WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mal ayrılığı rejiminde; Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir. 743 sayılı TKM'nin 153.maddesi uyarınca, kadının eve bakması, temizlik yapması, çocukları yetiştirmesi asli görevidir, bunları yapmak edinilen mala katkı sayılmaz. Somut olayda; eşler, 06.02.1991 tarihinde evlenmiş, 02.04.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir ( TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir(4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m)....

    Somut olayda; davanın boşanma istemiyle birlikte açıldığı, mal rejiminin tasfiyesi istemine ilişkin olarak tefrik kararı verildiği, boşanma istemine ilişkin davanın Dörtyol Aile Mahkemesinde devam ettiği, 4721 sayılı Kanun'un 214 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca boşanma davasında yetkili olan Dörtyol Aile Mahkemesinin bu davaya bakmaya da yetkili ve görevli olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın Dörtyol Aile Mahkemesince sonuçlandırılması gerekmektedir. III. KARAR Açıklanan sebeplerle; 6100 sayılı Kanun’un 21 ve 22 nci maddeleri ile 5235 sayılı Kanun’un 36 ncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince Dörtyol Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 10.06.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi....

      Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, tüm dosya kapsamından 05/11/2020 tarihli bilirkişi raporu ile, Türkiye İş Bankası Zeytinburnu Şubesi 229329036 T3 banka hesabından kaynaklı davacının katılma alacağının 120,95 TL olduğu, Ziraat Bankası Zeytinburnu Şubesi 1 T3 banka hesabından kaynaklı davacının katılma alacağının 892,04 TL olduğu, ING Bankası Zeytinburnu Şubesi 13693220 T3 banka hesabından kaynaklı davacının katılma alacağının 18.503,50 TL olduğu, davacının talep edebileceği toplam katılma alacağı tutarının 120,95 TL + 892,04 TL + 18.503,50 TL = 19.516,49 TL olduğunun bildirildiği, davacı tarafından davalı aleyhine açılan Boşanma Ve Mal Paylaşımı talepli açılan davada; celp edilen bilirkişi raporu, bilgi ve diğer belgeler ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça 16/04/2015 tarihli dilekçe ile boşanma davası açılmış ve boşanma davası ile birlikte mal rejimi ile ilgili dava açılmış ve sonrasında da boşanma kararı ile birlikte mal rejimi yönünden dosya...

      bir gerekçe dahi belirtmediğini, tedbir kararının müvekkilinin büyük bir mağduriyet yaşamasına sebebiyet verdiğini, edinilmiş malların tasfiyesi davasında taraflar arasında boşanma davasının açıldığı tarihteki mevcut mallar tasfiyeye tabi tutulacağını, taraflarınca boşanma davasının 21/10/2016 tarihinde açıldığını, karşı tarafça açılan ve esas dosyayla birleşen boşanma davasının tarihi ise 02/01/2017 olduğunu, boşanma davasının 26/01/2018 tarihinde kesinleşmesine rağmen müvekkiline ait taşınmaz, Türkiye ve İngiltere'deki banka hesaplarına 15/04/2021 tarihinde yani boşanma davası açıldıktan yaklaşık 4,5 yıl sonra ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuken kabul edilemez bir karar olduğunu, müvekkilinin boşanma davasının açılmasından önce veya sonra hiçbir mal kaçırma girişimde bulunmadığını, İngiltere'deki taşınmazın mortgage kredisi ile alındığını ve kredi ödemelerinin müvekkili tarafından yapılmaya devam edildiğini, tapu kaydının kendi üzerinde olduğunu, müvekkili mal kaçırma düşüncesi...

      tutumlu olması ve kazancını boş yere harcamaması nedeniyle birikim yaptıklarını, ancak tapu ve araç kayıtlarının davalı adına yapıldığını, dava konusu taşınmaza ihtiyati tedbir konulmasını, davanın kabulü ile şimdilik 5.000,00 TL katılma alacağı ve denkleştirme alacağının faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini ve talep ve dava etmiştir....

