de kurulup faaliyete geçirilen fikri ve sınai haklar ceza mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Karamameleri'nden kaynaklanan ceza davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine ve yargı çevrelerinin de kuruldukları yer mülki hudutları olarak tespit edilmesine, Fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen kanun ve kanun hükmünde kararnamelerden kaynaklanan ceza davaları için, Bir asliye ceza mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, İki asliye ceza mahkemesi bulunan yerlerde 1 numaralı asliye ceza mahkemesinin, İkiden fazla asliye ceza mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye ceza mahkemesinin yetkilendirilmesine, İlgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak...
de kurulup faaliyete geçirilen fikri ve sınai haklar ceza mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Karamameleri'nden kaynaklanan ceza davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine ve yargı çevrelerinin de kuruldukları yer mülki hudutları olarak tespit edilmesine, Fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen kanun ve kanun hükmünde kararnamelerden kaynaklanan ceza davaları için, Bir asliye ceza mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, İki asliye ceza mahkemesi bulunan yerlerde 1 numaralı asliye ceza mahkemesinin, İkiden fazla asliye ceza mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye ceza mahkemesinin yetkilendirilmesine, İlgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak...
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 76. maddesine gereğince, "(l)Bu Kanunun düzenlediği hukukî ilişkilerden doğan davalarda, dava konusunun miktarına ve Kanunda gösterilen cezaya bakılmaksızın, görevli mahkeme Adalet Bakanlığı tarafından kurulacak ihtisas mahkemeleridir....
Mahkemece hükme esas alınan ....05.2012 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, davacının sözleşme dışı olduğunu beyan ettiği işlerin sözleşme kapsamına dahil olup, Elektrik Dağıtım Şebekesi Numaralama İşleri Teknik Şartnamesi'nin ....... maddesinde bulunan Coğrafi Adresleme başlıklı madde kapsamına, Elektrik Dağıtım Şebekesi Numaralama İşleri Uygulama Klavuzu'nun .../...-... bendinde bulunan "teslim edilen verilerin coğrafi bilgi sistemi veri dönüşümüne açık (dfx,shape,mif) formatta olması'' kısmına, Elektrik Dağıtım Şebekesi Numaralama İşleri Teknik Şartnamesi'nin ........... maddesinde bulunan ''Proje ve Plan Temini'' kapsamına ve diğer Coğrafi Adresleme başlıklı madde kapsamına girdiği belirtilmiş ise de, bu rapordan önce alınan ....02.2012 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, sözleşme dışı yaptırıldığı belirtilen işlerin sözleşme ve eklerinde yer almadığı, davalı idarece düzenlenen ....03.2009 tarihli ... durum tespit raporunda, şirketin davaya konu sözleşme dışı yaptırılan işler için...
in... ilinde bulunan bir ilçenin ismi olduğu, coğrafi yer isimlerinin marka olarak alınması ve bir kişinin tekeline bırakılması durumunda, isterse o bölge markanın kapsamında bulunan mal ve hizmetlerle ilgili belli bir tanınmışlığa erişmemiş olsun, artık bu yer isimlerini anılan mal ve hizmetlerle ilgili anılan yerlerde çok daha eski tarihlerden bu yana oturan ve ticaret yapan kişilerin bile markasal olarak yahut marka ile iltibas yaratabilecek biçimde kullanamayacakları, bunun Anayasa ile güvence altına alınmış rekabet özgürlüğünü kısıtlayacağı, bu nedenle çok bilinen bu tür coğrafi yer isimlerinin hangi tür mal veya hizmet ile ilgili olursa olsun marka olarak tescilinin mümkün olmadığı, coğrafi yer isimlerinin belli bir hizmet ve malla ilgili olarak bilinirlik kazanması durumunda ise şayet anılan mallar ilgili yerden gelmiyorsa veya anılan yerde sunulmuyorsa yanıltıcılık yaratacağı, bu nedenlerle dava konusu marka başvurusunun ayırt edici olmadığı gerekçesiyle TPE YİDK kararının...
Mahkemece iddia,savunma ve bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre başvuru kapsamındaki mal ve hizmetlerin redde dayanak markaların kapsamındaki mal ve hizmetler ile aynı veya aynı tür olmakla beraber, işaretlerin aynı yada ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunun kabul edilemeyeceği, "..." ibaresinin ülkemiz ortalama tüketicisinin iyi bildiği, tarihi kültürel bağları yüksek seviyede bulunan, bir coğrafi bölgenin adı olduğu, çekişmeli mal ve hizmetler için tür, çeşit, coğrafi kaynak belirtmediği gibi; bu ada yapılacak ilaveler ile marka olarak alınması mümkün bulunan başvurudaki "..." sözcüğünün ayırt edicilik seviyesi yüksek ve asıl unsur olarak aglılanmasının mümkün olmadığı,dolayısıyla çekişme konusu 16, 35, 38 ve 41.sınıflardaki mal ve hizmetlerin ortalama alıcısı başvuruyu bir bütün olarak "...+şekil" yani "......
Ancak; Vakfıye kapsamındaki her taşınmazın coğrafi konumu ve hukuki durumları ayrı ayrı olacağından konumları keşfen saptanıp haritasına işaret ettirilerek bu taşınmazların kadim köy ya da kasaba içindeki mülk toprak nevinden veya miri arazi niteliğinde bir yer olup olmadığı belirlenmeden sadece dosya üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesine bağlı kalınarak bir sonuca ulaşılamaz. Zira uygulama ayni vakfiye kapsamındaki bir kısım yerlerin sahih bir kısım yerlerin ise gayrisahih kabilinden vakıf olabileceğini ortaya koymuştur. Böyle olunca mahkemece yapılması gereken iş; rapor düzenleyen bilirkişinin katılımı ve dava konusu taşınmazların yerlerini haritaya işaretleyecek harita mühendisi bilirkişide bulundurarak keşif yapmak ve bu keşifteki taşınmazların yerlerinin kadim köy ya da kasaba içinde mülk toprak nevinden olup olmadığını kuşkuya yer bırakmadan belirlemek vakfın türü hakkında ancak bundan sonra bir sonuca varmak olmalıdır....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 10/05/2016 gün ve 2015/82 - 2016/236 sayılı kararı bozan Daire'nin 08/05/2018 gün ve 2016/10448 - 2018/3296 sayılı kararı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü: Davacılar vekili, davalı adına TPMK nezdinde 2011/75424 sayı ile tescilli “GÖRÜKLE TAKSİ+şekil" ibareli markanın 556 sayılı KHK'nin 7. maddesi kapsamında tescil edilemeyeceğini, zira tescilli olduğu 39. sınıf bakımından tür ve cins belirttiğini, “Görükle” ibaresinin de bir coğrafi yeri işaret ettiğini, ayrıca dava konusu markanın 23/09/2011 tarihinde tescil için başvurulduğunu, oysa müvekkillerinin sahibi olduğu durağın 24/06/2011 tarihli UKOME kararı ile “Görükle Sakarya Taksi Durağı” ismini aldığını,...
Ancak; Vakfıye kapsamındaki her taşınmazın coğrafi konumu ve hukuki durumları ayrı ayrı olacağından konumları keşfen saptanıp haritasına işaret ettirilerek bu taşınmazların kadim köy ya da kasaba içindeki mülk toprak nevinden veya miri arazi niteliğinde bir yer olup olmadığı belirlenmeden sadece dosya üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesine bağlı kalınarak bir sonuca ulaşılamaz. Zira uygulama ayni vakfiye kapsamındaki bir kısım yerlerin sahih bir kısım yerlerin ise gayrisahih kabilinden vakıf olabileceğini ortaya koymuştur. Böyle olunca mahkemece yapılması gereken iş; rapor düzenleyen bilirkişinin katılımı ve dava konusu taşınmazın yeri haritaya işaretleyecek harita mühendisi bilirkişide bulundurarak keşif yapmak ve bu keşifteki taşınmazın yerinin kadim köy ya da kasaba içinde mülk toprak nevinden olup olmadığını kuşkuya yer bırakmadan belirlemek vakfın türü hakkında ancak bundan sonra bir sonuca varmak olmalıdır....
Ancak; Vakfıye kapsamındaki her taşınmazın coğrafi konumu ve hukuki durumları ayrı ayrı olacağından konumları keşfen saptanıp haritasına işaret ettirilerek bu taşınmazların kadim köy ya da kasaba içindeki mülk toprak nevinden veya miri arazi niteliğinde bir yer olup olmadığı belirlenmeden sadece dosya üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesine bağlı kalınarak bir sonuca ulaşılamaz. Zira uygulama ayni vakfiye kapsamındaki bir kısım yerlerin sahih bir kısım yerlerin ise gayrisahih kabilinden vakıf olabileceğini ortaya koymuştur. Böyle olunca mahkemece yapılması gereken iş; rapor düzenleyen bilirkişinin katılımı ve dava konusu taşınmazların yerlerini haritaya işaretleyecek harita mühendisi bilirkişide bulundurarak keşif yapmak ve bu keşifteki taşınmazların yerlerinin kadim köy ya da kasaba içinde mülk toprak nevinden olup olmadığını kuşkuya yer bırakmadan belirlemek vakfın türü hakkında ancak bundan sonra bir sonuca varmak olmalıdır....