Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkili ile davacının 27/07/2017 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıklarını, taraflar arasında anlaşmalı boşanma protokolünün mevcut olduğunu, bu boşanma protokolünün 5. maddesine göre tarafların birbirlerinden mal paylaşımı talebinde bulunamayacaklarının açık olduğunu, bu nedenle davacı tarafın açmış olduğu davanın hukuka aykırılık teşkil etmekte olduğunu, yerleşik içtihatlara göre anlaşmalı boşanma protokolünde mal paylaşımı talep etmeyeceğini beyan eden tarafın daha sonra dava açıp talepte bulunma hakkı bulunmadığını, mal paylaşımı kapsamında müvekkilinin kendi adına kayıtlı olan 34 XX 136 plakalı Honda Activa S125 marka motosikleti 24/07/2017 günü davacıya devrettiğini, davacının artık evlilik birliğinin sona ermesi nedeniyle mal rejiminin tasfiyesini isteme hakkının kalmadığını belirterek hukuka aykırı olarak açılmış bulunan bu davanın reddi ile avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini...
Maddesi gereğince veliye çocuğun varsa mal varlığını gösteren bir defter vermesi ve bu mal varlığında veya yapılan yatırımlarda gerçekleşen önemli değişikliklerin kararın kesinleşmesinden itibaren 1 aylık süre verilmesine, verilen süre içinde hususların yerine getirilmemesi halinde TMK'dan 360. Ve 361....
Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar 4722 sayılı Kanun'un 10. maddesi gereğince, eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden TMK'nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Dava konusu taşınmaz 19.10.2006 tarihli satış sözleşmesi ile davalı adına 108 ay vadeli olarak satın alınmış olup, boşanma dava tarihine kadar 24 taksidi ödenmiştir. Dava, taşınmazın edinme tarihi itibariyle mal rejiminin tasfiyesine dayalı katılma alacağına ilişkindir. Tarafların boşanmasına ilişkin .........
(TMK’nun 232, 235/1.m) Mal rejiminin sona erdiği sırada bulunmayan, evlilik sırasında edinilmiş olmakla birlikte boşanma davası açılmadan önce elden çıkartılan mal varlığı değerlerinin de istisnai olarak devredildikleri tarih dikkate alınarak tasfiyeye katılma imkanı bulunmaktadır (TMK’nun 229, 235/son m.) Ancak mal rejimi sona erdiği (boşanma dava tarihinde) sırada mevcut bulunmayan mal veya değerler bakımından tasfiye yapılamaz....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 23/05/2022 NUMARASI : 2022/229 ESAS 2022/799 KARAR DAVA KONUSU : Mal Rejiminden Kaynaklanan Davalar (Katılma Alacağı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanma sonrasında mal rejiminin tasfiyesine ve mal rejiminden kaynaklanan 900,00 TL katılma alacağını talep ve dava etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisizlik nedeni ile reddini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; yetkili mahkemenin Kadınhanı Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....
Hukuk Dairesinin yerleşen kararlarında, usul ekonomisi ilkesi gereğince henüz mal rejimi davası derdest iken açılan ve devam eden boşanma davasının bulunması halinde, boşanma davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiği hususu öteden beri ilke olarak vurgulanmaktadır. (Yargıtay 8. HD'nin 20/02/2019 tarih ve 2017/13253 Esas, 2019/1687 Karar, 10/04/2019 tarih ve 2018/12846 Esas, 2019/3941 Karar vs.) Buna göre, mahkemece verilen karar tarihinden önce 31/12/2019 tarihinde açılmış boşanma davası bulunmasına rağmen, mahkemece önceki boşanma davasının reddedildiği gerekçesiyle iş bu davanın reddine karar verilmesi usul ekonomisi ilkesine açıkça aykırıdır. Davacı vekilinin istinaf başvurusu bu nedenle yerinde görüldüğünden, henüz kesinleşmediği belirlenen İzmir 20....
TMK. nun 225.maddesinin 2.fıkrasına göre evliliğin boşanma ile sona erdirilmesi durumunda, eşler arasında mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle son bulur (TKM.m.225). Sözleşme ile başka mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı MK.nun 170.maddesi gereğince mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı 20.09.2004 tarihine kadar ise, 4721 sayılı TMK.nun 202.maddesi uyarınca yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir....
Dosya arasında nüfus kaydı veya veraset belgesi bulunmamakla birlikte tarafların kabulünde olduğu üzere davacıların, davalının çocukları olduğu, davacıların annesi ve davalının boşandığı eşi olan ...’ın ölümü sonrası mirasçılarından davacılar tarafından mal rejiminden kaynaklanan alacak isteğinde bulunulduğu anlaşılmaktadır. ... ile davalı ... 11.4.1966 tarihinde evlenmiş, davacıların annesi ...’ın 2.10.2000 tarihinde açtığı boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 25.7.2006 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/2.m). ... ile Hasan arasındaki yasal mal rejimi boşanma davasının açıldığı 2.10.2000 tarihi itibarıyla sona ereceğine ve bu tarihten sonra varsa edinilen mallar üzerinde eşler birbirinden mal rejiminden kaynaklanan alacak isteğinde bulunamayacaklarına göre taraflar arasında geçerli mal rejiminin mal ayrılığı rejimi olduğu konusunda kuşku duyulmaması gerekir....
Boşanma davası ile mal rejimi davası birlikte açılmış ise mal rejimi davasının boşanma davasından tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydının yapılması ve boşanma davasının sonucunun beklenmesi bakımından bekletici mesele yapılması gerekmektedir. (HGK 27.06.2012 T. ve 2012/8-268 Esas 2012/420 Karar) Boşanma davasının reddi halinde mal rejimi davasının görülebilirlik ön koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle reddine karar verilmelidir. Bugüne kadar sapma göstermeyen Daire uygulaması da bu yöndedir. Şu halde açılıp olumlu sonuçlanan ve kesinleşen bir boşanma kararı olmadıkça mal rejiminin tasfiyesi istenemez ve yapılamaz. Davacı açılan ilk boşanma davası ile birlikte aynı zamanda mal rejimi davasını da açmıştır. Daha sonra da yukarıda açıklandığı üzere her iki davadan feragat etmesiyle davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir. Söz konusu feragatın, mal rejimi bakımından hukuki sonuç doğuracak nitelikte olmadığı açıktır. Çünkü doğmayan haktan feragat söz konusu olamaz....
Boşanma esnasında müşterek malların ortak dağılımının yapılmasını % 50 sinin tarafıma verilmesini talep etmekteyim." dediğini, yani müvekkilinin dava dilekçesinde boşanma davasıyla birlikte mal rejiminden kaynaklı katılma alacağı talebinde de bulunduğunun kabulü gerektiğini, boşanma davası açarak mal paylaşımı talebinde bulunan müvekkilinin, evlilik birliği içinde edinilmiş olan her türlü menkul ve gayrimenkul malda katılma alacağının bulunduğunun kuşkusuz olduğunu, davanın tam ıslahı yoluyla taleplerin genişletebileceği ve arttırabileceğinin de açık olduğuna göre o halde müvekkilinin, davalı nezdinde doğmuş ve doğacak olan alacaklarının güvence altına alınması ve davalı eşin evlilik birliği içinde edinilmiş malların tasfiyesi halinde müvekkilinin katılma alacağının azalması için kendi üzerine kayıtlı olan menkul ve gayrimenkulleri kötü niyetli olarak 3. şahıslara devir ve temlikinin önlenmesi için davalının üzerine kayıtlı araç, taşınmaz ve banka hesaplarına ihtiyati tedbir talep etmesinde...