        İşletmesi'nin borçları nedeniyle boşanma dava tarihi olan mal rejiminin tasfiyesinde esas alınması gereken 27.09.2010 tarihinden önce kapandığı ve tasfiyeyi gerektirir mal varlığının kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; taraflar 27.10.1986 tarihinde evlenmişler, 27.09.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulü ve hükmün 01.06.2011 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. 4721 sayılı TMK'nun 179. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanacaktır. Taraflar arasında başka bir mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK'nun 202.maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacaklardır....

          Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 27.05.2009 gün 2009/2-158 Esas - 2009/217 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi boşanmanın mali sonuçları üzerindeki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 174. maddesinde düzenlenen boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat, 175. maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakası, şahsi eşyalarla ilgili anlaşmaya, kısaca boşanmanın ferilerine ilişkin olup, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katılma ve değer artış payı alacağına konu yukarıda özgülenen taşınmazlar bu beyanlar içinde değildir. Başka bir anlatımla, somut olayda boşanma dosyası içeriğindeki protokol ve beyanlarla tarafların aralarındaki mal rejimini tasfiye ettikleri kabul edilemez. Kural olarak, boşanma davalarıyla birlikte mal rejimine ilişkin açıklamaların ve eşler arasında varılan sonuçların anlaşma protokolünde yer almalarında herhangi bir sakınca bulunmayıp, bunu engelleyen bir kanun hükmü de yoktur....

            Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği ........2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK.nun 202.maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler. Davacı tarafından katkının yapıldığı ve taşınmazın satın alındığı iddia edilen tarih itibariyle eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170. maddesi uyarınca “mal ayrılığı” rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/....maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir. Dava konusu taşınmazın edinildiğinin ileri sürüldüğü tarihe göre, eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170. maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan uyuşmazlık Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulmalıdır....

              Aile Mahkemesinin 31.07.2013 tarihli ve 2012/376 Esas, 2013/858 Karar sayılı kararı ile de, davanın, davalı eşin üçüncü kişi olan diğer davalıya mal kaçırma amacıyla üzerine kayıtlı olan taşınmazı devrettiğinden bahisle açılan kooperatif hissesinin satışının iptali davası olduğu, bilahare davacı vekili tarafından davanın boşanma davasının açılmasından sonra davalarının mal rejiminin tasfiyesi ile ilgili katılma alacağı davası niteliğinde olduğunun belirtildiği, son celse davacı vekili tarafından sunulan dilekçe ile muvazalı satıldığı iddia edilen taşınmazın satışının iptali ile müvekkili ve davalı eşi adına tescilini talep edildiği, davacı ve davalı eşi arasında boşanma davasının bulunduğu ve davanın ret ile sonuçlanarak kesinleştiği, boşanma davasının ret olunması sebebiyle taraflar arasındaki evliliğin halen devam ettiği ve mal tasfiyesinin gerçekleşmeyeceği, katılma alacağı davasının söz konusu olamayacağı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, işbu karar davacı vekili tarafından...

                Ancak, üçüncü kişinin muvazaalı muamele (danışıklı işlem) ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı işlemin yapılması gerekir. Somut olayda davacı, davalı aleyhinde açtığı boşanma ve mal paylaşımı davaları bulunduğunu, evlilik birliktelikleri içinde edindikleri yazlığın kendisinden mal kaçırmak amacı ile davalı eşi tarafından danışıklı olarak diğer davalı kardeşine devir edildiğini iddia etmiştir. Davacının boşanma davası ile birlikte maddi ve manevi tazminat alacağı doğabileceği gibi esasen davanın konusunu oluşturan yazlık, evlilik birlikteliği içinde satın alınmış olduğundan mal paylaşımı davasının da konusunu oluşturduğu kuşkusuzdur. Şu durumda, taşınmazın davalı eş adına tescil edilmesinin istenmesinde davacının hukuki yararı ve aktif dava ehliyeti bulunmaktadır. ......

                  UYAP Entegrasyonu