"İçtihat Metni" -Y A R G I T A Y İ L A M I – MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkin davada Ankara 5. Asliye Hukuk ve Ankara 9. Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, boşanan kadının eski kocasının soyadını kullanmasına izin verilmesi istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, dava konusu uyuşmazlığın TMK’nun ikinci kitabında düzenlenmiş olması nedeniyle, Aile Mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesi de, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden söz ederek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....
Somut olayda, davacının 05/07/2011 tarihinde Türk vatandaşlığından çıkmasına izin verildiği, davacının Almanya Federal Cumhuriyeti vatandaşı olduğu, Almanya da oranın kanunlarına uygun olarak evlendiği ve boşandığı, Almanya da yürürlükte bulunan kanuna göre boşandığı eşinin soy adını kullanmaya devam ettiği, davacının, Türk vatandaşlığından ayrılması, Türkiye'de evliliğinin olmaması nedeni ile kızlık soy adı ile mavi kartlılar kütüğüne kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Davacının Almanya'da bilinen soy adı ile anılmak istediğini beyanla Türkiye'de mavi kartta "Çetinkaya" olan soy adının kullandığı "Öney" soyadı olarak değiştirilmesi istemli iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince davacının talebinin boşandığı kocasının soy adını taşınmasına izin verilmesi davası olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
Aile Mahkemesinin 2019/180 Esas sayılı dosyasında boşanma davasına ilişkin yargılama başlatıldığını, müvekkilinin "Baydemir" soyadını taşımak istemediğini, müvekkilinin kızlık soyadı olan "Buyruk" soyadını kullanmak istediğini, etrafında Buyruk soyadı ile tanınan müvekkilinin bu kararı almasında T4 tarafından maruz kaldığı kötü muamelenin de etkili olduğunu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin dayanağını oluşturduğu Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay Hukuk Dairesi' nin yerleşik içtihatları gereği sebep önemli olmaksızın davacının sadece kızlık soyadını kullanmak istemesi talebinin kabulü gerektiğini, Anayasa'nın 90. maddesi gereği Türkiye'nin taraf olduğu Uluslararası Sözleşmelerin ilgili hükümleri sonucunda kızlık soyadını kullanmak için haklı bir gerekçeye ihtiyaç olmadığı, bunun bir insan hakkı olduğunun ifade edildiğini belirterek müvekkili T2in ''Buyruk" soyadını kullanmasına izin verilmesini talep etmiştir....
Dosyada toplanan bilgi ve belgeler incelendiğinde; davalı Havva'nın Fevzi ile 26.04.1988 tarihinde evlendiği, evlilik birliği içinde Gökhan ve G.Şayan adlı çocuklarının olduğu, Fevzi'nin 13.09.1997 tarihinde ölümü ile Havva'nın dul kaldığı ve henüz başka bir kişi ile resmen evliliğinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 187. maddesi hükmü uyarınca kadın evlenmekle kocanın soyadını alır. Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 67. maddesi hükmüne göre de, kocası ölen kadın, yeniden evlenmedikçe ölen kocasının aile kütüğünde kalır ve kocasının soyadını taşımaya devam eder. Ancak, kendisinin yazılı istemde bulunması durumunda bekarlık hanesine dönerek, bekarlık soyadını alıp kapanmış olan nüfus kaydı açılabilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Soyadının Düzeltilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın eşinden Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı boşanmış, boşanma davasında taraflarca kabul edilen düzenleme ile kadının boşandıktan sonra da eşinin soyadını kullanmasına izin verilmiştir. Temyize konu davada davacı kadın kızlık soyadını kullanmaması için bir sebep kalmadığını açıklayarak soyadının kızlık soyadı ile değiştirilmesine karar verilmesini istemiştir. Dava boşanılan eski eşin hukukunu da etkilemektedir. Davacıya boşandığı eski eşini davaya dahil etmesi için süre verilmesi gerekirken eksik hasımla davaya devam edilerek yazılı şeklide hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
nin 19.9.1972 tarihinde ... ... ile evlenerek eşinin soyadını aldığı, evlilik öncesi kızlık soyadının "..." olduğu, babası ...'in Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen 11.3.1977 ... ve 1977/145-121 sayılı kararıyla "..." olan soyadını "..." olarak değiştirdiği anlaşılmaktadır. 4721 Sayılı Türk Medeni Yasasının 187. maddesi hükmüne göre, kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak, evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Somut olayda davacı ...'nin evlendiği tarihte ... olup, evlenmekle kocasının "..." soyadını aldığı, evlenme sırasında evlendirme memuruna, daha sonra da nüfus idaresine başvurup kocasının soyadı önünde önceki soyadını kullanma isteminde bulunmadığı anlaşılmaktadır....
