Dinlenen tanık beyanları ile de davalı mirasçıların sözleşmeden haberdar olduğu sabittir. Davalıların kendilerine tanınan hakkı kötüye kullanmaları iyi niyetle bağdaşmaz. Gecikmenin haklı ve makul bir nedeni yoktur. Tamamen davalıların kusuruna dayalıdır. Bu nedenle davacı arsa sahibinin haklı olduğunun kabulü ile dava konusu sözleşmenin feshine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, sözleşme fesholduğunda müspet zararın tazmini talep edilemez, ancak menfi zarar talep edilebilir, az yukarıda açıklandığı üzere sözleşmenin yerine getirilmemesinde davalıların kusurlu olduğu; Menfi (olumsuz) zarar; dayanağını 818 sayılı BK'nın 108/2. madde (TBK 125/3.) hükmünden almakta olup, sözleşmenin, karşı tarafça yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan eylemli zarardır....
Noterliğinin 25.01.2017 tarih, 2477 yevmiye sayılı ihtarname ile sözleşmeden döndüğünü, 16.500,00 TL ödenen bedelin iadesinin, sözleşmenin geçersizliği nedeni ile uğranılan 7.090,00 TL maddi zararın 5.430,00 TL yoksun kalınan kârın ve 30.000,00 TL manevi tazminatın istendiğini, ancak davalının İzmir 11. Noterliğinin 29.03.2017 tarih ve 3060 yevmiye nolu cevabi ihtarnamesi ile talepleri kabul etmediğini bildirerek, 16.500,00 TL ödenen bedelin iadesi, sözleşmenin geçersizliği nedeni ile uğranılan 7.090,00 TL maddi zarar 5.430,00 TL yoksun kalınan kâr ve 30.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 59.020,00 TL'nin ihtarnamenin tebliğinden itibaren ticari temerrüd faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İlk derece mahkemesince, tarafların sunmuş oldukları deliller, taşınmaza ilişkin kayıtlar, ihtarname dosya arasına alınarak tarafların iddia ve savunmaları kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırıldığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince, " ....davacı ile davalı arasında 10/08/2015 tarihli taşınmaz satım vaadi sözleşmesinin akdedildiği ve bu kapsamda davacının davalıya 1.000,00- TL nakit ve 59.000,00- TL havale olmak üzere toplam 60.000,00- TL'yi ödemiş olduğu hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık davacının sözleşmeden dönme ve bedel iadesi ile zarar ve ceza şart alacakları talep hakkının doğup doğmadığı hususunda oluşmaktadır....
Menfi zarar ise ; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar....
Bu aşamada, müspet ve menfi zarar kavramlarına ilişkin şu genel açıklamaların yapılmasında yarar bulunmaktadır. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Davacının mamelekinde, sözleşme yerine getirilseydi bulunacağı duruma göre bir azalma olmuştur. İşte müspet zarar bu iki bedel arasındaki farktan ibarettir. Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı olmaktadır. Burada borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir....
Asıl davacılar yüklenici, karşı davacı iş (eser) sahibidir. Düzenlemesi BK'nın 355 ve devamı maddelerinde yer alan eser sözleşmelerinde, yüklenicinin bedele hak kazanabilmesi için eseri, sözleşmede kararlaştırılan biçimde ve amacına, fen ve teknik kurallara uygun tamamlayıp teslim etmesi zorunludur. İşin parası teslim zamanında ödenir (BK.364 md.). Eser sözleşmesi iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerden olması nedeniyle temerrüt halinde diğer tarafın BK'nın 106. maddesinde tanınan üç ayrı seçimlik hakkı bulunmaktadır. Bunlar, aynen ifa ve gecikmeden dolayı tazminat, aynen ifayı reddederek adem-i ifa sebebiyle müspet zarar, sözleşmeyi feshederek menfi zarar istemektir. Aynen ifayı reddederek ifa yerine geçen müspet zararın tercih edilmesi durumunda sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı takdirde sadece müspet zarar istenebilir....
Bu aşamada, müspet ve menfi zarar kavramlarına ilişkin şu genel açıklamaların yapılmasında yarar bulunmaktadır. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Davacının mamelekinde, sözleşme yerine getirilseydi bulunacağı duruma göre bir azalma olmuştur. İşte müspet zarar bu iki bedel arasındaki farktan ibarettir. Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı olmaktadır. Burada borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir....
müspet zarar talep edemeyeceği, sadece ayıptan ve eksik ifadan kaynaklanan alacağını talep edebileceği, teknik bilirkişi raporunda eksik ve ayıplı iş bedeli 100.300,00 TL olarak belirlendiği anlaşılmıştır....
Maddesinde yapılan tespitler ve açıklamalar doğrultusunda aleyhine tespit olunan ... firma sorumluluğunda olduğu sonucuna varılamamıştır." Sonuç ve kanaatine varmışlardır. Bilirkişi heyetinin ... tarihli tarafların itiraz ve beyanlarını değerlendirdikleri ek raporu dosyaya kazandırılmıştır. Uyuşmazlık; eser sözleşmesi gereği sözleşme hükümlerinin taraflarca ihlal edilip edilmediği; buradan varılacak sonuca göre de sözleşmeyi ihlal eden tarafın müspet ve menfi zararlarını talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. 6098 sayılı TBK'nın 470. Ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi, ... bir eseri meydana getirmeyi iş sahibinin de bunun karşılığı bir bedel ödemeyi üstlendiği karşılıklı edimleri içeren sözleşme niteliğindedir....
Bu nedenle açılan davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine, 54.800,00 TL ödenen bedel ile 40.000,00 TL müsbet zarar olmak üzere toplam 94.800,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair taleplerin reddine karar verilmiştir....