Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davacı açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir" hükmünü içermektedir. Eldeki davada davacı 75 parsel sayılı, davalı 34 parsel numaralı taşınmazın malikidir. Mahkemece, yapılan keşif sonucu düzenlenen 25.10.2010 tarihli bilirkişi rapor ve krokisinde;davacı tarafından yaptırılan betonunun “A” harfi ile kırmızı kalemle taralı olarak gösterilen 13,73 m2'lik kısmının davalıya ait 34 parsel sayılı taşınmaza tecavüzlü olduğu,davalının, davacıya ait 75 parsel sayılı taşınmaza müdahalesinin olmadığı tespit edilmiştir....
Nitekim davacı ... belli bir değer göstermek suretiyle o değer üzerinden nisbi karar ve ilam harcının yatırmıştır. 492 sayılı Harçlar Kanununun 30. maddesi hükmünce muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa o celse için muhakemeye devam olunması takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmaz ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta ise, davacı belediyeye ortaya çıkan eksik karar ve ilam harcını tamamlamak üzere bir dahaki oturuma kadar süre tanınmadan elatmanın önlenmesi davasının açılmamış sayılmasına karar verilmesi anılan yasa kuralına uygun düşmemiştir. Karar açıklanan nedenle bozulmalıdır....
Fen bilirkişisi ... 15.5.2009 havale tarihli rapor ve krokisinde davalının 215 parsel sayılı taşınmazının güney sınırından “A” harfi ile gösterilen 40 m²’lik bir yol bölümünü taşınmazına katarak, kullanmak suretiyle elattığını tespit etmiştir. Krokiye göre “A” harfi ile gösterilen kısmın üzerindeki davalı elatması kaldırıldığı takdirde davaya konu ara yolun, kanal yoluna geçişi sağlayacak yeterli genişliğe ulaşacağı görülmektedir. Davacının açıklamaları, keşif sonucu belirlenen elatmanın varlığı ve dava dilekçesinde açıkça yapılan tanımlamaya göre istem geçit hakkı kurulmasına yönelik olmayıp, yola yapılan elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir. HUMK’nun 76. maddesi uyarınca bir davada olayları anlatmak taraflara, anlatılan olaylara uygun yasa kuralını bulup uygulamak ise hakime ait bir görev olduğundan mahkemece, uyuşmazlığın yukarıda açıklanan çerçevede giderilmesi yerine, davaya yanlış anlam verilerek yazılı gerekçe ile reddi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir....
Dava mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istemine ilişkin olup 16.02.2009 tarihinde sulh hukuk mahkemesinde açılmıştır. Mahkemelerin görev konusunu düzenleyen 6100 sayılı HMK'nun 1.maddesi gereğince görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu tartışmasızdır. Somut olayda; mahallinde yapılan keşif sonucu alınan 11.01.2010 tarihli bilirkişi raporunda, dava değerinin 25.747 TL olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla, bu miktar dava tarihi itibariyle sulh hukuk mahkemelerinin görev sınırını belirleyen HUMK’nun 8. maddesindeki miktarın üstünde olduğundan davayı görmeye sulh mahkemeleri değil asliye hukuk mahkemeleri görevlidir. Mahkemece görev hususu re’sen gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiği düşünülmeden yargılamaya devamla esas hakkında hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir....
Davacı, 15.09.2014 havale tarihli dilekçesi ile davalının elatmasının önlenmesini istemiş, bilirkişi raporu ile de elatılan yerin değeri 1.759 TL olarak tespit edilmiş, Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne karar verilmiştir. Dava değerinin temyiz kesinlik sınırı olan 2.080,00 TL'nin altında kaldığı açıktır. Öte yandan, temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti olmayan kararlara karşı temyiz isteği yönünden Mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay'da da bir karar verilebilir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, eldeki dava bakımından (6100 sayılı Yasa'nın 3. maddesi yollamasıyla) davalının temyiz isteğinin reddine karar vermek gerekmiştir....
Mahkemece, 194 ada 1 parsel sayılı taşınmaz bulunmadığından, davacının malik olmadığı bir taşınmaz üzerinde elatmanın önlenmesini isteyemeyeceği bu haliyle açılan davanın HMK 114/1-d maddesi gereğince aktif dava ehliyeti bulunmaması sebebi ile dava şartı yokluğundan ve usulden reddine karar vermiştir. Hükmü, davacı idare temsilcisi temyiz etmiştir. Dava meraya elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkindir. Tapu Müdürlüğünün 28.10.2015 günlü yazısında ... Köyü kadastral parsellerinin 178 ada 1 parselde son bulduğundan, dava konusu 194 ada 1 parselin bulunmadığı bildirilmiştir. Bu durumda dava konusu yerin kadastro haritasına göre neresi olduğu harita mühendisi veya fen bilirkişisi vasıtasıyla mahallinde tespit edilmeli, tarafların delilleri toplanmalı, değerlendirilmeli, bundan sonra işin esasına yönelik bir karar verilmesi yoluna gidilmelidir....
Dava yola elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir. Mahkemece yapılan keşif sonucunda davalının genel kadastral yola elattığı saptanmıştır. Mahkemece yapılan keşif sonucunda alınan 08/08/2014 tarihli bilirkişi raporunda duvarın yola tecavüzlü olduğu belirtildiği halde bu kısma yönelik elatmanın önlenmesi ve kal kararı verilmemesi, bilirkişi raporları ve ekindeki krokiden yolun demir kapıyla kapatılmış olduğu anlaşılmasına rağmen, mahkemece kapıyı yapan tespit edilerek bu kişi yönünden kapının konulması nedeniyle elatmanın önlenmesi ve kapının kal'ine karar verilmemesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. Öte yandan, davacının "..." isminin, karar başlığında "..." şeklinde yazılması da doğru değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.10.2014 gününde verilen dilekçe ile kişisel hakka dayalı elatmanın önlenmesi ve yıkım istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 27.01.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, kişisel hakka dayalı elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin 174 ada 2 parsel sayılı taşınmazı Hazine'den kiraladığını, taşınmaz içinde müstakil ev bulunduğunu, komşu taşınmazı kullanan davalıların kapı ve taş duvar yapmak suretiyle müvekkilinin taşınmazına engel olduklarını ileri sürerek elatmanın önlenmesini, kapı ve taş duvarın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuştur....
Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez. Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir....
Mahkemece, yapılan kanalın ucunun kapalı olduğu, herhangi bir menfeze bağlanmadığı, aşırı yağışlarda kanalda biriken suyun taşması sonucu davacının taşınmazlarının su altında kalacağı ve zarar göreceğinin bilirkişi raporu ve tanık beyanları ile tespit edildiği gerekçesi ile davalı tarafından yapılan kanalın tamamen kapatılması, idarece yeni bir güzergah tespit edilmesi ve bu güzergahta kanal açılarak menfeze bağlanması suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. TMK m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir....