WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/380 Esas (eski 2006/420) sayılı dosya ile dava açtığını, yapılan yargılama sonunda lehlerine dair kararın kesinleştiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulan ve tahsiline karar verilmeyen 10.000,00 TL'nin 2005 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline, tahsiline karar verilen 10.000,00 TL için munzam zararın tespiti ile şimdilik 1.000,00 TL alacağın tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile talebini 1.000,00 TL den 17.219,75 TL'ye yükseltmiştir. Davalı, zamanaşımı itirazında bulunarak esastan da davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın munzam zarar talebi yönünden kısmen kabulüne, sözleşme bedeli için açtığı davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, daha önce talep edilmeyen tellallık ücreti ile uğranılan munzam zararın tahsili istemine ilişkindir....

    Sayılı dosyasına konu alacağın davalının haksız itirazı nedeniyle ancak 22/11/2021 tarihinde tahsil edebildiğini, iş bu davanın icra dosyasına konu alacağın geç tahsili nedeniyle faiz ile karşılanmayan zararlarının tahsilini amaçladığını, davaya konu uyuşmazlığın alacağın geç ödenmesinden kaynaklanan munzam zarar alacağı olmakla, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2018/3765 Esas sayılı ilamında da belirlendiği gibi, munzam zararın kök ilişkiden( asıl borç) tamamen bağımsız, yeni bir borç olması nedeniyle, yetkili mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, emsal kararlara göre yapılması gereken hesaba göre müvekkilinin munzam zararının en az 120.000,00.-TL olduğunu bu alacağa temerrüt tarihinden (27/02/2022) itibaren faiz de yürütülmesi gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00....

      Dosyasına konu edilen alacağın doğduğu tarihin 2009 olduğu, yargılamanın çok uzun sürmesi, davalıların eylem ve işlemleri ile de yargılamanın uzamasına sebebiyet vermeleri nedeniyle davalının sebepsiz olarak zenginleştiği, davacının bu olay nedeniyle ciddi şekilde zarar gördüğü zararın tazminatın faizleri ile karşılanamayacak düzeyde olduğu bu nedenle davacının doğmuş olan munzam zararının tazminini talep ettiği anlaşılmaktadır. Eser sözleşmesinden kaynaklanan munzam zarar talepli davanın Nispi ticari davalardan olduğu, bu davada dava tarihinden önce dava özel şartlarından olan Arabuluculuğa başvuru yapılmadan açıldığı anlaşılmakla 6325 sayılı yasanın 18/A-2 fıkrası ve HMK'nun 115/2 fıkrası uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....

        Türk Borçlar Kanununu 122. maddesinde, zararın temerrüt faizinden fazla olduğu takdirde munzam zarar talep edilebileceğinin düzenlendiği, Yargıtayın yerleşik kararlarına göre, munzam zararın olası bir zarar olmadığı, davacının iddia ve talep ettiği gibi muhtemel kar ya da karşılanan kısmı aşan zarar varsa bu husus inandırıcı bir biçimde kanıtlanabilirse ve de davalının kusuru/temerrüdü ile zarar arasında illiyet bağı kurulabilirse, bu koşullarda munzam zarar talep edilebileceğinin hüküm altına alındığı, davacının da somut bir zarardan söz etmediği, davacının muhtemel kar mahrumiyetine dayandığı, bu hususun munzam zarar kapsamı dışında olduğu, salt ülkenin ve piyasanın içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan olan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı ve somut bir biçimde iddia ve ispat etmediği müddetçe, TBK nun 122. maddesi kapsamında munzam zararın kanıtı olarak ileri süremeyeceği ve anılan şartlar sebebiyle ortaya çıkan olumsuzlukların alacaklı zararı...

          Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....

            Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde açmış oldukları munzam zarar davasının kabul kararı ile sonuçlanıp kesinleştiğini, hüküm altına alınan bedelin en son 2005 yılı içerisinde tahsil edildiğini, tahsilattan önce ... 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde 1999 tarihinde açılan davada 1994 yılı ve sonrasına ait munzam zararların talep edildiğini ancak mahkemece yapılan yargılama sonunda ilk açılan davada hüküm altına alınan bedelin henüz tahsil edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, bu kapsamda hüküm altına alınan bedelin tahsil edilmiş olması itibariyle 1994 ve sonrasında ait munzam zarar bedelinin istenmesinin mümkün hale geldiğini ileri sürerek, 67.000.000 TL munzam zarar bedelinin avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle bu talebini 67.263.095,62 TL'ye yükseltmiştir. Davalı vekili, davanın zaman aşımına uğradığını, daha önce açılan ve ... .......

              Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (Uygur, Turgut: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Cilt I, 2012, s. 810). Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken ilk koşul, bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. Bu para borcunun kaynağının, aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliği için herhangi bir önemi bulunmamaktadır....

                Bu bağlamda aşkın (munzam) zarar alacaklısı, TBK’nın 122. maddesine dayalı olarak tazminat talebinde bulunabilmesi için öncelikle kaynağı ne olursa olsun evvela bir alacağı olduğunu, borçlunun temerrütte bulunduğunu, illiyet bağını ve bu alacağını tahsil edememesinden veya geç ödeme yapılmasından doğan ve duruma göre malvarlığında azalma veya engellenen kazançlardan oluşan zararını kanıtlamak durumundadır. Aşkın (munzam) zararın talebinde varlığı iddia olunan zararın, yine alacaklı tarafından yasal ispat vasıtalarıyla somut, inanılır ve açık bir biçimde ispatlaması gerekir. Başka bir anlatımla, alacaklı tarafça aşkın (munzam) zarar olgusu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 194. maddesi gereğince ispata elverişli şekilde somutlaştırılarak ileri sürülen iddianın ispatı için gerekli tüm deliller somut olarak ortaya konulmalıdır....

                  CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya ait araç ticari değil hususi kullanıma tahsis edilmiş bir araç olduğundan davanın ticari dava niteliği taşımadığını, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, davanın mahiyeti itibarı ile belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 97.maddesinde düzenlenen sigortacıya başvuru şartı yerine getirilmeden dava yoluna başvurulduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, taleplerin genel şartlar uyarınca teminat dışı olduğunu, davacı tarafın munzam zararını somut bir şekilde ispat edemediğini, Yargıtayın istikrarlı kararlarının munzam zararın objektif değil sübjektif bir zarar olduğu ve enflasyon, kur artışı vb. genel durumların munzam zarar olarak değerlendirilemeyeceği yönünde olduğu, sigorta hukuk prensibi itibarı ile davalı şirketin sorumluluğunun mal varlığında riziko anında meydana gelen azalma ile sınırlı olup munzam zarar kavramı ile sorumluluk sigortası...

                    Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir . Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken ilk koşul, bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. Bu para borcunun kaynağının, aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliği için herhangi bir önemi bulunmamaktadır....

                      UYAP Entegrasyonu