Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların Aile Mahkemesinin 2018/326 esas sayılı dosyası ile 16/04/2018 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıklarını, davacının boşanma protokolünde müvekkilinden yoksulluk veya iştirak nafakası talebinin bulunmadığını, tarafların boşanmasının üstünden kısa bir süre geçtiğini, davacının boşanırken nafaka istemeyerek manevi tazminat istediğini, müvekkilinin tazminatı öderken zor duruma düştüğünü, boşanmadan sonra davacının ve müşterek çocuğun hayatında büyük bir değişikliğin yaşanmadığını, davacının boşandıktan kısa bir süre sonra ekonomik değişiklik yaşamadan iştirak nafakası talebinde bulunmasının TMK madde 2'ye aykırılık teşkil ettiğini, taraflar ayrılırken davacının evden aldığı eşyaların tutanağının tutulduğunu, davacının dava dilekçesinde kredi çekip aldığını iddia ettiği eşyaların birçoğunun taraflar ayrılırken davacıya verilen eşyalar olduğunu, müvekkilinin boşanma protokolü gereğince davacıya 150.000,00TL manevi tazminat ödemek durumunda kaldığını...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Somut olayda, davalı taraf aleyhine kaldırılmasına karar verilen yıllık nafaka miktarı 3.110 TL sının altında olup, hüküm kesin niteliktedir. Bu nedenle davalı tarafın istinaf kanun yoluna başvurma talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Dava, davacı kadın tarafından boşanmadan sonra açılan maddi - manevi tazminat ve yoksulluk nafakası talebine ilişkindir. TMK'nun 174/1. maddesi hükmüne göre "Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir.'' TMK'nun 174/2 maddesine göre ise "Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir." TMK'nun 175'inci maddesine göre "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz" TMK'nun 174'üncü maddesine göre "Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar." hükmü düzenlenmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanmadan Sonra Açılan Maddi-Manevi Tazminat-Ziynet, Çeyiz ve Kişisel Eşya Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; manevi tazminat, ziynet, çeyiz ve kişisel eşya davalarının reddi yönünden, davalı erkek tarafından ise maddi tazminat yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 14.06.2016 günü duruşmalı temyiz eden davacı ... vekili Av. ... geldi. Karşı taraf temyiz eden davalı ... ve vekilleri gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü....
Aile Mahkemesinin 2011/55 esas-2011/5 kararla boşandıkları, müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye verildiği, bu karar ile küçük için aylık 150,00 TL iştirak nafakası bağlandığı ve bu nafakanın ...’ın işe başlaması durumunda yeniden düzenleneceğinin belirtildiği anlaşılmıştır.Davalı babanın ... firmasında işe başladığı anlaşılmaktadır.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre tarafların nafaka miktarının işe başlama durumunda yeniden belirleneceği hususunda anlaştıkları; yine, tarafların boşanmadan sonra gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları ile özellikle küçüğün yaşı, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK'in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında takdir edilen miktar çok olup, TMK.nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Maddi-Manevi Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 492 sayılı Harçlar Kanununda ve bu kanuna ekli “Yargı Harçları” başlıklı (1) sayılı tarifede, 5766 sayılı ve 6217 sayılı Kanunlarla yapılan değişiklik gereğince; harca tabi davalarda yapılan temyiz başvurularından; Temyiz başvuru harcının ve kararda gösterilen ilam harcının dörtte birinin (maktu harca tabi davalarda maktu harcın tamamı) temyiz peşin harcı olarak alınması (1 sayılı Tarife III /e bendi) zorunludur. Dava, boşanmadan sonra açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, davalının temyiz itirazı bakımından alınması gerekli 256,17 TL nispi temyiz karar harcının alınmadığı görülmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanmadan sonra açılan katkı payı (esasen katılma alacağı) ... ile ... aralarındaki boşanmadan sonra açılan katkı payı (esasen katılma alacağı) davasının reddine dair İzmir 11....
Sıfatıyla) DAVA TÜRÜ : Boşanmadan sonra açılan (katkı payı) ... ile ... aralarındaki boşanmadan sonra açılan (katkı payı) davasının reddine dair Avanos Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 05.12.2013 gün ve 196/379 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve ilâmda belirlenip dayanılan gerektirici sebeplere göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı 25,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna, 10.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Yaptırılan kolluk araştırması ile boşanmadan sonra özel bir şirkette aşçı olarak çalışmaya başladığı, aylık 846,00TL gelirinin olduğu, davacının ise her ne kadar kolluk araştırmasına göre çalışmadığı tespit edilmiş ise de, davacı tanık beyanlarından İstanbul'da serbest olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları birlikte değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası, ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki bilimsel öğretide: "Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğindedir" şeklinde açıklamalara yer verilmiş bulunmaktadır ( Akıntürk, Turgut: Aile Hukuku, 2. cilt, İst. 2002, sh.294 )....
Bunun yanında 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 177. maddesinde ise nafaka davalarında yetkili olan mahkeme düzenlenmiştir. Buna göre; "Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir" Bu düzenleme ile, genellikle ekonomik ve mali açıdan güçsüz durumda olan nafaka alacaklılarının; nafaka yükümlüsünün (davalının) bulunduğu yer mahkemelerinde masraf yapıp, gelerek dava açmaları ve bu suretle mağdur olmaları önlenmek istenmiştir. Burada zayıfı korumak amacı ile genel yetki hükmü getirilmiş ve seçimlik hak tanınmış bulunmaktadır. Nafaka alacaklısı (davacılar) isterse kendi yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilecekler, isterlerse davalının ikametgahı mahkemesinde (HUMK 9. Madde - HMK 6.madde gereğince) dava açabileceklerdir. Mahkemece, 6100 Sayılı HMK'da veya Türk Medeni Kanunu’nda yetkili mahkemeye ilişkin özel hüküm bulunmadığı belirtilmiş ise de; yukarıda da açıklandığı gibi olayımızla ilgili yetki kuralı TMK.nun 177....