O halde kadın ve ortak çocuk yararına bağımsız tedbir nafakası davasında hükmolunan tedbir nafakalarının kesinleştiği nazara alındığında mahkemece tahsilde tekerrür olmamak üzere asıl davada kadın ve ortak çocuk lehine uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken kadın ve ortak çocuk yararına yeniden bağımsız tedbir nafakası davasında nafakaya karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 3- Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası çoktur. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir....
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece dava dilekçesinde terditli olarak talep edilen takibinin tamamının veya sadece her ay muaccel hale gelecek fazla nafakanın iptaline hükmedilmeyerek, işbu karar tarihinden itibaren devam etmekte olan nafakanın tedbir nafakası değil, yoksulluk nafakası olarak devamına yol açacak şekilde sadece muaccel olan fazla alacaklar için şikayetin kabul edildiğini, takibin devam eden nafakaya ilişkin kısmının iptali talebinin ise değerlendirilmediğini ve kabul edilmediğini, söz konusu icra dosyasının halen derdest olup, devam eden nafakanın tedbir nafakası olarak değil, yoksulluk nafakası olarak devam ettiğini, icra dairesinin karar lehlerinde olsa da devam eden nafaka için uygulanamayacağını belirttiğini, dolayısıyla işbu karar uyarınca kendilerinin her ay için ayrı dava açarak yoksulluk nafakası ile tedbir nafakası arasındaki 100 TL fazlalığın iptalini istemeleri gerekeceğini belirterek mahkeme kararının düzeltilerek dava...
Çocuklar için verilen tedbir-iştirak-yardım nafakası açısından: Çocuk Ayşegül'ün dava devam ederken karardan önce reşit olduğu anlaşıldığından söz konusu çocuk için tedbir nafakasının reşit olduğu tarih itibariyle kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken ve çocuk Ayşegül tarafından yardım nafakası için açılmış bir dava bulunmadığından kararın kesinleşmesi halinde yardım nafakası olarak devamına şeklinde karar verilmesi hatalı olmakla, erkeğin bu çocuk yönünden istinaf talebinin kısmen kabulü ile yardım nafakası için çocuk tarafından açılmış bir dava olmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Çocuk Muhammed Emin lehine tedbir ve iştirak nafakası takdirinde bir hukuka aykırılık bulunmadığı, takdir edilen miktarın ise günün ekonomik şartlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına ve hakkaniyete uygun olduğu anlaşıldığından erkek vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....
birliği devam ederken açılabilecek davanın mahiyeti itibari ile kadının ayrı yaşama hakkını ispat etmesi koşuluyla kadının açacağı bağımsız tedbir nafakası davası olabileceği, kurumun açtığı yardım nafakası davası kanunu bir yükümlülükten doğduğundan bağımsız tedbir nafakası davasından farklı olarak ayrı yaşama hakkına dair bir ispat şartının da aranmayacağı, dava türlerinin ve ispat koşullarının farklı olduğu, davacı kurumun kurumda kalan ilgilinin eşine karşı yardım nafakası davası açmakta davalının aktif taraf sıfatı ve bu davayı açmakta davacı kurumun hukuki yararının bulunmadığı anlaşılarak, davanın reddine karar verilmiştir....
Yine, her iki tarafın da gelirinin bulunması tedbir nafakası verilmesini engelleyici bir hâl değildir. Ancak eşlerin ekonomik durumlarının birbirine yakın olması durumu söz konusu ise bu durumda geçici tedbir nafakası verme zorunluluğunun ortadan kalkacağı söylenebilir. Ayrıca belirtilmelidir ki, Yargıtay içtihatları ile bir başkası ile evlilik dışı birliktelik yaşayan eşe tedbir nafakası verilmeyeceği hususu benimsenmiştir. TMK'nın 169. maddesi uyarınca takdir edilen tedbir nafakası, hâkim tarafından yargılama sırasında kaldırılmadığı takdirde boşanma davasında verilen kararın kesinleşmesi ile kendiliğinden sona erer. Sayılan özellikleri itibari ile anılan madde hükmünün emredici bir hüküm olduğu anlaşılmaktadır....
Ancak, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, özellikle davacı tarafın zorunlu ihtiyaçları nazara alındığında; takdir edilen tedbir nafakası miktarı az olup, TMK'nun 4.maddesi kapsamında hakkaniyete uygun değil ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün birinci maddesindeki "aylık 150,00 TL tedbir nafakası takdirine" ifadesinin çıkartılarak yerine "aylık 175,00 TL tedbir nafakası takdirine" ifadesinin yazılması; ikinci maddesindeki "aylık 175,00 TL tedbir nafakası takdirine" ifadesinin çıkartılarak yerine "aylık 200,00 TL tedbir nafakası takdirine" ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 12.7.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Maddesi uyarınca REDDİNE, B-)Davalı-davacı erkek vekilinin, kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin HMK'nın 353/1- b-2 maddesi uyarınca KISMEN KABULÜ ile; Boşanmaya sebep olaylarda davacı-davalı kadının ağır kusurlu, davalı-davacı erkeğin ise hafif kusurlu olduğunun TESPİTİNE, C-) Davacı-davalı kadın vekilinin, bağımsız olarak açılan tedbir nafakası (asıl davada) davasında ve boşanma davasında müşterek çocuk lehine hükmedilen tedbir nafakası miktarına ve çocuk için hükmedilen iştirak nafakası miktarına yönelik istinaf taleplerinin HMK'nın 353/1- b-2 maddesi uyarınca KABULÜ ile; İlk Derece Mahkemesince asıl davada (bağımsız açılan tedbir nafakası davası) müşterek çocuk lehine hükmedilen tedbir nafakasına yönelik olan A2. bent ile taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında müşterek çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasına yönelik olan B7....
Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) 2015/518 Esas, 2016/178 Karar, 08.04.2016 tarihli kararı ile davalı-davacı kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmiş olduğu, davalı-davacı kadın vekilinin görülmekte olan davada tedbir nafakası talepleri olmadığı yönündeki beyanları birlikte değerlendirilerek davalı-davacı kadının tedbir nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin gerektiği gerekçesi ile erkeğin davasının reddine, kadının davasının konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, Ünye 3....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, asıl davanın kabulüne, ile tarafların TMK 166/4 maddesi gereğince boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesine, çocuk lehinaylık 350 TL tedbir nafakasının, iş bu karar tarihinden itibaren 700 TL'ye yükseltilmesine, karar kesinleştikten sonra aynı miktarın iştirak nafakası olarak devamına, davalı-karşı davacının kendisi için tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, karşı davanın reddine karar verilmiştir....
Dosyaya mübrez 28.02.2022 tarihli sosyal inceleme raporu uyarınca müşterek çocuğun velayetinin asıl davada davalı birleşen davada davacı anneye verilmesinin müşterek çocuk lehine uygun olacağı, velayet anneye verildiğinden davalı annenin birleşen davada ikame ettiği iştirak nafakası talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumu dikkate alınarak dava tarihinden itibaren aylık 500,00- TL iştirak nafakasının her ay birleşen davada davalı babadan alınarak müşterek çocuğu temsilen birleşen davada davacı anneye verilmesinin hakkaniyet ilkesine uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Asıl davada davalı birleşen davada davacının yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat taleplerinin ise evlilik birliğinin sarsılmasında tam kusurlu olduğu kanaatine varıldığından reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Zikredilen izahat doğrultusunda dava ve birleşen davanın kısmen kabul kısmen reddine dair nihayet aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."...