Asıl dava, boşanma sonrasında velayeti anneye verilen ortak çocuk Barış Efe ile baba arasındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi, birleşen dava, küçüğün velayetinin değiştirilmesi davasıdır. Velayet ve kişisel ilişki düzenlemesi kamu düzenindendir. Velayet ve kişisel ilişki düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" (BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi md. 1; TMK m. 339/1, 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu md. 4/b)'dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Nedeni ile Velayeti Annede olan Küçüğün Adının Değiştirilmesi Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul ve Kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 29,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 6,70 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına, 25.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; iştirak nafakasının miktarı, tazminat talebinin reddi, yoksulluk nafakası ve kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve özellikle davacı kadının 10.05.2016 tarihli celsede yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinden açıkça vazgeçtiğinin anlaşılmasına ve boşanma kararının kesinleşmesine rağmen bu konuda yeniden hüküm kurulmasının sonuca etkili bulunmamasına göre, davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayeti anneye bırakılan ortak çocuk ... 2015 doğumludur....
(TMK m. 21) Somut olayda; davacının, davalı ile boşandıklarını, boşanma kararında çocuğun velayetinin davalı anneye verildiğini, ancak çocuğun anne yanında kalmak istemediğini ileri sürerek velayetin değiştirilmesi istemiyle dava açtığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından, dava tarihi itibariyle küçüğün annesi ile birlikte ".../..." adresinde oturduğu, ekonomik sosyal durum araştırması, dava ve cevap dilekçelerinden anlaşıldığından, uyuşmazlığın ... 6. Aile Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 6. Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 23/02/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili dava dilekçesinde, kızı Göksu Ejder'in adının "Elif Sahra" soyadının "..." olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı Göksu Ejder'e velayeten annesi ... tarafından davalı ... aleyhine açılan davada, boşanma ile velayeti annesine verilen ancak babasının soyadını taşıyan küçüğün adının "Elif Sahra", soyadının ise ... olarak değiştirilmesinin istendiği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır....
Küçüğün annesi Bahar Altun, küçüğün babasının vefatından sonra da çocuğunu sormamıştır. Durum bu iken annesine velayetinin verilip verilmesi hususunda dosyanın Aile Mahkemesine gönderilmesine ilişkin görevsizlik kararı verilmesi hukuka aykırı olmuştur. Ayrıca zaten daha önce açılmış bir boşanma davası olup bu davada tarafların boşanmalarına karar verilerek küçüğün velayeti babası Murat Elmas'a verilmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 404. maddesinin 1. fıkrası “Velâyet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır.” hükmü amirdir. Boşanma davasında velayet hakkını alan eski eşin ölümü halinde çocukların velayeti kendiliğinden sağ kalan eşe geçmez. Nitekim boşanma nedeniyle artık ortada bir evlilik birliği kalmamıştır. Bu durumda velayet kendisine verilen eşin ölümü halinde çocuklara bir vasi atanmalıdır. Velayet kendisine verilen eşin ölümü halinde çocukların velayeti doğrudan sağ kalan eşe geçmez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki "boşanma" ve "kişisel ilişki kurulması" davalarının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm kusur belirlemesi, nafakaların miktarı, tazminatlar ve kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayeti anneye bırakılan 23.7.2009 doğumlu Emir Sinan ile baba arasında 1 Temmuz 31 Temmuz tarihleri arasında kurulan kişisel ilişki küçüğün yaşı, anne bakım ve şefkatine muhtaç bulunması nedeniyle süre olarak fazla olmuştur. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK.md.438/7)....
Velayeti anneye bırakılan ortak çocuk Ata 2015 doğumludur. Ortak çocuğun, halen anne bakım ve şefkatine muhtaç olması nedeniyle, uzun süreli olarak anne yanından ayrılması çocuğun bedeni ve fikri gelişmesine engel olacağı gibi, davacı-davalı annenin velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine de engel olacaktır. Kişisel ilişki kurulmasına ilişkin kararların değişen şartlara göre her zaman değiştirilmesi mümkündür. Baba ile ortak çocuk Ata arasında daha kısa süreli şekilde kişisel ilişki düzenlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzelterek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK m. 370/2 )....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından; küçük ...'un velayetinin değiştirilmesi talebinin reddi ile iştirak nafakasının kaldırılması tarihi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının küçük ...'un velayetinin değiştirilmesine yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Boşanma davası sonucunda velayeti anneye bırakılan Küçük ... için takdir edilen iştirak nafakası, babanın açtığı velayet davası sırasında ve öncesinde çocuğun babada kalması nedeniyle dava tarihinden itibaren kaldırılması gerekir....
Somut olayda; davacının, davalı ile boşandıklarını, boşanma kararında çocuğun velayetinin davalı anneye verildiğini, çocuğun daha iyi eğitimi ve bakımı için velayetin değiştirilmesi istemiyle dava açtığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından, dava tarihi itibariyle küçüğün annesi ile birlikte "... Mah. ... Sok. No: ... ..." adresinde oturduğu, ekonomik sosyal durum araştırması, dava ve cevap dilekçelerinden anlaşıldığından, uyuşmazlığın ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince (Aile Mahkemesi sıfatıyla) görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 1. Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 11/11/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....