Somut olayda; 31.07.1993 tarihinde evlenen eşler arasındaki mal rejimi, 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği tarihten sonra açılan boşanma davasıyla 12.02.2007 tarihinde sona ermiştir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere aile hukukundan (TMK.nun m.118-395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını hükme bağlamıştır. Az yukarıda belirtilen kanun maddeleri uyarınca, mal rejiminin sona erdiği tarihte 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu yürürlükte bulunduğundan görülmekte olan davada Aile Mahkemesi görevlidir. Görev kamu düzeniyle ilgili olduğundan mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Açıklanan nedenle dava hakkında görevsizlik kararının verilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır....
Somut olayda; 10.01.1974 tarihinde evlenen eşler arasındaki mal rejimi, 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği tarihten sonra açılan boşanma davasıyla 19.06.2003 tarihinde sona ermiştir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere aile hukukundan (TMK.nun m.118-395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını hükme bağlamıştır. Az yukarıda belirtilen kanun maddeleri uyarınca, mal rejiminin sona erdiği tarihte 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu yürürlükte bulunduğundan görülmekte olan davada Aile Mahkemesi görevlidir. Görev kamu düzeniyle ilgili olduğundan mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir....
tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Nüfus kaydına göre suç tarihi itibarıyla 15 yaş içinde bulunan ve henüz bu yaşı tamamlamayan mağdurenin dosya içeriğine göre, sanık ile arkadaş ortamında tanıştıkları ve aralarında duygusal ilişkinin başladığı, mağdurenin sanığın evine giderek rızası dahilinde bir den çok kez cinsel ilşkiye girdikleri ve mağdurenin hamile kaldığı, sanığın Soma'dan ayrılarak Marmara adasına çalışmaya gittiği, hamile kalan mağdurenin durumu ailesine anlatamadığı ve sanığın ailesinin bulunduğu Balıkesir'e kaçtığı, sanığın ailesinin mağdureyi babasına teslim ettiği ancak mağdurenin yine kaçarak sanığın ailesinin yanına gittiği ve sanık ile düğün yaparak gayri resmi evlendikleri, 04.08.2009 tarihinde resmi olarak evlenen...
Tarafsız tanığı olmayan olayımızda taraflarca kabul edilen cinsel ilişki eyleminin zora dayalı olduğuna yönelik sonradan duruşmada 16.12.2011 tarihinde ifade değiştirip eylemin rızaen gerçekleştiğini beyan eden ve akabinde sanıkla evlenen mağdurenin oyadan 2,5 ay sonra ailesinin haberi olması üzerine yaptığı şikayet dışında kesin ve inandırıcı delillerin elde edilemediği hiç bir aşamada değişmeyen detaylı ve olayın oluşumuna uygun sanık savunmasının aksinin ispat edilemediği dolayısıyla sanığın her iki suçtan mahkûmuyetine karar veren kararının bozulması görüşünde olduğumdan kararın onanmasına karar veren sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....
ın, eşinin ölümü sonrası evlenen davacı ...'ın maddi tazminat isteyemeyeceğini, istenen manevi tazminatın fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacı ...'ın iş gücü kaybına ilişkin talebi dışında kalan diğer dava konusu talepler Yargıtay bozma ilamı dışında tutulduğundan bu itibarla kesinleşmiş olduğundan bu hususlarda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davacı ...'ın iş gücü kaybına ilişkin talebinin kısmen kabulü ile 67.851,11 TL tazminatın kaza tarihi olan 02.11.1998 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı ...'a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalılardan ... ve ... vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılardan ... ve ... vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir....
Davalı Cevabının Özeti: Davalı vekili, evlenen işçinin evlenme nedeniyle iş akdini feshinin haklı kabul edilmesi gerektiğini, davacı bankanın haksız ve kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, itirazın iptaline ve takibine devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Temyiz: Karar taraf davalı tarafça temyiz edilmiştir. Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Dosyada içeriğinden, davacının iş sözleşmesini “evlilik nedeniyle” haklı olarak sona erdirdiği anlaşıldığından, işçinin haksız feshine dayalı cezai şart ve eğitim masrafı taleplerinin yerinde olmadığı görülmekle, davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir....
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ Davacı vekili,istinaf dilekçe içeriğini tekrarla mahkeme kararının bozulmasını istemiştir V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME Somut uyuşmazlıkta, 14/05/1993 yılında boşandığı eşiyle, 30/09/2016 tarihinde tekrar evlenen davacının evlendikten sonra 26/07/2018 tarihinde evlilik yardımı için Kuruma başvuru yaptığı,Kurum da eski eşle evlenen davacı hakkında yaptığı inceleme sonucunda düzenlendiği 09.07.2021 tarihli inceleme raporunda,davacı ve eşinin,boşandıkları dönem içinde, 01.10.2008 - 31.2.2013, 05.09.2016 - 30.09.2016 tarihleri arasında fiilen birlikte yaşadıkları, 02.06.2011 - 20.03.2016 ve 25.07.2016 - 14.10.2016 tarihleri arasında da birlikte yaşadıkları yönünden kuvvetli delillerin olması nedeniyle ... ili içinde yapılacak denetimle araştırılması gerektiği sonucuna varıldığından,davacının talep etmiş olduğu evlenme yardımının Kurumca reddedildiği,açılan davada da Mahkemece,davacının çeyiz parası alabilmesi için öncelikle aylık alıyor...
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 15/03/2018 NUMARASI : 2018/57 ESAS, 2018/168 KARAR DAVA KONUSU : Evlenen Kadının Önceki Soyadını Kullanmaya İzin Verilmesi KARAR : Mahalli mahkemece verilen karara karşı davalı Kartal T1 tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde: Dosya incelendi....
Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.” denilmekte olup, evlenen kadın işçinin evlilik nedeniyle iş akdini feshetmeden önce ihbar öneli tanıması gerektiği yönünde bir hüküm bulunmamaktadır. Eldeki davada, davacı tarafça dosyaya sunulan evlilik cüzdanından davacının 02.08.2017 tarihinde evlendiği, 04.08.2017 tarih ve 19968 yevmiye numaralı ihtarnameden 05.08.2017 tarihinde iş akdini feshettiği anlaşılmış olup 1 yıllık süre içinde fesih hakkını kullandığı sonucuna varılmakla, davacının kıdem tazminatına hak kazandığı, husumetli tanığın beyanının sonuca etkili olmadığı, mahkemece verilen hükümde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır....
Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Destekten yoksun kalma tazminatının mahiyeti ve amacı, ölenin eylemli yardımını alanların, desteğin ölümünden sonra da bu yardımdan mahrum kalmaması olduğuna göre; destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için, her şeyden önce, destek alma hakkı olan kişinin destek alma ihtiyacının devam etmesi gerekir. Bu itibarla; ölen kişiden eş sıfatıyla destek alan kişinin yeniden evlenmesi halinde, evlenen eşin, desteğinden yararlandığı kişinin yardımından yoksun kaldığından bahsedilemeyeceği ve desteği olan (eski) eşinden dolayı destek tazminatına hak kazanamayacağı açıktır. TMK’nın 2. maddesi “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunladır....