Es sayılı dosyasının kesinleşmiş hükmü ile davacı ve davalı taraf arasındaki tamamlanmış iş oranının %70 olduğu bir maddi vakıa olarak sabittir. Nitekim mahkememizce aldırılan raporda da bitirilen işin oranının %70 olduğu belirlenmiştir. Fesih tarihinden sonra davacı tarafça herhangi bir çalışma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf işin bitirilmeme sebebinin haksız fesih olması nedeniyle sözleşme bedelinin tamamına hak kazanıldığını savunmakla huzurdaki davayı ikame etmiştir. Taraflar arasında yazılım işine dair bir eser sözleşmesi bulunmaktadır. Eser sözleşmelerinde haksız nedenle fesih halinde yüklenici müspet ya da menfi zarar isteyebilir. Müspet zarar (olumlu zarar), sözleşme tam olarak ifa edilmiş olsa idi alacaklının mal varlığının oluşacağı durum ile sözleşmeden dönülmüş olması nedeniyle mevcut durum arasındaki farktır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, finansal kiralamaya konu makinenin ayıplı olması nedeniyle sözleşmenin feshi, ödenen tutarın iadesi ile müspet ve menfi zarar kalemlerini içerek kısmi alacak davasıdır. Davacı yan; davalının ithal ettiği ... Model 3 Katlı Maske Üretim Hat Makinesini dava dışı ... ......
Sayılı kararı ile, "Asıl davada, davacının, davalının edimini süresi içinde yerine getirmemesi sebebiyle talep ettiği kira kaybı alacağı 6098 sayılı TBK'nın 125/1. maddesinde tanımlanan gecikme tazminatı niteliğinde olup müspet zarar kapsamındadır. Sözleşmede, fesih halinde dahi müspet zararın istenebileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. 6098 sayılı TBK'nın 125/1. maddesine göre gecikme tazminatı istenebilmesi için borcun ifasının da istenmesi, başka bir ifade ile sözleşmenin feshedilmemiş olması gerekir. Aynı maddenin son fıkrasına göre de sözleşmeden dönme halinde taraflar verdiklerini geri isteyebilir ve kusur halinde menfi zararlarını da talep edebilirler. Sözleşme geriye dönük olarak feshedildiğinden iş sahibi ödediği bedel ile ispatlaması halinde menfi zararını talep edebilir. Olumlu zarar kapsamındaki eksik işler bedeli ve kira kaybı tazminatını talep edemez....
Sözleşmelerde fesih; bozucu yenilik doğuran bir hak olup, karşı tarafa iradenin ulaşması ile tamamlanır ve hukuki sonuçlarını yaratır. Fesih sürecinin başlatılması ve fesih hakkının kullanılması, özellikle (ayına ilişkin olmayıp) nakit bedel üzerinden yapılmış sözleşmelerde tek taraflı iradenin karşı tarafa ulaşması ile sonuçlarını yaratır. Menfi (olumsuz) zararın yasal dayanağı 6098 sayılı TBK'nın 125/III. (B.K.106/II.) maddesindeki genel düzenlemelerdir. Sözleşmenin feshi yahut sözleşmeden dönülmesi halinde alacaklı ancak menfi zararının tazminini isteyebilecektir. Hukuk Genel Kurulu'nun 17.01.1990 tarih ve 1989/13-392-1 sayılı kararında da belirtildiği gibi menfi zarar sözleşme yapılmasaydı davalının uğramayacağı zarar olarak tanımlanmaktadır. Menfi zarar (Olumsuz zarar); dayanağını 818 sayılı BK'nın 108/2. madde (TBK 125/3.) hükmünden almakta olup, sözleşmenin, karşı tarafça yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan eylemli zarardır....
"İçtihat Metni"Mahkemesi:Asliye Hukuk Hakimliği Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Asıl davada ... sahibi, 25.07.2005 tarihli sözleşmenin feshi ve davalıya ödenen bedel ile cezai şart alacağının tahsilini istemiş, karşı dava ise 10.000,00 TL kâr kaybının tahsili istemiyle açılmış, mahkemece akdin feshedilemeyeceği yürürlükte bulunduğu gerekçesiyle her iki davanın da reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, BK'nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Tapu da pay devri içerdiğinden kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshi ancak taraf iradelerinin birleşmesi veya mahkeme kararları ile mümkündür....
"İçtihat Metni"Mahkemesi:Asliye Hukuk Hakimliği Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Asıl davada ... sahibi, 25.07.2005 tarihli sözleşmenin feshi ve davalıya ödenen bedel ile cezai şart alacağının tahsilini istemiş, karşı dava ise 10.000,00 TL kâr kaybının tahsili istemiyle açılmış, mahkemece akdin feshedilemeyeceği yürürlükte bulunduğu gerekçesiyle her iki davanın da reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, BK'nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Tapu da pay devri içerdiğinden kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshi ancak taraf iradelerinin birleşmesi veya mahkeme kararları ile mümkündür....
Bunlardan ilki, ifayı ve ifa ile birlikte gecikme tazminatı ile var ise cezai şartı istemektir. İkincisi sözleşmeden döneren müspet zararı talep etmektir. Üçüncüsü ise yine sözleşmeden dönerek menfi zararı talep etmektir. Sözleşmeden dönülmesi halinde sözleşme ortadan kalkacağı için cezai şartı talep etme hakkı bulunmamaktadır. Davacının dava dilekçesinden ifanın hiç ve gereği gibi yapılmaması sebebiyle ödenen fazla paranın istirdatı ve idare tarafından kendilerine geç ifa sebebiyle kesilen cezanın davalıdan rücuunu talep etmektedir. Ayrıca sözleşmede öngörülen gecikme sebebiyle ödenmesi gereken bir cezai şart hükmü de mevcuttur. Davacının sözleşmeden döndüğü ve ifayı istediği anlaşılmakla, sözleşmeden dönme halinde istenebilecek cezai şart dönme cezası olarak adlandırılır ve sözleşmeden dönme halinde taraflar yalnızca bu cezai şartı isteyebilirler. Fakat taraflar arasındaki sözleşmeden öngörülen cezai şart ifaya eklenen bir cezai şarttır....
Hükmü davalı temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriği ile hükmüne uyulan Dairemiz bozma ilamında yol gösterildiği üzere zirai ürün kira sözleşmesinin feshine karar verilmesinde bir yanılgı bulunmadığına göre davalının bu isteme yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Davalının Yargıtay bozmasından sonra açtığı ve eldeki dava ile birleştirilen kar kaybı zararının tahsiline dair temyiz itirazlarına gelince; Zarar bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmedir. Buna maddi zarar da denilir. Zarar çeşitli ayrımlara tabi tutulmaktadır. Bunlardan biri de menfi-müspet zarar ayrımıdır. Müspet zarar o sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın girememesinden kaynaklanan zarardır. Bu niteliği gereği müspet (olumlu) zarar daima ileriye dönük olup bir beklenti kaybıdır. Doktrinde, müspet zarar; alacaklının gereği gibi ve vaktinde olan ifaya taalluk eden menfaatine tekabül eder....
Bu aşamada, müspet ve menfi zarar kavramlarına ilişkin şu genel açıklamaların yapılmasında yarar bulunmaktadır. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Davacının mamelekinde, sözleşme yerine getirilseydi bulunacağı duruma göre bir azalma olmuştur. İşte müspet zarar bu iki bedel arasındaki farktan ibarettir. Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı olmaktadır. Burada borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir....
Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar: Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur (Prof. Dr. H. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.). Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur....