Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, feshin haklılığının takdirinin sadece davacı okulun yönetim kuruluna bırakıldığından cezai şartın her iki taraf açısından eşit şartlara dayalı olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Temyiz: Kararı davacı işveren vekili temyiz etmiştir. Gerekçe: Taraflar arasında iş sözleşmesinde düzenlenen cezai şartın geçerli olup olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Cezai şart öğretide, mevcut borcun ifa edilmemesi veya eksik ifası halinde ödenmesi gereken mali değeri haiz ayrı bir edim olarak tanımlanmaktadır. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre; cezai şartın işçi ve işveren hakkında ve iki taraflı olarak düzenlenmesi gerektiği gibi, işçi aleyhine kararlaştırılan cezai şart işveren aleyhine kararlaştırılandan daha fazla olamaz. İşçi aleyhine olarak belirlenen cezai şartın, şartları ve ceza miktarı bakımından işverenin sorumluluğunu aşması düşünülemez....
Karşı davada, sözleşmenin 47 ve devamı maddelerine istinaden cezai şartın tahsili de talep edilmiştir. Mahkemece, istenilen cezai şartın mahiyetinin ne olduğu, inşaatın tümüne mi, bir kısım bağımsız bölümlere ilişkin mi talep edildiği, karşı davacılara açıklatılmadan ve buna uygun inceleme ve değerlendirme yapılmadan, karar yerinde, hem işin süresinden sonra teslim edildiği hem de gereği gibi bitirilmediği belirtildikten sonra, koşullar oluşmadığından karşı davadaki cezai şartın reddine karar verilmesi de yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir....
Dava, cezai şartın ve davalı Kurum tarafından 2012 yılı Eczane Protokolünün 5.3.14 maddesi uyarınca davacı hakkında uygulanan 3 ay süreyle sözleşmesinin feshi işleminin iptali istemine ilişkindir....
nedeni ile belirli bir çalışma koşuluna bağlı olarak kararlaştırılan cezai şartın bulunduğu gerekçesi ile itirazın cezai şart ve ihtar masrafı açısından iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava; kira sö zleşmesinin feshi cezai şartın tahsili ve elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 21.01.2013 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.01.2013 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2013 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 6. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden 6. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 17.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki muarazanın önlenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü....
Davacı, kuruma fatura edilen reçetelerle ilgili olarak sahte olduğu gerekçesiyle uygulanan cezai işlemin iptali istemiyle eldeki davayı açtığına göre yargılama konusu reçetelerin sahte olup olmadığının sabit olması gerekmektedir. Davalı kurum tarafından uygulanan cezai işleme dayanak sahte olduğu iddia edilen reçetelerle ilgili olarak davacı hakkında açılan ceza davasının yargılamasının devam ettiği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, BK.nun 53. (6098 sayılı BK.nun 74) maddesi uyarınca bu ceza davası sonucunun HMK.nın 165. maddesi de gözetilerek bekletici mesele yapılarak hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir....
Mahkemece, sözleşme ile belirlenen cezai şart tacirin mahfına sebep olacağı, davacının ekonomik durumu, yargılamaya konu eylem nedeni ile davacının sağladığı menfaat göz önünde bulundurulduğunda cezai şarttan indirim yapılması gerektiği gerekçesiyle cezai şarttan %50 oranında indirim yapılarak, davacı hakkında cezai şartın 96.702,40 TL olarak uygulanmasına karar verilmiş ise de; taraflar için bağlayıcı olan protokol ile açıkça yukarıda izah edilen şekilde cezai şart düzenlenmiş olup, basiretli tacir olan davacının protokol hükümlerine uymak zorunda olduğu ve imzalanan protokolun kendisi açısından bağlayıcı olduğu gözetilmeden mahkemece 6098 sayılı Borçlar Kanunu 182/3. maddesi hükmüne atıf yapılmak suretiyle, cezai şartın fahiş olduğu gerekçesiyle indirim yapılması hatalıdır. O halde, mahkemeCE bu hususlar gözetilmeden cezai şartın fahiş olduğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
sözleşmeden beklediği faydayı tamamen elde ettiğini, hiçbir zarara uğramadığını, cezai şartın bir işlevinin kalmadığını, talep edilen cezai şart ile müvekkilinin sözleşmeden sağladığı maddi menfaat kıyaslandığında müvekkilinin sağladığı faydayı neredeyse yok edeceğini savunarak davanın reddini, kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir....
Zira dava, muarazanın önlenmesi talebine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının sunduğu Türkçe sözleşme hükümlerininmi yoksa davalının sunduğu Almanca sözleşme metnininmi uygulanacağı noktasında toplanmaktadır. Her iki sözleşme içeriğinde, miktarı belli cezai şart hükümler ve değeri belirlenebilir nitelikte bir takım edimlere ilişkin hükümler yer almaktadır. Bu durumda mahkemece, 6100 sayılı HMK'nun 31. maddesinde hükme bağlanan hakimin aydınlatma ödevi çerçevesinde, hangi konularda muaraza yaratıldığı hususunun davacı vekiline açıklattırılarak sonucuna göre dava değeri belirlenip, hükmüne uyulan bozma kararı çerçevesinde eksik peşin harç tamamlatılmak suretiyle yargılamaya devam edilmesi gerekirken, bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....