Bu bakımdan iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye, karar verilmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde kısmi iade durumu oluşacak, iade dışındaki zenginleşme iade borçlusu yedinde haksız zenginleşme olarak kalacak, iade borçlularının iadede direnmelerine neden olacaktır. Ancak burada denkleştirme yapılırken, bu hususa daha dikkat edilmelidir. İade alacaklısının geçersiz sözleşmenin ifa edilmeyeceğini öğrendiği tarihte iade kapsamını tespitte önemli olduğu unutulmamalıdır. Zira, geçersiz sözleşmenin artık ifa edilmeyeceğini bile bile haksız zenginleşmenin iadesini istemeyen alacaklı, zararının artmasına kendisi sebep olacağından bu artan zararını iade borçlusundan istememelidir. Davaya konu olayda; davacı dava dilekçesi ile satış bedeli olarak ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre değerini talep etmiştir....
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda; Dava, taraflar arasında kurulan devremülk sözleşmesinin iptali ve (taşınmazın)devremülkün davalıya iadesi ile davacı tarafından davalı tarafa sözleşme kapsamında ödenen bedelin iadesi talebine ilişkindir. Benzer uyuşmazlığa ilişkin taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğuna yönelik Yargıtay 3....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, harici yazılı satış sözleşmesine dayalı olarak açılmış tapu iptali ve tescil olmadığı taktirde taşınmaz satış bedeli ve taşınmaz üzerindeki ağaç bedelinin denkleştirici adalet ilkesi gereğince belirlenecek bedelin iadesi istemine ilişkindir. Davacı vekili dava konusu 7.000 m² alanlı 1120 parselin 4.000 m²'lik kısmının tapu maliki ve davalıların murisi olan Mehmet Hızaler'den 11/09/1977 tarihinde tanıklar huzurunda yapılan yazılı sözleşme ile 7.000,00....
Mahkemece yapılması gereken iş, taraf delillerini toplamak, tanıkların beyanlarını ayrıntılı olarak almak, oluşacak durum çerçevesinde, davacı tarafın yemin deliline dayanmış olduğu hususunu da gözönünde bulundurmak, ödemenin yapıldığının sübutu ancak, miktarının belli olmaması durumunda ise, T.M.K'nın 4.ve T.B.K'nın 50.maddesindeki düzenlemeler gözönünde bulundurularak toplanmış ve toplanacak delillere göre, satış tarihindeki satış bedelini belirlemek ve bu belirleme yapıldıktan sonra, yine toplanmış ve toplanacak delillere göre ve Denkleştirici Adalet İlkesi çerçevesinde, 10.07.1940 tarih ve 1939/2, 1940/77 ve 07.06.1939 tarih, 1936/31 Esas, 1939/47 Karar sayılı YİBK kararlarının kapsamları ve Tefe-Üfe endeksleri, altın-döviz kurlarındaki artışlar, memur ve işçi ücretlerindeki artışlar gözetilerek dava tarihine kadar ulaştığı değeri saptamak, bu konuda uzman bilirkişilerden bir hukukçu, bir serbest muhasebeci ya da mali müşavir ve bir bankacıdan rapor almak, müktesep haklar da gözönünde...
Bu bağlamda davacının ödediği 60.000 TL'nin 10.08.1973 tarihinden dava tarihine kadar ulaştığı alım gücünün uzman bilirkişi raporu ile çeşitli ekonomik etkenlerin altın ve döviz kurlarındaki artışın, maaş artış oranları ile ÜFE artış oranı ile ilgili değerlerin ortalaması alınarak oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekir. Somut olayda mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; denkleştirici adalet ilkesine göre tazminat hesabı yapılırken sadece altın, döviz ve faiz değerleri esas alınmış, enflasyon, maaş artışları, üretici ve tüketici fiyatları endeksleri gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmamıştır. Raporda dikkate alınan etkenler, denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplama yapılması için yeterli olmayıp, rapor, hüküm kurmaya elverişli değildir....
Şu da ifade edilmelidir ki, 10.7.1940 tarih 2/77 Sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında "Haricen yapılan taşınmaz mal satışından dönüldüğünde verdiği bedel kendisine geri verilmeyen taraf, parası geri verilinceye kadar yararlandığı ürünleri ödemek ve ecrimisil vermekle yükümlü değildir." Harici satış sözleşmesinin hukuken geçersiz olması nedeniyle, 10.07.1940 tarihli 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve haksız iktisap kurallarına göre herkesin aldığını iade ile yükümlü bulunduğu ve tarafların aldıklarını iade edeceği yolundaki genel ilke ve kabul karşısında, öncelikle; taşınmazı haricen satın alana ödenmesi gereken miktarın ne olacağı ve iade kapsamının belirlenmesi gerekir. İadesi gereken bedel; harici satış sözleşmesinde gösterilen bedel mi? taşınmazın dava tarihindeki güncellenmiş (rayiç) bedeli mi? yoksa harici satışta ödenen satış bedelinin denkleştirici adalet kuralına göre iadenin talep edildiği tarihte uyarlama sonucu ulaştığı alım gücü müdür?...
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın devremülk satışının iptali ve edimlerin iadesine ilişkin olduğunu, yani tüketici davası olup, Tüketici Yasası gereğince tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu Tüketici Mahkemesinde de davanın açılmasının Tüketici Kanunu gereği mümkün olduğunu, bu nedenle verilen yetkisizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, Devremülk sözleşmesinin iptali, ödenen bedelin iadesi istemidir. Taraflar arasında Göral Termal Tatil Köyü Hisseli Gayrimenkul Satış Sözleşmesi düzenlendiği, satıcının T3 alıcının T1 olduğu, sözleşme konusunun "Yalova ili, Tavşantepe Mevkisi, 462 Ada, 1 Parsellerden birinin üzerine kurulu bağımsız bölümlerden birinin hissesinin satışı" kapsamında adi nitelikte düzenlendiği anlaşılmaktadır....
Davacı, kullanılmayan intifa hakkı süresi için davalı şirkete 30.09.2004 tarihinde ödemiş olduğu yatırım bedelinden karşılıksız kalan süreye isabet eden tutarı intifa hakkının terkin tarihi itibarıyla denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplama ile bulunacak tutarı talep etmektedir. Denkleştirici adalet ilkesi, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme ve eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder. Haksız iktisap kuralları uyarınca geçersiz kalan intifa süresi için denkleştirici adalet kuralı ve hakkaniyet gözetilerek ödeme tarihindeki paranın intifa hakkının terkini tarihi itibarıyla enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamalarının alınmak suretiyle uyarlama sonucu ulaşacağı alım gücünü belirler....
Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder. Ülkemizde yaşanan ve uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyreden enflasyon nedeni ile belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir. Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı göz ardı edilmemelidir. Davacının harici satış nedeniyle davalı yana bedel ödediğinin kanıtlanması halinde harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir....
Mahkemece, Davanın KABULÜNE, Taraflar arasında imzalanan 17/05/2015 tarih İD 201105 Sayılı devremülk satış vaadi sözleşmesinin iptaline, 400,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, Sözleşmeye bağlı olarak düzenlenen 14.200,00-TL bedelli ödenmemiş borç senetlerinin iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, 17.05.2015 tarihli devremülk satış sözleşmesinin iptali, ödediği bedelin iadesi ve sözleşme nedeniyle verilen senetlerin iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır....