Davalı vekili, ilk haczin vergi dairesinin haczi olduğunu, kısmi ödeme yapıldığını, alacağın vergi ve aracın aynından doğan borç olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan delillere göre, bedeli paylaşıma konu araç üzerindeki ilk haczin 10/03/2005 tarihli vergi dairesinin haczi olduğu, davacının koyduğu hacizlerin süresinde satış istenmemesi nedeniyle düştüğü, vergi dairesinin alacağının muvazaalı olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Bedeli paylaşıma konu araç üzerine Vergi Dairesince 10.03.2005 tarihinde haciz konulmuştur. Aracın aynından doğan vergi öncelikle ödenmiştir. Bu durumda mahkemece, kayıtlar üzerinde uzman bir bilirkişi eliyle inceleme yaptırılarak davalı ......
Ancak; 20.03.2013 tarihli olay yakalama ve muhafaza altına alma tutanağı içeriğinde 20.03.2013 tarihinde saat 01.00 sıralarında devriye görevi ifa edilirken ... mahallesi ... sokak üzerinde farları sönük vaziyette mitsubishi marka aracın yavaş bir şekilde hareket ettiği, arkasında da yine farları sönük vaziyette doğan marka aracın takip ettiği, ...plaka sayılı mitsubishi marka araçtan suça sürüklenen çocuğun indiği, doğan marka aracın ise olay yerinden kaçtığı, suça sürüklenen çocuğun yakalandığında kardeşi ...ın kimlik bilgilerini beyan ettiği,şahısla yapılan şifahi görüşmede son zamanlarda meydana gelen Mitsubishi marka araç hırsızlıkları ile ilgili bilgisi sorulduğunda, haklarında aynı eylem sebebiyle beraat kararı verilen sanıklar ... ve ... isimli şahıslarla birlikte mitsubishi marka araçlar çaldıklarını, kendisinin de 200 TL para aldığını söylemesi üzerine araçları nereden çaldıkları sorulduğunda 18.03.2013 tarihinde müştekiye ait ... plaka sayılı aracın çalındığı yeri tarif ettiği...
SULH HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen kiralananın tahliyesi davasında verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I 22.07.2020 tarihinde kabul edilip 28.07.2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7251 Sayılı Kanunun 39. maddesi ile 6100 Sayılı 362/1-b bendine "temyiz edilebilen alacak davaları" ibaresinden sonra gelmek üzere "ile kira ilişkisinden doğan diğer davalardan üç aylık kira tutarı temyiz sınırının üzerinde olanlar" ibaresi eklenmiş olup, bu düzenlemeye göre; 28.07.2020 tarihinden itibaren kira ilişkisinden doğan ve miktar veya değeri itibariyle temyiz edilebilen alacak davaları ile kira ilişkisinden doğan ve üç...
Asliye Hukuk Mahkemesince ise, sözleşmeden doğan davalarda davacının yetki hususunda seçimlik hakka sahip olduğu ve sözleşmenin ifa yerinin "..." olduğu, davacının bu seçimlik hakkını kullandığı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. 6100 sayılı HMK m. 6'da genel yetki kuralı düzenlenmiştir. Buna göre, genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Ayrıca, aynı Kanunun 10. maddesinde "Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir." hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, traktörün davacı tarafça mesleki amaçla satın alındığı sabittir. Bu durumda, taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı Kanun kapsamında kalmadığı anlaşılmaktadır. Davaya bakmak görevi genel mahkemelerdedir. Sözleşmeden doğan davalarda yetki hususunda davacı seçimlik hakka sahiptir. Sözleşmenin ifa yeri "..." olduğundan ve davacının seçimlik hakkını kullanarak ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 5490 sayılı Kanununa Aykırılık HÜKÜM : Mahkumiyet 1) 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 285 ve 295. maddelerindeki "evlilik birliği devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içerisinde doğan çocuğun babası kocadır ve başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz" hükmü karşısında; sanık ... ile hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen,temyize konu olmayan ...'un resmi olarak evli oldukları,22.10.2003 tarihinde boşandıkları, ancak fiilen ayrı yaşadıkları dönemde ...'un ... isimli şahısla olan gayri resmi beraberliğinden 23.05.2001 tarihinde doğan ...'i sanık ...'nin nüfusuna kaydettirmekten ibaret eylemde;sanık ...'nin, biyolojik baba olan ...'nün okul çağına gelen çocuğu kabul etmemesi nedeniyle boşandıktan sonra ...'un kendisini arayarak evlilikleri resmi olarak devam ederken doğan ...'...
Asliye Hukuk Mahkemesi ise, davanın kira ilişkisinden doğan bir uyuşmazlık olduğu ve HMK'nın 4/a maddesi gereğince kira ilişkisinden doğan alacak davalarında Sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. 6100 Sayılı HMK.'nın 4/I-a maddesinde kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara, konuları ve değerlerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemelerinde bakılacağı hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda davacı, davalının aralarlarında aktedilen kira sözlşmesine aykırı olarak kiralanan taşınmaz ile iskele arasındaki kamuya ait yol ve sahili işgal etmesi nedeniyle, blediyeye ödemek zorunda kaldığını idda ettiği 179860, 65 TL işgaliye bedelinin davalıdan tahsilini talep etmektedir....
İş Mahkemesi ise, davanın hizmet ilişkisinden kaynaklanmayıp kazanın iş kazası niteliğinde olmadığı, uyuşmazlığın ticari dava olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 1483/I. maddesinde, sigortacıların diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere faaliyet gösterdikleri dalların kapsamında bulunan zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamayacakları belirtilmiş, aynı yasanın 4/I-a maddesinde de, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir. Yasa'nın lafzı ve amacı nazara alındığında zorunlu mali mesuliyet sigortalarından doğan uyuşmazlıklarda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmaktadır....
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 5510 sayılı Kanunda, bu Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklarda hangi yer mahkemesinin yetkili olduğu konusunda açıklık olmaması nedeniyle, yetkili mahkemenin; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye ilişkin genel hükümleri gözetilerek belirlenmesi gerekmektedir. Nitekim 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 15. maddesinde “Bu Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı” hükmü öngörülmüştür. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 21. maddesinde ise haksız bir eylemden doğan davanın, o eylemin gerçekleştiği yer mahkemesinde açılacağı yönünde özel yetki kuralı düzenlenmiştir....
Toplanan deliller karar yerinde incelenip sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık müdafiinin, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, 2-) Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükme yönelik incelemede; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.03.1998 gün, 8/69 sayılı kararı ile buna uyumlu Daire kararlarında da açıklandığı üzere, önceden doğan bir borç veya önceden doğan bir zarar nedeniyle sonradan senet düzenlenip verilmesi halinde, borç daha önce oluştuğundan senet ile arasında nedensellik bağı bulunmayacağı, zarar veya borç kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmayacağı cihetle; mağdur ......
Bir kamu tesisinin yapılması, kullanılması veya muhafazasındaki kusurdan doğan zararlar, idari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğindedir. İdare’nin işlemi yada eylemi nedeni ile doğan zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince İdare’ye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Davacı dava dilekçesinde, ...... Genel Müdürlüğünü hasım göstererek tazminat isteminde bulunduğuna göre uyuşmazlığın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekir. Görev sorunu, açıkça veya hiç ileri sürülmese de kendiliğinden dikkate alınması gereken hususlardan olup Mahkemece yargı yolu bakımından görevsizlik kararı vermek yerine, işin esasının incelenmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına 02/04/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....