"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ Dava, eşler arasında mal rejiminden kaynaklanan katılım alacağına ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 8.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 8.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 08/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
(MUHALİF) Dava, boşanmış eşler arasında görülen katkı payı ve katılma alacağı davası niteliğindedir. Davacı bir parça taşınmaz üç adet de motorlu araç için katkı payı ve katılma alacağı talebiyle dava açmıştır. -3- 2014/17404-17133 Mahkemece taşınmaz için ileri sürülen katkı payı niteliğindeki alacak talebinin reddine, bir adet araç içinde 5000 TL katılma alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiş; iki adet araç yönünden bir inceleme yapılmayıp, bunlar için olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. Davacının gerek katkı payı gerekse katılma alacağına ilişkin alacak kalemleri birden fazla ise de; talep sonucu tek bir para alacağına ilişkindir. O halde, davacının hükmedilen para alacağının bir kısmında haklı olması; buna ilişkin mahkeme kararının onanmasını değil; haklı bulunmayan temyiz talebinin reddini gerektirir. Mahkeme alacak kalemleri için yaptığı inceleme sonucunda bunlarda haklı bulunan bölümleri ayrı ayrı belirttikten sonra, toplayarak tek bir alacağa hükmetmelidir....
Mahkemece dava konusu senedin davacı ile davalı ... arasında evlilik birliği devam ederken verildiği bu nedenle HMK 203/1-a bendi uyarınca eşler arasında düzenlenen işlemlerde tanık dinlenebileceği belirtilerek dinlenen tanık beyanlarına göre davanın reddine karar verilmiş ise de eşler arasında HMK 203/1 maddesi senetle ispat zorunluluğu istisnaları belirtilmiş olup işlem senede bağlanmış ise HMK 201 maddesi uyarınca senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ispat yükümlülüğünün yine senetle yapılması gerekir. Tanıkla ispat mümkün değildir. Bu durumda davalı ... iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekirken davacının açık muvafakati olmaksızın tanık dinlenmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 15/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden: davacıya bağlanan ölüm aylığının 15.05.2009 tarihi itibariyle kesildiği, 15.05.2009-23.05.2010 tarihleri arası davacıya ödenen ölüm aylıklarının yersiz ödeme yapıldığı gerekçesiyle iadesinin istenildiği, bozma öncesi davacı ve boşanmış olduğu eşine ait yerleşim yeri adreslerinin tespitine ilişkin 16.04.2012 tarihli Nüfus Müdürlüğü yazısında, davacı ve boşanmış olduğu eşine ait yerleşim yeri adeslerinin; ...'ın yerleşim yeri adresinin ... Mah. .... Sok. No:21 ... adresi, boşanmış olduğu eşi ....'ın 2007 yılından itibaren, ... Mah. .... Sok. No:21 ... adresi olduğu, 30.11.2011 tarihinde adresini ... Mah. .... Sok. No:3 İç Kapı No: 18 ... olarak değiştirdiği, bozma sonrası davacı ve boşanmış olduğu eşine ait yerleşim yeri adreslerinin tespitine ilişkin 09.12.2015 tarihli Nüfus Müdürlüğü yazısında; boşanmış olduğu eşi Cemil Yıldırım'ın adreslerinin;07.03.2007-29.09.2009 tarihleri arası ... Mah. ....Sok....
Tasfiyeye konu ... ada ... parsele ... nolu bağımsız bölüm, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 18.07.2011 tarihinde, tasfiyeye konu ... plakalı araç da, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 18.09.2012 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179). Maddî olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hâkime aittir (6100 sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline ve tasfiye konu malların edinme tarihine göre dava, artık değere katılma alacağına ilişkindir. Somut olayda, bölge adliye mahkemesince tarafların anlaşmalı boşanma davasının duruşmasındaki beyanlarına göre, mal rejimini tasfiye ettiklerinin kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre karar hatalı olmuştur....
Ancak; 1- Yediemin olan sanık ile borçlu eşinin 29/12/2002 tarihinden itibaren kayden evli oldukları ve mahcuz malların borçlunun işletmekte olduğu iş yerine ait eşyalar olduğu, 01/01/2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır....
Eşler arasındaki mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir. Eşler arasında sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden; evlilik tarihi olan 31.08.1994 tarihinden TMK'nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı rejimi, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği 25.06.2010 tarihine kadar ise TMK’nın 202/1. maddesi ile düzenlenen edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Davaya konu taşınmazın, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 10.10.2008 tarihinde davalı eş adına tescil edildiği anlaşılmıştır. 21. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; Mahkemece evlilik birliği devam ederken tarafların “daha mal rejimi sona ermeden, aralarındaki edinilmiş mallara katılma rejimi konusunda anlaşmış ve tasfiyeyi gerçekleştirmiş oldukları” gerekçesiyle direnme kararı verilmişse de; bu karar usule ve yasaya uygun olmamıştır....
Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Eşler, başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerine göre, evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM'nun 170. maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar 4722 sayılı Kanun'un 10. maddesi gereğince, TMK'nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Dava, 743 sayılı TKM’nin 170. maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu döneme ilişkin ve katkı payı alacağı isteğine yönelik bulunduğundan, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Borçlar Kanunu'nun genel hükümlerine uyarınca çözüme kavuşturulması gerekmektedir....
Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Eşler, başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerine göre, evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM'nun 170. maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar 4722 sayılı Kanun'un 10. maddesi gereğince, TMK'nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Dava konusu edilen 22 nolu mesken eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 23.06.2003 tarihinde davalı adına tapuya tescil edilmiştir. Temyize konu dava ise 08.04.2014 tarihinde açılmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda mal rejiminin tasfiyesi davaları için her hangi bir zamanaşımı düzenlemesi getirilmemiştir. Bu durumda, aynı kanunun 5. maddesi yollamasıyla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu uygulanmalıdır....
Açıklanan nedenle davanın zamanaşımının dolmuş bulunduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiş olması doğru değildir.Ancak, nizalı taşınmazın 1/2 payı davalıya davacı tarafından eşler arasında MK'nun 170.maddesine göre mal ayrılığı rejiminin geçerli bulunduğu dönemde aktarılmıştır. 743 sayılı MK'nun yürürlükte bulunduğu, 01.01.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya parayla ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir. Somut olayda; evliliğin davacının yurtdışına gidebilmesi için gerçekleştiği, taşınmazın da bu amaçla davalıya bedelsiz verildiği davacı tanıkları tarafından ifade edilmiştir. Nitekim dava dilekçesinde de davacıya ait kişisel malın davalıya bedelsiz aktarıldığı belirtilmektedir....