekilde ispatlayamadığı kanaatine varıldığını, davacı kadının başka kadınlara davalı erkekle zina yaptıklarına dair söylem ve hakaretlerde bulunduğunu, davalı erkeğin onurunu ve saygınlığını rencide edici şekilde davrandığının sabit olduğu bu haliyle taraflara kusur olarak yüklenilen eylemlerin değerlendirilmesinde davacı kadının hafif davalı erkeğin ise ağır kusurlu olduğu kanaatine varıldığını, ayrıca davacı ile davalının uzun zamandır ayrı yaşadıklarını dosya kapsamındaki bilgi, belge ve tanık beyanlarından evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu, buna karşılık davacı kadının ise hafif kusurlu olduğunu bu halde taraflar arasında birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olmakla bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık mümkün görülmemesi ve evlilik birliğinin devamında korunmaya değer bir yarar...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davalı erkeğin evlilik birliğinin devamı sırasında müşterek konutu terk ettiğinin sabit olduğu, evi terk etmesinden sonra eşi ve müşterek çocukla ilgilenmediği, davacının bu süreçte işe girerek çalışmaya başladığı, evlilik birliğine yönelik yükümlülüklerini yerine getirmediği, davalı davacı erkek davacı kadının alkol sorunu olduğunu iddia etmiş ise de dinlenen tanık beyanları ve dosya kapsamı itibari ile davacının alkol kullanımına yönelik durumun evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verdiğine yönelik herhangi bir olayın bulunmadığı, buna yönelik tanıkların bilgi sahibi olduğu bir olayın olmadığının anlaşıldığı, davacının tek başına alkol kullanıyor olması davacı tarafa kusur izafe edilmesini gerektirmeyeceğinden erkeğin tam kusurlu olduğu, gerekçesiyle; asıl davanın kabulüne, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı olan Karşılıklı boşanma ve Kişisel eşyanını iadesi davasında (TMK m.166/1- 2) davacı-karşı davalı taraf; erkeğin kabul edilen davası, kusur tespiti, tedbir ve yoksulluk nafakası ile reddedilen tazminatlar ve ziynetler yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....
İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE : Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davası, kişisel eşya ve ziynet alacağı istemine ilişkindir. HMK'nın 355. maddesine göre re'sen gözetilerek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. TMK'nın 166/1- 2. maddesine göre; "evlilik birliği ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir". Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir."...
Bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166. maddesinin 1 ve 2. fıkraları; "Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.” hükmünü taşımaktadır. 19. Genel boşanma sebeplerini düzenleyen ve yukarıya alınan madde hükmü, somutlaştırılmamış veya ayrıntıları ile belirtilmemiş olması nedeniyle evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime çok geniş takdir hakkı tanımıştır. 20....
Davacı dava dilekçesinde; “davalı ile evlendikleri günden bu yana şiddetli geçimsizlik yaşadıklarını, aralarında uyumsuzluk olduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ve çekilmez hale geldiğini, birlikte yaşama koşullarının ortadan kalktığını, aralarındaki geçimsizlikten dolayı davalının üç ay önce müşterek konutu terk edip gittiğini, bu sebeple boşanma davası açılmasının zaruri hale geldiğini” ileri sürerek boşanmalarına karar verilmesini istemektedir. Dava dilekçesinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan maddi vakıalar tek tek gösterilmemiş, birliğin ortak hayatın devamına imkan bırakmayacak derecede temelinden sarsıldığı belirtilmekle yetinilmiştir. Ön inceleme duruşmasından sonra 18.06.2012 tarihinde vekili tarafından verilen delillerin gösterildiği dilekçede ise geçimsizliğe yol açan bir kısım vakıalara yer vermiştir. Kuşkusuz davacı, dava dilekçesinde davasının temeli olan bütün vakıaların açık özetlerini bildirmelidir (HMK md. 119/1-e)....
da bulunan evi sattığını, davalının sosyal medya hesaplarına bakıldığında başka erkeklerle samimi görüşmeler yaptığını ve müvekkilini aldattığını iddia ederek, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmolunmasını talep etmiştir. II. CEVAP Dava dilekçesi davalı kadına 27.08.2019 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili 15.12.2020 tarihli beyan dilekçesi ile isnatlarda ve taleplerde bulunmuşsa da cevap süresinde değildir. III....