Ancak, 1-Akıl hastalığı nedeniyle kusur yeteneği bulunmadığı saptanan sanığın savunması tespit edilip, yükletilen suçlara ilişkin tüm kanıtlar gösterilip tartışıldıktan sonra, suçların kanıtlanması halinde TCK'nın 32/1 ve 57. maddeleri uyarınca akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunması, kanıt bulunmaması halinde ise beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle doğrudan ceza verilmesine yer olmadığına ve güvenlik tedbiri uygulanmasına karar verilmesi, 2-Sanığın, TCK'nın 32. maddesi gereğince, "akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalmış veya önemli derecede azalmış olup olmadığı" hususunun sağlık kurulu raporu ile saptanması ve sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, tek uzman hekimin verdiği rapora dayanılarak hüküm kurulması, 3-Kabule göre de; hakkında akıl hastalarına özgü güvenlik...
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Asıl dava, Türk Medeni Kanunu'nun 165. maddesinde düzenlenen "akıl hastalığı", karşı dava ise Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesinde düzenlenen "evlilik birliğinin sarsılması" hukuksal sebeplerine dayalı olarak açılmış, mahkemece kısa kararda "dava ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına" hükmedildiği halde, gerekçeli kararın hüküm bölümünde " dava ve karşı davanın kabulü ile tarafların Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesine göre boşanmalarına" karar verilerek ve gerekçede davacı-karşı davalı erkeğin "akıl hastalığı" hukuksal sebebine dayalı boşanma davasının kabul edildiği belirtilerek kısa karar ile gerekçeli karar arasında ve gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmıştır. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294/3. maddesi uyarınca, hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz....
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1-) Akıl hastalığı nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen sanığın talimatla alınan savunmasında müdafii bulundurulmamak suretiyle 5271 sayılı CMK'nun 150/2. maddesine muhalefet edilmesi, 2-) Sanığın akıl hastalığı nedeniyle TCK'nun 32. maddesi kapsamında aldırılacak raporunun, adli tıp kurumu ilgili ihtisas kurulundan ya da tam teşekküllü ruh sağlığı ve hastalıkları hastanesinden alınması gerektiği gözetilmeden 31.12.2007 tarihli rapora itibar edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı yasanın 8/1 maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, sanık hakkında 1412 sayılı CMUK'nun 326/son maddesi gereğince kazanılmış hakkın...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Ceza verilmesine yer olmadığına Mahalli mahkemece, bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Akıl hastalığı nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına ve güvenlik tedbiri uygulanmasına karar verilen sanığa, 5271 sayılı CMK'nin 325/1. maddesi uyarınca yargılama giderlerinin yükletilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yargılama giderinin kamu üzerinde bırakılması, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Sulh Ceza Mahkemesi Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine, ancak; 1) Sanık hakkında TCK'nin 32/1. maddesi uyarınca akıl hastalığı nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmeden önce, delillerin tartışılıp, değerlendirilmesi sureti ile suçun sübutu hakkında bir karar verilmesi gerektiği, sanığın üzerine atılı suçu işlediğinin kabul edilmesi halinde, sanık hakkında TCK'nin 32/1. ve 57. maddelerinin uygulanabileceğinin gözetilmemesi, 2) Kabule göre; 5271 sayılı CMK'nin 325/1. maddesi gereğince akıl hastalığı nedeniyle koruma ve tedavi altına alınmasına yönelik güvenlik tedbirine hükmedilen sanığın yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten 5320 sayılı Kanun'un...
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre sanığın, tehdit suçunu uzlaşmaya tabi olmayan eşe karşı kasten yaralama suçuyla birlikte işlediği belirlenerek yapılan incelemede; 1-Akıl hastası olduğu iddia edilen sanığa savunmasının alındığı oturumda CMK’nın 150/2. maddesi uyarınca zorunlu müdafi tayin edilmemesi suretiyle savunma hakkının kısıtlanması, 2-Sanığın suç tarihi itibariyle TCK'nın 32. maddesi uyarınca “akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalmış ya da önemli derecede azalmış olup olmadığı” konusunda yöntemince bir sağlık kurulundan rapor aldırılması gerektiği gözetilmeden, Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyhekim Psikyatri Kliniği'nin 29/10/2014 tarihli tek hekim imzalı raporuna istinaden ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, 3-Akıl hastalığı nedeniyle cezai ehliyetinin bulunmadığından...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından kusur belirlemesi ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına (TMK md. 166) dayalı olarak açılmıştır.Davalının gerek evlenme tarihinde gerekse bu tarih sonrasında akıl hastalığı nedeniyle hukuki ehliyete haiz olmadığı dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 165. maddesine dayalı olarak açılmış bir dava olmadığı gibi bu yönde yapılmış bir ıslah da bulunmamaktadır. Mevcut durum nedeniyle davalı kadının davranışlarının iradi olduğundan, dolayısıyla kusurunun varlığından söz edilemez. Bu nedenle Türk Medeni Kanununun 166. maddesinden açılan boşanma davasının reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü usul ve yasaya aykırıdır....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; 1)Akıl hastalığı nedeniyle kusur yeteneği bulunmadığı saptanan sanığa yükletilen suçlara ilişkin tüm kanıtlar gösterilip tartışıldıktan sonra, suçların kanıtlanması halinde, TCK'nin 32/1 ve 57. maddeleri uyarınca akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunması, kanıt bulunmaması halinde ise beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın ne şekilde söz konusu suçları işlediği tartışılıp açıklanmadan, yetersiz gerekçeyle doğrudan sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına ve güvenlik tedbiri uygulanmasına karar verilmesi, 2)Suç tarihi itibariyle TCK'nın 32. maddesi uyarınca, “akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalmış veya önemli derecede azalmış olup olmadığı” konusunda, yöntemince sağlık kurulu veya Adli Tıp İhtisas Dairesi'nden...
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle boşanma davasının münhasıran akıl hastalığı sebebine (TMK.md.165) dayalı olarak açılmış bulunduğunun anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 73.90 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 ... içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.28.11.2011 (Pzt.)...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davalı kadının, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/340 esas, 656 karar sayılı ilamı ile akıl hastalığı nedeni ile kısıtlandığı ve ...'ın vasi olarak atandığı anlaşılmaktadır. Açıklanan sebeplerle dava ehliyeti olmayan davalı kadına gerekçeli karar ve temyiz dilekçesinin tebliği doğru olmamıştır. Davalı kadının vasisine gerekçeli karar ve temyiz dilekçesinin tebliği ve vasi yönünden de temyiz ve cevap süresi beklenildikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine İADESİNE oybirliğiyle karar verildi. 30.04.2014 (Çrş)...