WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

menfi zarar kapsamında talep etmesinin yerinde olduğu kanaatine varıldığı belirtilerek ıslah dilekçesinde talep doğrultusunda davanın bu bedel üzerinden kabulüne karar verilmiştir....

    Dolayısıyla davalı tarafın temerrüde düştüğü ve defaatle verilen sürelere rağmen ediminin aynen ifasını” da gerçekleştirmediği anlaşılmıştır. Davacı tataf ayrıca bir dönme bildiriminde bulunarak sözleşmeden dönme iradesini işbu davadan önce ihbar etmemişse dahi işbu davanın açıldığı tarih itibarıyla borçlunun temerrüdü nedeniyle dönme hakkını kullandığının kabulü gerekecektir. Dayanağını TBK 125/2 maddesinden alan sözleşmeden dönmede; borç ilişkisi geriye etkili olarak sona ermiş olur. Yani, TBK m. 125/3’e göre alacaklı edimini yerine getirmekten kaçınabileceği gibi verdiğini de geri isteyebilir. Yargıtay, sözleşmenin feshinde istenebilecek zararın menfi zarar olduğunu belirtmiştir. Buradaki menfi zarar, alacaklının sözleşmeyi yaptığı için uğradığı sözleşmeyi yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olarak tanımlanmaktadır. Menfi zarar fiili zarar ile yoksun kalman kârdan oluşur....

      Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarar olup, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur; bu durumda sözleşme ortadan kalkmamakta, yalnızca alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı almaktadır. Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Diğer bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır....

      Asliye Ticaret Mahkemesi'ndeki davada taşınmazın rayiç bedeli ile birlikte fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 1.000,00 TL'lik yoksun kalınan kira bedeline hükmedilmiş ve bu karar Yargıtay onamasından geçerek kesinleşmiş ise de yapılan değerlendirmede davacının 2000 yılından bu yana yaklaşık 10 yıllık zaman geçtikten sonra dahi fiilen varlığı saptanamayan ancak kayden mevcut olan davalı kooperatif aleyhine kira yoksunluğunu belirterek tazminat talep etmesinin adalet duygusu ve hakkaniyet ile bağdaşmadığı, genel ilkeden hareketle müspet ve menfi zararın birlikte istenemeyeceği kuralı nazara alınarak ve davacının kesinleşen mahkeme kararı uyarınca müspet tazminatını elde ettiği kabul edilmekle artık menfi zarara ilişkin talepte bulunamayacağı, davacının, villanın yıkılmış olduğunu bildiği, rayiç bedelinin tespiti için girişimde bulunduğu ve Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi'nce bu konuda tespit yapıldığı, yasa gereğince davacının müspet zararı istediği durumda menfi zararını isteme...

        Somut olayda davacı alıcı, satıcının sözleşmeyi haksız yere feshettiğinden bahisle menfi müsbet zarar ve cezai şart talep etmiş, taleplerini bedel arttırım dilekçesi ile açıklamış ve buna göre sözleşmenin 10. Maddesi uyarınca cezai şart bedeli, kar kaybı ve satıma konu makinada kullanılacak ürünler için ödediği bedeli müspet zarar kalemi olarak talep ettiği anlaşılmıştır. Davalı satıcı her ne kadar davacının bedel ödeme borcunu yerine getirmediğinden bahisle sözleşmenin feshedildiğini ihtarname ile bildirmiş ise de davacı alıcının sözleşmede belirtilen şekilde avans ödemesini yaptığı, bakiyenin ise maske makinasının tesliminde yapılacağı kararlaştırıldığından fesih aşamasında bu koşul gerçekleşmediğinden teslim tarihinden önce yapılan feshin haksız olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Haksız fesihten sonra davalı satıcının davacının ödediği bedeli iade ettiği anlaşılmıştır....

          Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/409 esas sayılı dosyasıyla açılan davanın feshin iptali olmayıp feshin haksız olduğunun tespiti ile tazminat isteğine ilişkin olduğu, neticede mahkemece 29/05/2013 tarihinde feshin haklı olduğundan bahisle davanın reddine karar verildiği, dolayısıyla gerek sözleşmenin ifasının imkansız hale gelmesi ve gerekse de davacının fesih talep etmekle menfi zararını isteyebileceği, yukarıda ifade edildiği üzere menfi zararın, alacaklının sözleşme yapılmasaydı uğramayacağı fiili zararlar ile yoksun kaldığı kâr’ı kapsadığı, bunun da sözleşme kapsamında ödenen bedel ile taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedeli ile ödenen bedel arasındaki fark olduğu, Belediyenin sorumluluğunun güven sorumluluğu olduğu, TBK.m.51 uyarınca somut olayın özelliği ve hakkaniyet gereği belediyenin kusuru daha hafif olduğundan belediyenin sadece sözleşme kapsamında ödenen bedel yönünden sorumlu tutulması gerektiği, zarar yönünden yüklenici firmanın kusurlu olduğu dikkate alınarak zarardan sadece...

            tıpkı sözleşme tutarı ve ödenecek aylık taksitler gibi taraflar arasında müzakere edilen hususlar arasında kaldığını, müşteri ve müvekkili şirketin sözleşmenin asli unsuru olan organizasyon ücreti üzerinde anlaşma sağlamaması halinde sözleşmenin kurulmasının da mümkün olmadığını, dolayısıyla organizasyon ücretinin bireysel sözleşme hükmü teşkil etmesi nedeniyle iadesine karar verilmesi nin mümkün olmadığını, İlk derece mahkemesi davacının menfi müspet zarar talebine ilişkin "Davacı menfi ve müspet zarar talep etmiş ise de sözleşme gereğince edimlerini tamamlamadığından menfi ve müspet zarar talep etmesi söz konusu olamaz....

            olan şimdilik 10.000-TL'nin 28.03.2022 tarihinden itibaren bankalarca Türk Lirasına uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte ile davalıdan alınarak tarafımıza verilmesine, tespit davası masraf ve vekalet ücretleri, arabuluculuk masraf ve vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

              Menfi zarar diye nitelendirilen imalât ve harcamalar taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmasa idi yapılmayacak olan masraf ve imalâtlar olduğundan sözleşmeden doğan hak ve alacaklar kapsamındadır.Bu durumda, sözleşme ilişkisinin mücbir sebeple sonlandırılıp tasfiyesi sonucu akdî ilişki kusuru olmaksızın sonlandırıldığı ve menfi zarar kapsamındaki alacakların sözleşmeden doğan hakların içinde kalması sebebiyle talep edebileceğinden mahkemece davacının kanıtladığı ve menfi zarar kapsamına giren, alacakları ile ilgili toplanan kanıtlar değerlendirilip, gerekirse yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile menfi zararların sözleşmeden doğan hak kapsamı dışında kaldığı ve davacının menfi zarar talep etme hakkından feragat ettiği kabul edilerek davanın reddi doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile ...Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak, ilk...

                Noterliğinin ... yevmiye nolu ihtarnamesi ile taraflara arasında kararlaştırılan ve sözleşmede belirtilen niteliklet malzemenin teslim edilmemesi ve uğranılan zarar talep edildiği iş bu ihtarnameye cevap verilmediğini, davalı şirketten hem eksik ifa nedeni ile müvekkili şirketten fazladan tahsil ettiği 12.549,49TL nin hem de yine bu eksik ifa nedeni ile müvekkili şirketin aynı malzemeyi 3. Şahıs şirketten daha fazla ödeme yapmak sureti ile almak zorunda kalması ve bu malzeme için fazladan ödenen 42.602,69TL ile birlikte müvekkili şirketin zarara uğradığı toplam 55.152,18TL nin davalı şirket tarafından ödenmemesi üzerine davayı açtıklarını davanın kabulünü talep etmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu