Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 12/06/2014 NUMARASI : 2013/235-2014/443 Davacı birleştirilen dosya davalısı vekili tarafından, davalılar-davacılar aleyhine 21.06.2007 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi, birleştirilen davada suya ve taşınmaza elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 12.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı- davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Asıl dava suya elatmanın önlenmesi, birleştirilen dava ise suya ve taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir....
Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı ya da kullanabileceği bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Bilindiği üzere 4721 s....
Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez. Somut olayda; mahkemece her ne kadar davalılardan ...'a karşı dava yöneltilmiş ve aleyhine karar verilmiş ise de, zararın oluşmasındaki etkisi ile nasıl ve ne şekilde zarar verdiği, husumetin yöneltilmesinin sebebi anlaşılamamıştır....
A.Ş. ile otogaz satış sözleşmesi yaptığını ileri sürerek elatmanın önlenmesine, otogaz tesisinin kal’ine ve taraflar arasındaki muarazanın giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ...Ş., kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini savunmuş, mahkemece "davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurulmuş, hükmü davalı ...Ş. vekili temyiz etmiştir. Dava, tesis olunan intifa hakkına dayalı elatmanın önlenmesine ilişkindir. İntifa hakkı; başkasına ait bir eşya, hak veya mal varlığı üzerinde belirli bir kişiye tam olarak yararlanma olanağını sağlayan bir irtifak türüdür. Kuşkusuz intifa hakkı sahibinin eşya üzerinde oluşan saldırının kaldırılmasını istemesi olanaklarıdır. Bu isteği ise intifa hakkı sahibinin hakkı üzerinde muaraza çıkartan yana dava açılarak yöneltmesi gerekir. Başka bir deyişle, davadaki hasım intifa hakkı sahibini o eşyadan tam yararlanma hakkını engelleyen kişidir....
Davacı vekilinin elatmanın önlenmesi isteminin reddine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Hemen belirtilmelidir ki; Türk Medeni Kanunu'nun 683. maddesi uyarınca şey üzerinde mülkiyet hakkı sahibi, hukuk düzeninin sınırları içerisinde kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkilerine sahip olup malını haksız olarak elinde bulunduran kişiye karşı her türlü elatmanın önlenmesi davası açılabilir. 2863 sayılı Kanun’un 9. maddesine göre; ”Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararları çerçevesinde koruma bölge kurullarınca alınan kararlara aykırı olarak, korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarında inşai ve fiziki müdahalede bulunulamaz, bunlar yeniden kullanıma açılamaz veya değiştirilemez. Esaslı onarım, inşaat, tesisat, kısmen vaya tamamen yıkma, yakma, kazı veya benzeri işler inşai ve fiziki müdahale sayılır.”...
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 04/10/2013 NUMARASI : 2012/1116-2013/488 Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım ve tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi, yıkım ya da tazminat isteklerine ilişkindir. Davacı, kayden paydaşı olduğu 85 parsel sayılı taşınmazdaki payına davalının yapılanmak suretiyle tecavüz ettiğini ileri sürerek payına yönelik elatmanın önlenmesi ve yıkım ya da tecavüz edilen taşınmaz bedelin kendisine ödenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, iddiaların yerinde olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, elatmanın imar uygulamasından kaynaklandığı ve davalının iyiniyetli olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....
Mahkemece, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşların payına elatmalarının önlenmesini her zaman isteyebileceği, ancak, o paydaşın taşınmazda payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa elatmanın önlenmesi davası dinlenemeyeceği, yerleşik Yargıtay uygulamasına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın, sorunu elatmanın önlenmesi davasıyla değil kesin sonuç sağlayacak taksim veya şüyuun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözülebileceği, paylı mülkiyette bir paydaşın bir taşınmazın belli bir bölümünü kullanması ve diğer paydaşların kullanmaya rıza göstermelerinin o paydaşın sadece kullandığı yerin maliki olmasını gerektirmediği, kullanım, yararlanmayla ilgili olduğundan o kişiye mülkiyet hakkı sağlamayacağı, bu doğrultuda kimin ne kadar alan kullandığının tespiti için mahallinde keşif yapıldığı ve dava konusu taşınmazların kullanım durumunun 23.02.2015...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31.05.2004 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.03.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı şirket, çekişme konusu taşınmaz üzerinde yararlarına intifa hakkı bulunduğu halde davalı yersiz olarak muaraza çıkardığını, oluşan muarazanın giderilmesi elatmanın önlenmesi ve kal istemiştir. Davalı, taşınmaza fiili elatmalarının olmadığını, davacı bayisinin kendilerinden otogaz alarak pazarladığını, kendilerine karşı davanın yönelTilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur....
Ancak, zarar henüz doğmadığı halde, zararın doğacağı muhakkak ve pek muhtemel ise veya beklenen taşkın kullanma ile ileride telafisi mümkün olmayacak zarar meydana gelecekse, davalının alacağı önlemlerle zararı önleme ihtimali yoksa, zarar verme tehlikesi taşıyan eylem ve işlemler hakkında davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez....
Bu gibi yerlerden aktif olmadığı dönemlerde herkesin yol olarak yararlanma hakkı vardır. Çekişme konusu 306 ve 301 parsel sayılı taşınmazlar ise çapa bağlı ve tapuda kayıtlıdır. Türk Medeni Kanununun 683. maddesi hükmü gereğince tapuda kayıtlı bir taşınmaza malik olan kimse o taşınmazı dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Eğer malına haksız elatılmışsa her türlü haksız elatmanın önlenmesini dava edebilir. Taşınmazlardaki mülkiyet onların altını da kapsar. ./.. 2009/11096-12606 -2- Somut olayda; bilirkişiler davalının dere yatağına çeşme yaptığını ve 301 ve 306 sayılı parsellerden boru geçirdiğini saptamıştır. Bu durum dere yatağına ve davalının tapulu taşınmazına elatıldığının gösterir. Davacının bunun dışında başkaca zarara uğradığını kanıtlaması gerekmez. Mahkemece, hukuka uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir....