2-Davacı erkek tarafından açılan boşanma davasının ( TMK m. 166/son ) yapılan yargılaması sonunda, mahkemece Türk Medeni Kanunu 166/son. madde koşulları oluştuğu, her iki tarafın da küçük şeylerden tartışma çıkardıkları, kısa sürede ayrıldıkları, evliliğin devamında taraflar ve toplum açısından bir yarar bulunmadığı, gerekçesiyle tarafların boşanmalarına ( TMK m. 166/son), kadının nafaka, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, verilen karar davalı kadın tarafından tüm yönlerden temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 20.09.2018 tarih 2016/22412 esas ve 2018/9739 karar sayılı ilamı ile “...2-Mahkemece boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilerek boşanma davasının kabulüne karar verilmişse de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden ilk boşanma davasını açarak boşanma sebebi yaratan, bunun yanında fiili ayrılık döneminde de davalı kadını hırsızlıkla itham eden ve bu eylemi nedeniyle manevi tazminat ödemeye mahkum edilen davacı erkeğin...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava TMK'nın 166/1. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma karşı dava ise terk ve evlilik birliğinin sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma ve boşanmanın eki niteliğindeki istemlere ilişkindir. Tüm dosya kapsamı ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalı davacının ilk derece mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, erkeğin kadına ortak konuta dönmesi için ihtar gönderdiği anlaşılmıştır. Davalı-davacı erkek, evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK.md.166/1- 2) ve terk nedenine dayalı (TMK.md.164) boşanma davasını birlikte açmıştır. Davalı-davacı erkek, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ileri sürdüğünden, eşine gönderdiği ihtarda samimi olmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK.md.166/1- 2) nedenine dayalı boşanma talebinde de, eşine ihtar gönderdiğine göre, onun kusurlu davranışlarını affettiği anlaşılmaktadır. Yargıtay 2....
Mahkemece; "yapılan yargılama sonunda tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; davanın TMK 166/1 kapsamında şiddetli geçimsizlik nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal nedenine dayalı boşanma davası olduğu, tarafların 28/04/2015 tarihinde evlendikleri, bu evlilikten bir müşterek çocuklarının olduğu anlaşılmıştır. Davacıya ön inceleme duruşmasında delil ve tanık bildirmesi için iki haftalık süre verilmesine rağmen süresi içinde delil ve tanık bildirmediği görülmüştür. Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Fakat bu durumda boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı, bunun ispatlanması ve bu durumun eşlerden biri için müşterek hayatı çekilmez hale getirmiş olması gerekir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek mirasçılarından ... Fırla ve ... tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın tarafından açılan evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince boşanma ve fer'ileri yönünden hüküm kurulmuştur. Davacı kadın, karara karşı nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden, 14/10/2019 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Kadının istinaf başvuru dilekçesinde boşanma hükmünün başvuru dışında kaldığı açık olarak belirtilmiştir. Davalı erkek 03/08/2020 tarihinde ölmüş ve davacı kadın 10/08/2020 havale tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirmiştir....
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davalı- karşı davacı kadın tam kusurlu kabul edilerek, davacı-karşı davalı erkeğin Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasının kabulüne, davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının reddine karar verilmiş, ilk derece mahkemesince verilen 08.02.2017 tarihli bu karar davalı-karşı davacı kadın tarafından her iki boşanma davası yönünden istinaf edilmiştir....
Davalı-davacı kadının Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde yer alan evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı bir davası bulunmadığı gibi usulüne uygun olarak yapılmış bir ıslah da bulunmamaktadır. Münhasıran özel boşanma sebebine dayalı olarak açılan bir boşanma davasında genel boşanma sebebine (TMK m.166/2) dayalı olarak karar verilmesi mümkün değildir. Zira hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır (HMK m. 26/1). Ondan fazlasına veya başka birşeye karar veremez. Gerçekleşen duruma göre, mahkemece delillerin zina hukuksal sebebine dayalı dava çerçevesinde değerlendirilerek gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Oysa, tarafların Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan “boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra üç yıl geçmesi ve bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulamamış olması” sebebiyle boşanmalarına karar verildiği görülmektedir. Davacı tarafından açılan ve fiili ayrılığa esas alınan boşanma davasının reddedilmiş olması, o dava tarihine kadar yaşanan olaylarda davalıya atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı konusunda kesin hüküm oluşturur. Sözü edilen davadan sonra taraflar bir araya gelmediklerine ve davalının fiili ayrılık döneminde bir kusuru iddia ve ispat edilmediğine göre, boşanmaya sebep olan olaylarda davalının ağır kusurlu kabul edilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 18/07/2019 NUMARASI : 2018/812 ESAS 2019/1172 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....
Oysa, fiili ayrılığı başlatan reddedilen boşanma davasının davacı erkek tarafından açıldığı, davacı erkeğin 29.07.2010 tarihinde davadan feragat etmesi sebebiyle reddedildiği, bundan sonra tarafların bir arada yaşamadığı anlaşılmaktadır. Davacı erkeğin boşanma davasından feragati, sözü edilen davaya kadar ki olaylardan dolayı davalının kusurlu kabul edilmesine mani olur. Feragatin hasıl ettiği kesin hüküm etkisi karşısında, artık önceki olaylardan dolayı davalı kusurlu addedilemez. Mahkemece davalı kadına yüklenen diğer kusurlara davacı erkek dava dilekçesinde dayanmamış olup, dayanılmayan vakıaların hükme esas alınması mümkün değildir (HMK m. 25/1). Bu durumda reddedilen boşanma davasını açarak fiili ayrılığa sebep olan davacı erkek boşanmada tam kusurludur. Davalı kadına atfedilebilecek bir kusur gerçekleşmemiştir....
Yeniden kurulan hüküm bozma ilamında belirtilen ilkelere, bozmanın amacına uygun olmayıp kadının karşı boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru değildir. 0 halde; davacı-davalı erkeğin boşanma davası davalı-davacı kadının karşı boşanma davası, kadının birleşen boşanma ve birleşen nafaka davaları konusunda toplanan delillere göre bu konuda belirtilen ilkeler çerçevesinde ayrı ayrı bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir....