Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/398 Esas, 1999/678 Karar sayılı 27.12.1999 tarihli dosyası içerisindeki 11.05.1999 tarih 527 sayılı tapu müdürlüğü cevapları arasındaki çelişki giderilerek öncelikle dava konusu 164 parsel sayılı taşınmazın dayanağı olan kadastro tutanakları arasında 100 ada 17 parselin var olup olmadığı, var ise 100 ada 17 parselin kadastro tutanağında belirtilen "Sitti Hatun Vakfı" (Zağnos Paşa Vakfı) ile dava konusu "... Mescit Vakfı"nın bağlantısı olup olmadığı araştırılmalıdır. Şayet dava konusu 100 ada 164 parsel sayılı taşınmazın dayanağı olan kadastro tutanakları üzerinde vakıf şerhi bulunması ve bağlantı sağlanması halinde tapu kaydı üzerine vakıflar müdürünün yazısı ile yeniden aynen vakıf şerhinin aktırılması Türk Medeni Kanununun 848 ve 849 maddeleri hükmü gereği olduğundan Türk Medeni Kanununun 1027. maddesine aykırılıktan söz edilemez. "5737 sayılı Vakıflar Kanunu 27.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış ve aynı tarihte yürürlüğe girmiştir....
Gereği görüşülüp, düşünüldü: KARAR Dava, çaplı taşınmazdaki bağımsız bölüme haksız işgal nedeniyle elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Davalı, ekişmeli bölümün kendisine ait iken davacının bayiine sattığını, taşınmazdaki sattığı kişiye ait ipotek borcunu ödemesi karşılığında bu yeri kullandığını savunmuş, mahkemece davalının kiracı olduğu, bu durumda Sulh Hukuk Mahkemesinde tahliye davası açılabileceği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Bilindiği üzere; özel yasa hükümleri saklı kalmak koşuluyla, gerek taşınır gerekse taşınmaz mallara ilişkin kira sözleşmelerinin geçerli olması hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir. Kira sözleşmeleri yazılı veya sözlü yapılabileceği gibi zımni (üstü kapalı) olarakta vucuda getirilebilir. Yeterki taraflar kira sözleşmesinin esaslı unsurlarında anlaşmış olsunlar. Nitekim bu kural 18.3.1942 tarih 37/6 sayılı inançları birleştirme kararında açıkça vurgulanmıştır....
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, on yıllık süre içinde tapu kaydına dayanarak açılan orman kadastrosuna itiraz ve orman şerhinin kaldırılması istemine ilişkindir. Dava ve temyize konu 4470 parsel sayılı taşınmazın 1994 yılında yapılan ve kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırları dışında kaldığı belirlenerek davanın bu parsel yönünden kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik buulunmamaktadır. Ancak, 4470 parsel sayılı taşınmaz kesinleşen orman sınırları dışında kaldığı halde, tapu kaydına hukuki dayanaktan yoksun olarak konulan orman şerhinin iptaline karar verilmesi gerekirken, taşınmaz kesinleşen orman sınırları içinde kalıyormuş gibi orman kadastro tesbitinin iptaline karar verilmesi ve ormandır şerhinin kaldırılmaması infaz sırasında duraksama yaratacağından doğru değilse de bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle; hüküm fıkrasının 3....
Mahkeme de, anılan protokolden hareketle taşınmazı tahsisen alan Sağlık Bakanlığı'nın taşınmaza ilişkin tasarruflarda bulunması, kiralayan Maliye Hazinesi'nin taşınmazdaki kullanım ve tasarruf hakkını Sağlık Bakanlığı'na tahsis etmesi, bu nedenle kira sözleşmesine dayanarak talepte bulunamayacağı gerekçesi ile davayı husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle ret etmiştir. Ne var ki, davacı ile Sağlık Bakanlığı arasında protokol düzenlendiği tarihte henüz kira sözleşmesi sona ermemiş olup, davalı taşınmazdaki kiracılığını sürdürmektedir. Diğer yandan söz konusu protokolün düzenlenmesi, halen ayakta olup geçerliliğini sürdüren kira sözleşmesini ortadan kaldıracak nitelikte değildir. Yine taşınmazın tahsis edildiği Sağlık Bakanlığı'nın kiracı durumunda olan davalı vakıf ile kiralananın kullanımına ve kira ilişkisine dair tarafları bağlayacak, yön verecek bir anlaşması da bulunmamaktadır. Adı geçen protokol kira sözleşmesinin tarafı olmayan ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile yapılmıştır....
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, üzerindeki kat karşılığı inşaat sözleşmesi şerhinin terkini istenen dava konusu 5 ve 6 numaralı bağımsız bölümlerin mülkiyetinin taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacıya ait olduğu, bu dairelerle ilgili herhangi bir çekişme bulunmadığı, anlaşmazlık konusu olan dükkandaki payın mülkiyeti ile dava konusu bağımsız bölümlerin ilgisinin bulunmadığı, dava konusu şerhlerin davacının mülkiyete dayalı tasarruf yetkisini sınırladığı ve kaldırılmasına ilişkin isteğin yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile .... İli, ... ilçesi, ...e Mahhallesi, 237 ada 6 parselde bulunan 2. kat 5 ve 6 bağımsız bölüm numaralı meskenlerin tapu kayıtlarına... İnşaat Tur. Gıda San.ve Tic. Ltd. Şti. lehine konulan kat karşılığı inşaat hakkı şerhinin kaldırılmasına karar verilmiştir....
GEREKÇE : Davanın konusu, aile konutu şerhinin kaldırılması talebine ilişkindir. Davacı erkek istinafında, davanın kabulü gerekirken reddinin hatalı olduğunu bildirmiştir. Tarafların 22/08/1992 tarihinde evlendikleri, müşterek 2 çocuklarının olduğu, davalı kadının 10/03/2017 tarihinde davacı adına kayıtlı taşınmaza tapudan aile konutu şerhi koydurduğu, erkeğin aile konutu şerhinin kaldırılması talepli iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, tanık beyanları dikkate alındığında, dava konusu edilen taşınmazın aile konutu olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, tarafların ayrı yaşamasının aile konutu şerhinin kaldırılması için yeterli sebep olmadığı, söz konusu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası da açıldığı sunulan belgelerden anlaşılmış olup aile konutu şerhinin kaldırılmasını gerektiren bir durum ispatlanamadığından mahkeme gerekçesine göre de davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik yoktur....
Şti.’nin borçlarına karşılık 04.01.2016 tarihinde 6183 sayılı Kanunun 10. maddesine göre verdiği muvafakat üzerine aynı gün itibariyle haciz konulduğunu, davacı dava dilekçesinde aile konutu şerhi bulunduğunu iddia etmekte ise de aile konutu şerhinin Kurumun haciz işleminden sonra 10.08.2017 tarihinde işlendiğini, aile konutu şerhinin iyi niyetten uzak ve Kurumun alacağını tahsil etmesini engellemek amacıyla konduğunu, gerekçeli kararda Anayasa Mahkemesinin 12.12.2019 tarih ve 2016/ 10454 sayılı kararına göre taşınmazın aile konutu olması sebebiyle davacının dava hakkı olduğunun kabul edildiğini, oysa ki dava konusu taşınmazdaki aile konutu şerhinin konulma tarihinin haciz tarihinden sonra olduğunu, dava yasal süresi içerisinde açılmadığını, meskeniyet iddiasına yönelik davanın haczin öğrenildiği günden itibaren 7 gün içinde açılması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların nazara alınmadığını, bilirkişi raporunda taşınmazın lüks değil davacının haline münasip...
Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin “açık” olması gerekir . Dosya incelendiğinde; dava konusu 31 ada 777 parsel niteliğinde meskenin davacı kadın ve davalı T4'un aile konutu olarak kullanıldığı, taşınmaz üzerinde 2005 tarihinde 80.000,00 TL bedelli ve 2006 tarihinde 30.000,00 TL bedelli ipotek tesis edildiği, 28/04/2010 tarihinde davacı kadının talebi üzerine taşınmaza aile konutu şerhi işlendiği, 20/10/2016 tarihinde ise davacı kadının Elazığ Tapu Müdürlüğü'ne başvurarak "aile konutu şerhinin taşınmaz aile konutu niteliğini kaybettiğinden terkinini talep ederim" beyanıyla şerhi kaldırdığı ve aynı gün erkek eşe ait dava dışı şirketin borçlarının temini için davalı Banka lehine 620.000,00 TL bedelli ipoteğin ipotek tesis edildiği, 04/04/2017 tarihinde yeniden aile konutu şerhinin tapu kaydına işlendiği anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden paydaşı olduğu 639 ada 15 parsel sayılı taşınmazdaki 7/C tabir edilen bölümü davalının, taşınmazın paydaşlarından ... ile yaptığı kira sözleşmesine dayanarak kullanıldığı, pay ve paydaş çoğunluğuna dayanmayan kira sözleşmesinin geçerli olmadığını ileri sürüp, elatmanın önlenmesini istemiş, yargılama sırasında davacının ölümü üzerine mirasçıları davayı takip etmiştir. Davalı, dava konusu yerdeki dükkanı, ... ile yaptığı kira sözleşmesine istinaden kullandığını bildirip, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, geçersiz kira sözleşmesi nedeniyle taşınmazda bulunan davalının haksız işgalci konumunda olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü....
SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2019/466 ESAS 2020/144 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat KARAR : Taraflar arasında görülen alacak davası sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Düzce ili Merkez İlçesi Kültür Mahallesi 41 ada l parsel nolu taşınmazdaki İnönü Parkı, davalı Belediye Başkanlığı ile imzalanan kira sözleşmeleri gereğince davacı tarafından uzun yıllardır işletildiğini, son olarak söz konusu parkın tekrar 10 yıl süreyle davacıya kiralanmasına ilişkin 14.07.2016 tarihinde Belediye Meclisi tarafından kararı alındığını ve bu kapsamda davacı ile 01.01.2017 başlangıç tarihli 10 yıl süreli kira sözleşmesi imzalandığını, kira sözleşmesinin imzalanmasından sonra davalı Belediye Başkanlığı tarafından davacının taşınmazdan tahliyesine ilişkin sistematik şekilde...