Mahkemece, Yasanın 87/5 maddesi gereğince olağan genel kurul toplantısının iki defa üst üste yapılmaması halinde derneğin kendiliğinden sona erdiğinin hüküm altına alındığı, derneğin de üst üste iki defa genel kurul toplantısını yapmadığı anlaşıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava; üst üste iki defa olağan genel kurulu toplantısının kanunda öngörülen sürede yapılmaması nedeni ile, derneğin kendiliğinden sona erdiğinin tespiti istemine ilişkindir....
Derneği'nin TMK'nin 87/5. maddesi gereğince kendiliğinden sona erdiğinin tespiti talep edilmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı dernek yönetim kurulu üyeleri tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davalı derneğin yürürlükte olan tüzüğünün 11. maddesinde dernek olağan genel kurul toplantısının iki yılda bir ocak ayında yapılacağının düzenlendiği, yapılan son genel kurul toplantısı olduğu iddia edilen 18.01.2011 tarihli toplantıdan sonra sırasıyla 20.01.2013 ve 18.01.2015 tarihli toplantıların yapıldığı, ancak genel kurul sonuçlarının il dernekler müdürlüğüne bir aylık süre içinde bildirilmediği anlaşılmaktadır. Genel kurul sonuçlarının süresi içinde il dernekler müdürlüğüne bildirilmemesi idari para cezasını gerektiren bir eylem olup bu nedenle derneğin kendiliğinden dağıldığına karar verilemez. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü doğru görülmemiştir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava; davalı dernek Denizli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliğinin yönetim kurulunun üyelikten ihraca dair kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Genel kurul, derneğin en yetkili karar organıdır. (TMK.73) Dernek genel kurul kararları iptali istenebilir. Diğer organlarının kararlarına karşı, dernek içi denetim yolları tüketilmedikçe iptal davası açılamaz. (TMK.83/2) Özellikle derneğin üyeliğe kabul ve üyelikten çıkarma hallerinde son karar genel kurula aittir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 28.07.2005 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında, derneğin davalı vakfa kurucu üye olarak katılmasına ve mal varlığının kurulacak vakfa devredilmesinin kararlaştırıldığını bu karara istinaden derneğe ait 5, 25 ve 1584 parsel sayılı taşınmazların davalı vakfa devredildiğini, anılan olağanüstü genel kurul toplantısının sahte imzalar ile oluşturulması nedeniyle ...Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/103 E ve 2012/204 K. sayılı kararı ile yokluğunun tespitine ve iptaline karar verildiğini, anılan mahkeme kararının kesinleştiğini ve dernek yetkililerinin sahtecilik suçundan ceza aldıklarını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile Dernek adına tesciline karar verilmesini istemiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, davalı derneğin 25.03.2011 tarihli yönetim kurulu kararının iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı dernek yönetim kurulunun 25.03.2011 tarihli yönetim kurulu kararının iptalini istemiş; mahkemece, davalı derneğin tüzüğünün değiştirildiği ve yeni tüzüğe göre dernekten ihraç kararının yönetim kuruluna tanınmış bir yetki olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Bu itibarla, 5253 Sayılı Dernekler Kanununun 2/h maddesi hükmünde de dernek şubeleri, dernek faaliyetlerinin yürütülebilmesi için bir derneğe bağlı olarak açılan, tüzel kişiliği olmayan ve bünyesinde organları bulunan alt birim olarak tanımlanmıştır. Bu olgu gözetildiğinde, kanun ile derneklere şube açma imkanının tanınması ve dernek şubelerinin organlarının bulunması, şubelerin tüzel kişiliği bulunduğu sonucunu doğurmamaktadır. Somut olaya gelince; davalı dernek şubesinin kendiliğinden dağıldığının tespiti istenilmiş, dava dilekçesinde davalı olarak dernek şubesi gösterilmiş ve dava dilekçesi davalı dernek şubesine tebliğ edilerek yargılama yapılmış ve hüküm verilmiştir. Az yukarıda açıklanan hukuksal olgular ve şubenin tüzel kişiliğinin ve dolayısıyla davada taraf ehliyetinin bulunmadığı gözetildiğinde davada taraf teşkili sağlanmadan yargılama yapılıp hüküm verildiği anlaşılmaktadır....
