O halde mahkemece, davacının sosyal ve ekonomik durumu ile davalının ihtiyaçları karşılaştırılarak, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında kurulan dengeyi koruyucu, davalının ihtiyaçlarını asgari ölçüde karşılayacak, davacının geliri ile de orantılı olacak şekilde "hakkaniyete" uygun nafakanın yeniden belirlenmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulü cihetine gidilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.10.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Destekten yoksun kalma tazminatının mahiyeti ve amacı, ölenin eylemli yardımını alanların, desteğin ölümünden sonra da bu yardımdan mahrum kalmaması olduğuna göre; destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için, her şeyden önce, destek alma hakkı olan kişinin destek alma ihtiyacının devam etmesi gerekir. Bu itibarla; ölenden eş sıfatıyla destek alan kişinin yeniden evlenmesi halinde, evlenen eşin, desteğinden yararlandığı kişinin yardımından yoksun kaldığından bahsedilemeyeceği ve desteği olan (eski)eşinden dolayı destek tazminatına hak kazanamayacağı açıktır....
Söz konusu Kanunun geçici maddelerinde, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğine işaret eden herhangi bir kural da bulunmadığından, sonuç olarak 96’ncı madde düzenlemesinin, Kurumun yersiz ödemeden kaynaklanan alacaklarına ilişkin süregelen uyuşmazlıklara uygulanması zorunlu olduğu gibi, bu konuda 818 sayılı Borçlar Kanununun, geri verilmesi gereken tutarın belirlenmesinde genel hüküm niteliğinde bulunan 63’üncü maddesinin de gözetilmesi gerekmektedir. Anılan maddeye göre; haksız olarak (nedensiz) bir edinimde bulunan kimse, onun geri alınması zamanında elinden çıkmış olduğunu kanıtladığı tutar oranında ret ve geri vermekle yükümlü değil ise de, haksız edinimde bulunan, o şeyi kötü niyetle elden çıkarmış veya onu elden çıkarırken sonradan ret ve geri vermeye zorunlu tutulacağını biliyor ise ret ve geri vermekle yükümlüdür....
(1)Sona ermiş bir evliliğin mutlak butlanı Cumhuriyet savcısı tarafından re'sen dava edilemez; fakat her ilgili, mutlak butlanın karar altına alınmasını isteyebilir. (2)Ayırt etme gücünün sonradan kazanılması veya akıl hastalığının iyileşmiş olması durumlarında mutlak butlan davasını yalnız ayırt etme gücünü sonradan kazanan veya akıl hastalığı iyileşen eş açabilir. (3)Evliyken yeniden evlenen bir kimsenin önceki evliliği mutlak butlan kararı verilmeden önce sona ermişse ve ikinci evlenmede diğer eş iyiniyetli ise, bu evlenmenin butlanına karar verilemez (TMK md.147)....
Öncelikle ifadelerdeki bu çelişkiler giderilmeli, mahkemece önceki bozma ilamlarındaki hususlarla birlikte, davacının boşandığı eşinin ikamet adresi olarak görülen adreslerde 22/10/2008-29/07/2011 dönemi için geniş kapsamlı, titizlikle Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yaptırılmalı, araştırma sonucu yakın ve eylemli birlikteliği bilebilecek durumdaki komşular tespit edilerek dava konusu döneme ilişkin beyanları alınmalı, böylece “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır. O halde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hükmün sair yönleri incelenmeksizin bozulmalıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda sağ kalan davacı eş ...’in kazadan sonra 09.08.2011 tarihinde yeniden evlendiği ve 08.10.2012 de boşanmış olduğu dosya kapsamından anlaşılmakta olup yeniden yeniden evlenen eş ...'...
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 28/02/2020 NUMARASI : 2019/398 ESAS, 2020/144 KARAR DAVA KONUSU : BOŞANAN KADININ ÇOCUĞA KENDİ SOYADININ VERİLMESİ KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353.madde uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı dava dilekçesinde özetle;davalı T2 ile Gebze 4....
ın sevk ve idaresindeki .. plakali aracın çarpışması neticesinde meydana gelen trafik kazasında, şüpheli Ünal İnem'in sevk ve idaresindeki araçta bulunan ve yaralanan magdurların şikayetçi olmaması nedeniyle şüpheliler hakkında ek kovuşturmaya yer olmadıgına dair karar verilmiş ise de, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 89. maddesindeki "(1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya saglıgının ya da algılama yeteneginin bozulmasına neden olan kişi, tüç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasi ile cezalandirihr. (2) Taksirle yaralama fiili, magdurun; a)Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına b)Vücudunda kemik kırılmasına, c)Konuşmasında sürekli zorluğa, d)Yuzünde sabit ize, e)Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, f)Gebe bir kadinin çocugunun vaktinden önce dogmasına, neden olmuşsa, birinci fikraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında arttırılı. (3) Taksirle yaralama fiili, magdurun; a)iyileşme olanagı bulunmayan bir hastalıga veya bitkisel hayata girmesine...
EVLİ ERKEK İLE İLİŞKİ KURAN KADININ MANEVİ TAZMİNAT SORUMLULUĞU KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI MANEVİ TAZMİNAT TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 174TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 185BORÇLAR KANUNU(MÜLGA) (818) Madde 41BORÇLAR KANUNU(MÜLGA) (818) Madde 49BORÇLAR KANUNU(MÜLGA) (818) Madde 50TÜRK BORÇLAR KANUNU (6098) Madde 49TÜRK BORÇLAR KANUNU (6098) Madde 58 "İçtihat Metni" Davacı S.. G.. vekili Avukat B.. I.. D.. tarafından, davalı N.. T.. aleyhine 29/12/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 14/11/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kişilik haklarına saldırı nedeni ile uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir....
Hukuk Dairesinin 12.01.2015 tarihli ve 2014/13004 E., 2015/228 K. sayılı kararı ile; “...Davacı vekili dilekçesinde; 24.06.2013 tarihinde evlenen tarafların Zonguldak İlinde kurulan ortak evde yaşadıklarını, bir süre sonra davalının müvekkiline kötü davranmaya başladığını, ayrıca davalının müvekkilinin ve ortak konutun ihtiyaçlarını karşılamadığını, bu nedenle müvekkilinin Adana İlindeki evine döndüğünü ileri sürerek; ayrı yaşamda haklılık nedeni ile davalının, müvekkiline aylık 1.000 TL tedbir nafakası ödemesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir....