Müspet zarar ise, o sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi nedeniyle meydana gelen zarardır. Müspet (olumlu) zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Dairenin teslimi halinde getirmesi beklenen kira geliri kaybı, satışı nedeniyle beklenen kazanç, geciken ifa nedeniyle ifaya bağlı ceza (B.K. m. 158/II)… hepsi, müspet zarar kapsamındaki alacak kalemleridir. Müspet zarar; kusursuz olan tarafın, temerrüde düşen taraftan, sözleşmenin yürürlükte kaldığı sürece isteyebileceği tazminat türü olmaktadır.'' şeklinde hüküm kurulduğu görülmüştür. Mahkemece, sözleşmeden dönülmüş olması nedeniyle taraflarca yapılan anlaşmaya göre bakiye kalan 260.000,00 TL nin davacıya ödenmesine ve davacının kira kaybına ilişkin talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu anlaşılmıştır....
HD'nin yerleşik içtihatlarına göre menfi zarar kapsamında değerlendirilmediğinden, davacının kazanç kaybına ilişkin talebi yönünden davanın reddi gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile taraflar arasında düzenlenen 30/12/2011 tarihli sözleşmenin feshi ile sözleşme gereğince davalı tarafa fazla ödenen 22.709,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, şartları oluşmadığından davacının mahrum kalınan zarara ilişkin talebinin reddine karar vermiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekilince istinaf başvurularında bulunulmuştur. B....
Bunun yanında, davacılar vekili, dönme talep edilmesi halinde istenebilecek menfi zararın tazminini istemiş ve açıkça sözleşme yapılmasaydı yıkılmayacak olan evin kal’i nedeniyle uğradığı kira kaybının ve kaçırılan fırsatlar nedeniyle uğradığı zararın tahsilini de istemiştir. Hal böyle iken, mahkemece kaçırılan fırsat hakkında herhangi bir inceleme yapılmamış, menfi zarar niteliğindeki yıkılan eski evin kira kaybı istemi hatalı şekilde nitelendirilerek müspet zarar talebi varmış gibi gecikme tazminatı niteliğinde hesaplatılan kira tazminatına hükmedilmesi de yerinde olmamıştır....
Kira sözleşmesinden dönüldüğünden, davacı kira sözleşmesine dayanarak, kiraya verenden müspet zararının tazminini isteyemez, ancak menfi zararının tazminini isteyebilir. Bu durumda davacının, menfi zarar kapsamında yer alan faydalı ve zorunlu imalat bedellerini istemesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Kiralananda yapılan faydalı ve zorunlu imalat bedelleri ....Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2014/40 D.İş sayılı dosyası ile yapılan tespit sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda 29.255 TL olarak belirlenmiş ve tespit bilirkişi raporuna taraflarca itiraz edilmiştir. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda ise, imalatların bedeli 19.078 TL hesaplanmış olup mahkeme, bilirkişi raporlarına itibar edilmeyerek imalat bedelinin 18.216 TL olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu gibi, mahkece tespit edilen tutar denetime elverişli değildir....
H.D 'nin 06/11/2014 tarih ve 2014/4528E, 2014/6353 K sayılı ilamı gereğince) Buna göre “Alacaklı hakkını kısmen veya tamamen istifa edemediği takdirde borçlu kendisine hiç bir kusurun isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bundan mütevellit zararı tazmine mecburdur”[BK, m.96; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m.112]. 18. Esas itibariyle zarar malvarlığında meydana gelen eksilmedir; fakat bu eksilme sahibinin iradesi dışında veya hiç olmazsa rızası bulunmaksızın meydana gelmiş olmadıkça zarar sayılmaz (Türk Hukuk Lûgatı: Türk Hukuk Kurumu, Ankara 2021, C.I, s. 1247). 19. Borçlar Kanunu’nun 96. maddesi kapsamında tazmini istenilen yani sözleşmeden doğan zarar, müspet yahut menfi zarar olabilir. 20. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır....
Noterliğinin 25.01.2017 tarih, 2477 yevmiye sayılı ihtarname ile sözleşmeden döndüğünü, 16.500,00 TL ödenen bedelin iadesinin, sözleşmenin geçersizliği nedeni ile uğranılan 7.090,00 TL maddi zararın 5.430,00 TL yoksun kalınan kârın ve 30.000,00 TL manevi tazminatın istendiğini, ancak davalının İzmir 11. Noterliğinin 29.03.2017 tarih ve 3060 yevmiye nolu cevabi ihtarnamesi ile talepleri kabul etmediğini bildirerek, 16.500,00 TL ödenen bedelin iadesi, sözleşmenin geçersizliği nedeni ile uğranılan 7.090,00 TL maddi zarar 5.430,00 TL yoksun kalınan kâr ve 30.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 59.020,00 TL'nin ihtarnamenin tebliğinden itibaren ticari temerrüd faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Kâr kaybı, kardan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Genelde sözleşmeyi kusuruyla fesheden taraftan istenir. Aslında kâr kaybı açısından kardan yoksun kalan tarafın malvarlığında kusurlu fesihten önce ve sonra bir değişiklik yoktur. Burada kardan yoksun kalan kusurlu fesih yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalmadan mahrum kalır. Kâr kaybı zararının müspet zarar kapsamında bulunduğu şüphesizdir....
Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar, borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Tandoğan, Haluk; age., s. 427). Bu husus, Borçlar Kanununun 108.maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada, alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü, sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Diğer bir söyleyişle, genel olarak menfi zarar, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından; müspet zarar ise, ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder (HGK’ nun 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. 2010/427 K.)....
Bu aşamada, müspet ve menfi zarar kavramlarına ilişkin şu genel açıklamaların yapılmasında yarar bulunmaktadır. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Davacının mamelekinde, sözleşme yerine getirilseydi bulunacağı duruma göre bir azalma olmuştur. İşte müspet zarar bu iki bedel arasındaki farktan ibarettir. Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı olmaktadır. Burada borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir....
Somut olay bu hukuki ilke ve açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; sözleşmenin ifası için gecekonduların yıkılarak kiraya çıkıldığı anlaşılmakla, gecekonduların enkaz bedeli ile oturulan eve ödenen kira bedelinin menfi zarar kapsamında olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece, sözleşmenin feshedildiği de dikkate alınarak davacının taleplerinin incelenip uyuşmazlığın esası ile ilgili olarak gerekirse bilirkişi incelemesi de yaptırılarak rapor alındıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken, yanılgılı bir şekilde davacının taleplerinin müspet zarar kapsamına girdiği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....