Eşi bir süre önce vefat eden katılanın yeniden evlenmeye karar verdiği, bu kararını da kendisini uzaktan tanıdığı ... isimli şahsa söylediği, olaydan 10 gün kadar önce tanık ..., ... ile kahvehanede oturur iken ... tanık ...’e “arkadaşımın kız kardeşi var, ...’ı onunla evlendirelim” dediği ve ... isimli şahsı aradığı ve ...’a “kız kardeşine bir talip buldum” dediği, bunun üzerine tanık Hikmet’in katılanın yanına gelerek durumu anlattığı, aynı gün katılan ile tanık ...’in, ...’ın Manisa ili ... ilçesi ... Köyü'ndeki evine, buradan da onunla beraber ...'ın Kütahya ili, Pazarlar ilçesi, Tepeköy Köyü’ndeki evine gittikleri, eve geldiklerinde ...’ın kendilerine "kardeşi ...’ın Simav’da hastanede olduğunu, hastaneden geldiğinde haber vereceğini” söylediği, ...’ın üç gün sonra tanık ...’i arayarak eve çağırdığı, bunun üzerine katılan, tanıklar ... ve ... ile ...'ın hep birlikte ...’ın evine gittikleri, eve vardıklarında evde ..., kendisini ... olarak tanıtan ......
Mahkemece, tarafların nikahsız yaşamaları bu birleşmenin kanuni ve medeni evlenmeye tekaddüm eden bir nişanlanma mahiyetinde olmadığı gerekçesiyle tarafların asıl dava ve birleşen dosyadaki talep ve davalarının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. .. , .. 4787 sayılı Kanunun 4. maddesinde; 1-22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı .. hariç olmak üzere İkinci Kitabı ile 03/12/2001 tarihli ve 4722 sayılı ... göre aile hukukundan doğan dava ve işler 2-20/05/1982 tarihli ve 2675 sayılı ... göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi 3- Kanunlarla verilen diğer görevler şeklinde aile mahkemelerinin bakacağı işler açıkça ve sınırlı sayıda belirlenmiştir. Dava dilekçesi içeriğinden, davacının isteminin ... düzenlenen haksız fiilden kaynaklandığı, aile hukukuyla bir ilgisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Şu halde, davanın genel görevli asliye hukuk mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerekir. 6100 sayılı .....
Davalı cevap dilekçesinde; davacı ile tanıştıktan 2-3 ay sonra nişanlanmaya ve evlenmeye karar verdiklerini, Ağustos ayı içerisinde nişan yaptıklarını, aile arasında yapılan nişanda davacının bir takım altınlar taktığını, ancak ne kadar olduğunu bilmediğini, çünkü davacının bu altınları nişan bittikten sonra düğün esnasında takacağını söyleyerek geri aldığını, kendisinin de aradaki ilişkiye güvenerek geri verdiğini, böyle bir olayın başına geleceğini tahmin etmediğini, davacının bu tutumunun manevi olarak kendisini çok üzdüğünü belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 21.420,00 TL nişan hediyesi bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir....
olarak tanıştırdığı başka bir bayan ve ayrıca Hasan olarak tanıştırdığı erkek şahıs bulunduğu, ..... olarak tanıştırdığı bayanı katılan ile evlendirmeyi düşündüğü kişi olarak tanıştırdığı, daha sonra hep birlikte katılanın evine gittikleri, evlenmeye karar verdiğini söyleyen .... isimli bayanın katılanın yanında 4 gün kadar kaldığı ve bu süre zarfında katılanı kendisiyle evleneceği konusunda ikna ettiği ve inandırdığı, bir süre sonra evlenebilmek için 11.000 TL tutarında altın ve 1900 TL tutarında giysi aldırdıkları, katılanın cuma namazına gitmek üzere .... ismini kullanan bayanın yanından ayrılacağı sırada ..... camide rahatsız olmaması için cep telefonunu kendisine bırakmasını istediği, katılanın telefonunu bırakarak cuma namazına gittiği, namazdan döndüğünde sanığa ve diğer kişilere ulaşamadığı, böylece sanığın katılana karşı dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, katılan beyanı, tanık beyanları, sanık savunması, canlı ve fotoğraf teşhis tutanağı ve tüm dosya kapsamına...
Davalının akıl sağlığının yerinde olmadığı iddiası üzerine Kayseri Şehir Hastanesi'nden alınan raporda sınır düzeyde mental kapasitesinin olduğu, mevcut halinin evlenmeye engel olmadığı, rahatsızlığının doğuştan olduğu ve fiil ehliyetinin sabit olduğu kanaati bildirilmiş olup yargılamaya devam edildiği, davalının doğuştan akıl rahatsızlığının bulunduğu, söz konusu rahatsızlıktan dolayı agresif ve saldırgan olduğu, zaman zaman kriz geçirerek, davacıya ve ailesine saldırarak zarar verdiği, davacının evin temizliği ve yemeği ile ilgilenmeyerek birlik görevini yerine getirmediği, tarafların davacının anne ve babası ile aynı konutta yaşadıkları, davacı erkeğin tam anlamıyla maddî ve manevî olarak bağımsız bir konut sağlamadığı, tarafların eşit kusurlu oldukları" gerekçesiyle, asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların TMK'nın 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin babasına verilmesine, anne ile kişisel ilişki kurulmasına, davalı-davacı kadın lehine aylık 250,00...
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 24/03/2023 NUMARASI : 2020/195 ESAS 2023/110 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara davacı karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin emekli olup servis şoförlüğü yaptığını, aynı iş yerinde işçi olarak çalışan davalı ile tanışarak evlenmeye karar verdiklerini, müvekkilinin söz konusu evliliğin iki taraf için de ikinci evlilik olduğunu bildiğini, davalının iki çocuğu olduğunu bildiğini, müvekkili davalı taraf ile 2019 yılının Nisan ayından bu yana evli olduğunu, müşterek çocuklarının bulunmadığını, ancak taraflar evlendikten sonra müvekkil davalının...
in gelerek katılanı evlenmeye ikna etmeye çalıştıkları, kabul etmemesi üzerine katılanın aile dostları olan tanık K.A.'yı arayarak Adapazarı'na çağırdıkları, tanık K.A. ile birlikte Adapazarı'na giden tanık A.S.'ye katılanı teslim ettikleri iddiasına ilişkindir. 2.Görevlilerce düzenlenen 14.10.2012 tarihli adli muayene raporunda, katılanın sağ ön kolunda kızarıklık olduğu, 29.01.2016 tarihli adli muayene raporunda ise, katılanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte ve hayati tehlike geçirmeyecek şekilde yaralandığı belirtilmiştir. 3.Katılan ... aşamalarda istikrarlı ve değişmez anlatımlarda bulunmuştur. 4.Yeminli tanık K.A. anlatımlarında özetle, katılanın babasının telefonla arayarak kızının kaçırıldığını, eski dünürü olan ...'dan (1963 d.lu) şüphelendiğini söylesi üzerine sanık ...'u (1963 d.lu ) aradığını, muhtar A.S.'...
nın kardeşi ... olarak tanıtıldığı, katılanın sanık ... ile evlenmeye karar vermesi üzerine sanıklar ... ve kendisini sanık...'...
ın bir başkası ile resmi nikahla evli olduğu halde, dini nikah yaptırarak sanık Gülşen ile birlikte yaşadığı ,bu durumda sanıkların eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 230/1 ve 230/2. maddesinde düzenlenen suçu oluşturmayıp; 230/5. maddesine uyduğu ancak söz konusu maddedeki evlenme akdi olmaksızın dinsel törenle evlenmeye ilişkin düzenlemenin de Anayasa Mahkemesi'nin 27.05.2015 tarihli ve 2014/36 esas, 2015/51 sayılı kararı ile iptal edilmesi sebebiyle sanıkların eyleminin karar tarihi itibariyle suç oluşturmadığı gözetilerek beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine hükmedilmesi, Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca düzenlenen ihbarname içeriği bu nedenle yerinde görüldüğünden, Bismil Asliye Ceza Mahkemesi'nin 11.02.2016 gün ve 2015/744 esas, 2016/170 sayılı kararının 5271 sayılı CMK.nun 309/4-d maddesi uyarınca BOZULMASINA, yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmaması nedeniyle sanıkların...
Davacı; davalı ile evlenmek amacıyla birlikte olduğunu, ancak davalının evlenmeye yanaşmadığını, beraberlikleri devam ederken hamile kaldığını, 20/10/2014 tarihinde müşterek çocuklarının doğduğunu, davalının çocuğunu tanımadığı gibi nüfusuna da kaydetmediğini, babalığın tespiti ile eldeki davayı açtığını, davalının babalığı kabul etmemesi sebebiyle müşterek çocuklarını tek başına büyütmek zorunda kaldığını, çocuğun doğum giderleri, doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri, gebelik ve doğumun gerektirdiği maddi giderlerinin olduğunu beyan ederek maddi ve manevi zararının tazminini istemiştir. Davalı davanın reddini talep etmiştir....