-E.11659 sayılı yazısında müvekkillerinin Pozitif Gençlik Derneğine üyeliğinin bulunduğu ve bu derneğin feshedildiğinin belirtildiğini, taraflarınca yapılan araştırmalarda adı geçen derneğin 667 sayılı KHK ile kapatılan dernek ve vakıflardan birisi olduğu, mezkur KHK'nın 941....
Derneğin 16/10/2004 tarihli genel kurul sonuç bildirimi belgesi, feshine dair yazışmaları içeren 17/03/2005 tarihli belgesi ve ekleri ile 15/03/2005 tarihli Anonim Şirketinin yazılarından sözü geçen Dernek ile Anonim Şirket kurucularının aynı kişilerden oluştuğu ve Derneğin sonradan Anonim Şirkette dönüştüğü açık olduğundan, Dernekteki çalışmalara yönelik sigorta primlerinden davalı Anonim Şirketin sorumlu olduğu, çalışmanın geçtiği yerin aynı işyerinin devamı niteliğinde kabul edilmesi gerekmektedir. Mahkeme tarafından çalışma olgusunun varlığına ilişkin toplanan deliller davacının çalıştığının tespitine yeterli olmadığı gibi dinlenen tanıkların beyanlarıda yetersizdir. (tanık beyanlarının 2008/606 E., 2010/314 K. sayılı dosyadaki tanık beyanları ile aynı olduğu, dosyaya aynen alındığı, davacının çalışmasını somutlaştırmaya yönelik olmadığı görülmektedir)....
Derneğin 16/10/2004 tarihli genel kurul sonuç bildirimi belgesi, feshine dair yazışmaları içeren 17/03/2005 tarihli belgesi ve ekleri ile 15/03/2005 tarihli Anonim Şirketin yazılarından sözü geçen Dernek ile Anonim Şirket kurucularının aynı kişilerden oluştuğu ve Derneğin sonradan Anonim Şirkete dönüştüğü açıktır. Bu nedenle dernekteki çalışmalara yönelik sigorta primlerinden davalı Anonim Şirketin sorumlu olup, çalışmanın geçtiği yerin aynı işyerinin devamı niteliğinde kabul edilmesi gerekmektedir. Mahkeme tarafından çalışma olgusunun varlığına ilişkin toplanan deliller davacının çalıştığının tespitine yeterli olmadığı gibi dinlenen tanıkların beyanları da yetersizdir. ( tanık beyanların 2008/605 E., 2010/313 K. sayılı dosyadaki tanık beyanları ile aynı olduğu, dosyaya aynen alındığı, davacının çalışmasını uyuşmazlık konusu olay bakımından somutlaştırmaya yönelik değildir.)...
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı vekili tarafından, müvekkilinin kamuya yararlı dernek olduğu, kârı aktaranın da aktarılanın da aynı kişi olduğu, dernek ve iktisadi işletmenin birbirinden ayrı kişilikleri olmadığı, derneklerde kâr dağıtımının olamayacağı, derneklerin kuruluş amacının da kâr elde etmek olmadığı, elde edilen gelirin dernek tüzüğünde belirtilen amaç dışında kullanılamayacağı, derneklerin iktisadi işletme için ayrıca sermaye tahsisi zorunluluğu bulunmadığı, iktisadi işletmenin bizatihi derneğin kendisi olduğu, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre iktisadi işletmeye sermaye koyma borcu yüklenmediği, ayrıca 2016 yılı için açtıkları davanın kabulüne karar verildiği ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir. TETKİK HÂKİMİ : … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir....