Boşanma davası içerisinde TMK.nun 169.maddesi gereğince hükmolunan tedbir nafakası boşanma ile ilgili hükmün kesinleşmesi ile kendiliğinden ortadan kalkar. Takibe dayanak ilamda davacı boşanma davası açılması sebebi ile ayrı yaşama hakkına dayanmamış, boşanma davasından önce haklı sebeplerle ayrı yaşama hakkına dayanarak tedbir nafakası isteminde bulunmuştur. Kaldı ki, bu davadan sonra açılan terk nedeniyle boşanma davası da retle sonuçlanmıştır. O halde; TMK.nun 197.maddesine göre ayrı yaşamakta haklılık nedenine dayanan tedbir nafakasının süresiz olduğu gözetilerek şikayetin kabulü yerine reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Tüm dosya kapsamı ve istinaf başvurusu birlikte değerlendirildiğinde; davacı kadın tarafından Kocaeli 2. Aile Mahkemesinin 2022/418 Esas sayılı dosyasında 02/06/2022 tarihinde açılan davada; boşanma ve fer'ileri ile ziynet eşyası alacak talebinde bulunduğu, dava açılırken başvuru harcı ile boşanma davasına ilişkin peşin harcın yatırıldığı, ziynet alacağı talebi yönünden dava değeri gösterilmediği ve harç yatırılmadığı, ön inceleme duruşmasında davacı vekilinin "ziynet eşyaları talebimizden feragat ediyoruz" beyanı üzerine mahkemece ziynet eşyası alacak davası hakkında tefrik kararı verildiği, tefrik edilen dosyanın 2022/959 esesa alındığı ve dosya üzerinden feragat nedeniyle davanın reddine, adli yardımlı dava açıldığı gerekçesiyle harçların davacıdan alınmasına karar verildiği, ayrıca davacı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi ve alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı ile anlaşmalı boşanmak amacıyla aralarında protokol düzenlediklerini, davalının anlaşmalı boşanmadan vazgeçtiğini, boşanma davasının çekişmeli görülmeye başlandığını, protokolde tespit edilmiş ve tanık huzurunda imzalanıp kabul edilmiş hediye ve borç ödemelerinin tamamını talep ettiğini, protokolün özellikle 1. maddesindeki 78 gram 6 adet bilezik ve 10 adet çeyrek altının iadesini, olmadığı takdirde bedelini, protokolün 2. maddesinde kabul edilmiş olan 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....
Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından feragatin davalı tarafın tehdit ve korkutması ile yapıldığı ve bu nedenle geçersizliği ileri sürülerek temyiz edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225. maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, Mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesiyle sona erer. Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur....
Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/ 661 Esas) ve 2013/445 Karar sayılı ilamına göre, davacı Şenay ile davalı Ahmet'in 2008 yılında evlendikleri, davalı Ahmet ile davacının kardeş (teyze) çocukları oldukları, boşanma davası açılmadan 1,5 yıl öncesinde geçimsizlikleri ve kavgaların başladığı, evi ve ortak çocukları ile davalının ilgilenmediği anlaşılmış olup, bu itibarla borcun doğumunun boşanma davasının açıldığı tarihten önce olmasına, taşınmazın boşanma davası açılmadan önce davalı Ahmet tarafından edinilmiş ve boşanma davası devam ederken davalı Cüneyt'e devredilmiş olmasına; davalı 3. kişi Cüneyt, davalı Bilal'in eniştesi olup davacı ile davalı Ahmet arasındaki sorunları bilebilecek durumda olmasına, taşınmazın tapudaki satış bedeli ile tasarruf tarihindeki satış bedeli arasında bedel farkı bulunmasına (Bknz. Yargıtay 17....
Mahkemece, davanın BK'nun 18.maddesine dayalı olarak açılan muvazaa sebebi ile icra takibinin iptali istemine ilişkin olduğu, davalılar arasındaki borç ilişkisinin ve takibin 2003 yılında başladığı, boşanma davasının ise 2005 yılında açılmış ve 2009 yılında kesinleştiği, davalılar arasındaki alacak ve borç ilişkisinin bundan önce doğduğundan ve muvazaa olgusunun somut delillerle ispatlanmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili ve vekalet ücreti yönünden davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Dosya içerisinde mevcut olan ve muvazaalı olduğu ileri sürülen .......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal rejiminden kaynaklanan alacak ...... ile ...... aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının reddine dair ....... Aile Mahkemesi'nden verilen 18.07.2013 gün ve 159/32 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı........ vekili, evlilik birliği içinde edinilen 441 ada 61 parselde bulunan 212 nolu bağımsız bölüm nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere 70.000-TL'nin boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı..... vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali, tescil ve alacak ... ile ... aralarındaki tapu iptali, tescil ve alacak davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Mihalgazi Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 10.06.2011 gün ve 27/26 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Davacı ... vekili, evliliğin boşanma ile sona ermesi nedeniyle mal rejiminin tasfiye edilerek öncelikle dava dilekçesinde gösterilen tapulu taşınmazın tapu kaydının ½ oranında iptali ile vekil edeni adına tesciline bu talebin uygun görülmemesi halinde ise, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile taşınmazın ½ hissesine karşılık olarak 3000 TL'nin boşanma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı eşten tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı ... davanın reddini savunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakaların miktarı ve vekalet ücreti yönünden, davalı-davacı erkek tarafından ise, her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Boşanma kararıyla birlikte hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) boşanma kararının kesinleşmesiyle muaccel hale gelir. Bir alacak muacceliyet kazanmadan da faize hükmedilemez....
in davacı ile boşandığını, boşanma kararının kesinleştiğini, boşanma davasının açılma tarihinden 2 gün sonra adına kayıtlı ... ili ... Mahalle 1542 ada 198 parsel 8 nolu bağımsız bölüm ile ... ili ... Mahallesi 250 ada 102 parsel 28 numaralı bağımsız bölümü 09/06/2011 tarihinde diğer davalıya devrettiğini, taşınmaz devrinin amacının davacının boşanma davasından kaynaklanacak alacaklarından mal kaçırmak olduğunu belirterek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davalı ... adına tescilini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu taşınmazların devir tarihindeki değerleri ile satış tarihindeki bilirkişiler tarafından tespit edilen değerleri arasında bariz fark bulunduğu, davalı ...'in hemşire olarak görev yaptığı, satış tarihinde dava konusu gayrimenkulleri alacak ekonomik gücü bulunduğunu ve satış bedellerini diğer davalı ...'...