Davacı, 27.07.2013 tarihli toplantıda alınan 2013 yılı Ağustos ve Eylül aylarında avans toplanmasına dair kararın iptalini 12.03.2015 tarihli dava dilekçesi ile talep ettiğinden, toplantıda alınan kararlar iptal edilinceye kadar geçerli kararlar niteliğinde olup kararların yok hükmünde olmasını veya mutlak butlanla hükümsüz sayılmasını gerektiren bir neden de bulunmadığından, anılan madde uyarınca 6 aylık hak düşürücü sürenin dolmasından sonra açılmış davadaki bu talebin reddine karar verilmesinde isabetsizlik yoksa da davacının dava dilekçesindeki haksız yere işletilen faizin iptal edilerek borçlu olmadığının tespitine karar verilerek buna ilişkin belgenin verilmesine ilişkin diğer talepleri hakkında inceleme yapılmaması ve bu talepler hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiştir....
Hukuk Dairesi'nin 27.01.2022 tarih, 2021/9517 Esas, 2022/704 Karar sayılı ilamıyla; "Dava, erkek tarafından açılan Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesine dayalı boşanma davası, karşı dava ise kadın tarafından açılan Türk Medeni Kanunu'nun 145. maddesine dayalı evliliğin mutlak butlanla iptali, olmadığı takdirde Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesine dayalı boşanma davası olup, bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince kadının karşı davasına ilişkin 2, 7 ve 10. bentlerin kaldırılarak karşı davada harç eksikliğinin giderilerek karşı dava yönünden yeniden karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kusur belirlemesi ve boşanmanın ferileri konusunda ise esasa yönelik inceleme yapılarak karar verilmiştir. Mutlak butlan sebebiyle evliliğin iptali davası, boşanma davası açısından bekletici sorun oluşturur. Mutlak butlan davasının sonucu beklenmeksizin, boşanma davasının esasının incelenmesi doğru olmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Evlenmenin Mutlak Butlan Sebebiyle İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, evliyken yeniden evlenen kimsenin ikinci evliliğinin mutlak butlan sebebiyle iptali isteğine ilişkin olup, Cumhuriyet savcısı tarafından 23.7.2013 tarihnde düzenlenen davaname ile re'sen açılmıştır. İptali istenen, ... ile ...'in evliliğinin, ...'in 9.12.2001 tarihinde ölümüyle sona erdiği görülmektedir. Sona ermiş bir evliliğin mutlak butlanı Cumhuriyet savcısı tarafından dava edilemez (TMK. m. 147/1). Bu durumda Cumhuriyet savcısının dava açma hakkı bulunmamaktadır....
Davacı, miras bırakan Lütfi'nin evlatlığı ve tek mirasçı kendisi olduğu halde, miras bırakanın davalı ile evli görüldüğünü ve mirasçılık belgesinde pay verildiğini, oysa miras bırakan Lütfi'nin davalının annesi Zöhre île evli iken anlaşmalı biçimde 13.06.2003 tarihinde boşandığını, boşanmadan altı gün sonra davalı ile evlendiğini, evlilik tarihinden on gün sonra da öldüğünü, Türk Medeni Kanunu'nun 129/2. maddesine göre, miras bırakan ile davalının evliliğinin mutlak butlan sebebine dayalı iptal davası açtıkları ve evliliğin iptaline karar verildiğini belirterek önceki günlü mirasçılık belgesinin iptalini İstemiştir. Davalı, miras bırakanın kendisi ile evlendikten sonra öldüğünü TMK 156. maddesine göre, batıl bir evliliğin ancak hakimin kararıyla sona ereceğini ve hakimin kararına kadar geçerli bir evliliğin bütün sonuçlarını doğuracağını belirterek davanın reddini savunmuştur....
Bilahare dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü: K A R A R Davacı dava dilekçesi ile 27.01.2013 ve 09.06.2013 tarihinde yapılan olağan ve olağanüstü kat malikleri genel kurul toplantıları ile bu toplantıda alınan tüm kararların yok ve yapılmamış sayılmasına, mutlak butlanla batıl olan bu toplantı ve kararların iptaline, ... 3 Evler Sitesine yapılacak bir kat malikleri kurulunca bir yönetim kurulu oluşturuluncaya kadar geçici bir yönetim atanmasını talep ve dava etmiş, mahkemece 27.01.2013 tarihli kat malikleri kurulu toplantısında yönetici seçiminin yapıldığı iskan konusunun görüşülmesine karar verildiği, 09.06.2013 tarihli toplantıda ise kat maliklerinden sitenin borçlarının ödenmesi için aidat miktarlarının belirlendiği dikkate alındığında alınan kararların yok veya mutlak butlanla hükümsüz sayılacak nitelikte önemli işlere ilişkin kararlardan olmadığı dolaysıyla bu kararların iptali için açılacak davanın 634 sayılı Kanunun 33. maddesindeki düzenlenen süreye uygun açılması...
- K A R A R - Davacı vekili, 09/03/2009 tarihli vazife tanzimine ilişkin yönetim kurulu kararının toplantı nisabı sağlanmadan ve Anasözleşmeye göre istifa etmiş sayılan üyelerden oluşan yönetim kurulu tarafından alındığını ileri sürerek anılan kararın mutlak butlanla sakat olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, davanın reddini istemiştir. Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu kararın hem istifa etmiş sayılan üyelerden oluşan yönetim kurulu tarafından alınmış olması hemde toplantı nisabı sağlanamamış olması nedeniyle yok hükmünde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir. 1-Dava, kooperatif yönetim kurulu kararının mutlak butlanla sakat olduğunun tespiti istemine ilişkindir....
Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4 ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır." hükmünü içermektedir. Aynı Kanun'un 51/1 nci maddesi ise “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur” hükmünü içermektedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun toplantı yeter sayısına ilişkin 45.maddesi ile karar yeter sayısına ilişkin 51.maddesindeki hükümler emredici nitelikte olup bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları, BK'nun 19 ve 20. Maddeleri hükümlerine göre mutlak butlanla batıldır....
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; iptali istenen toplantının 01.09.2013 tarihli olağanüstü kat malikleri kurul kararı olduğu tespit edilmekle, 634 sayılı KMK'nın 33. madde “Kat malikleri kurulunca verilen kararlar aleyhine, kurul toplantısına katılan ancak 32. madde hükmü gereğince aykırı oy kullanan her kat maliki karar tarihinden başlayarak bir ay içinde, toplantıya katılmayan her kat maliki kararı öğrenmesinden başlayarak bir ay içinde ve her halde karar tarihinden başlayarak altı ay içinde anagayrimenkulün bulunduğu yerdeki sulh mahkemesine iptal davası açabilir; kat malikleri kurulu kararlarının yok veya mutlak butlanla hükümsüz sayıldığı durumlarda süre koşulu aranmaz" hükmü gereği toplantıda alınan kararlar yokluk ve mutlak butlanla batıl karalardan olmadığından ve davanın KMK'nın 33. maddesindeki ilgili süreler geçtikten sonra açılmış olması nedeniyle davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir...
Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, mutlak butlan nedeniyle evliliğin iptali ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Aile Mahkemesince, manevi tazminat istemi yönünden dava tefrik edilmiş ve "manevi tazminat isteminin, haksız fiilden kaynaklandığı" gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesince, "TMK'nın 158/ 2. maddesi gereğince evliliğin butlanına karar verildiğinde, tazminat hakkındaki talep yönünden de karar verilmesi gerekeceği ve davaya bakma görevinin aile mahkemesine ait bulunduğu" belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir. Davacının, evliliğin iptali istemi yönünden ileri sürdüğü sebepler ile manevi tazminat istemi için dayandığı sebepler aynıdır....
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, iptali istenen toplantının olağanüstü kat malikleri toplantısı olduğu, davacıyı temsilen blok temsilcisinin toplantıya katıldığı ve olumsuz oy kullandığı, ilgili toplantıda yok hükmünde veya mutlak butlanla batıl sayılacak kararlar alınmadığı, davanın süresinde açıldığı anlaşılmakla mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine 24/09/2018 günü oy birliği ile karar verildi....