ile evlenerek eşinin soyadını aldığı, evlilik öncesi kızlık soyadının "..." olduğu, idari kayıt düzeltme ile 02.03.2007 tarihinde "..." olan soyadını "..." olarak değiştirdiği anlaşılmaktadır. 4721 Sayılı Türk Medeni Yasasının 187. maddesi hükmüne göre, kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak, evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Somut olayda davacı ... evlendiği tarihte reşit olup, evlenmekle kocasının "..." soyadını aldığı, evlenme sırasında evlendirme memuruna, daha sonra da nüfus idaresine başvurup kocasının soyadı önünde önceki soyadını kullanma isteminde bulunmadığı anlaşılmaktadır. Babanın soyadını değiştirmiş olması değişiklik tarihinde reşit olan çocuklarının da soyadının değiştirilmesini gerektirmez. Ergin kişi dilerse ve koşulları varsa soyadının değiştirilmesini hakimden isteyebilir. Davacı ......
Aile mahkemesinin 7.3.2006 gün 2006/186-173 sayılı kararıyla Türk Medeni Kanununun 173. maddesi uyarınca boşandığı eşinin soyadını kullanmasına izin verildiği anlaşılmaktadır. Böyle bir iznin kişinin Nüfus Hizmetleri Yasasının 36. maddesinin b bendinde öngörülen "aynı konuda açılmış bir kayıt düzeltme davası" niteliği taşımadığı gözetildiğinde mahkemece istem gibi davanın kabulüyle davacının soyadının kızlık soyadı olarak düzeltilmesine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya, hukuka aykırı bir durum yoktur. Bu itibarla yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz itirazlarının REDDİNE, kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 03.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, kişinin soyadını özel hayat kapsamında değerlendirerek evli kadının kocasının soyadını kullanma zorunluluğunu özel hayata müdâhale olarak kabul ettiği birçok kararında, soyadı kullanımı ile ilgili başvurular, sözleşme'nin 8. maddesinde yer alan "özel hayatın ve aile hayatının korunması" ilkesi kapsamında incelenmiş ve kadının evlendikten sonra yalnızca evlilik öncesi soyadını kullanmasına ulusal mercilerce izin verilmemesinin, sözleşmenin özel hayatın gizililiğini öngören 8. maddesiyle bağlantılı olarak, ayrımcılığı yasaklayan 14. maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. Anayasanın 90. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca, sözleşmeler hukuk sistemimizin bir parçası olup, kanunlar gibi uygulanma özelliğine sahiptir. Yine aynı fıkraya göre, uygulamada bir kanun hükmü ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin olan sözleşme hükümleri arasında bir uyuşmazlığın bulunması halinde, sözleşme hükümlerinin esas alınması zorunludur....
AİHM' nin, kişinin soyadını özel hayat kapsamında değerlendirerek evli kadının kocasının soyadını kullanma zorunluluğunu özel hayata müdahale olarak kabul ettiği birçok kararında, soyadı kullanımı ile ilgili başvurular, Sözleşme'nin 8. maddesinde yer alan "özel hayatın ve aile hayatının korunması" ilkesi kapsamında incelenmiş ve kadının evlendikten sonra yalnızca evlilik öncesi soyadını kullanmasına ulusal mercilerce izin verilmemesinin, Sözleşmenin özel hayatın gizliliğini öngören 8. maddesiyle bağlantılı olarak, ayrımcılığı yasaklayan 14. maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. Anayasa'nın 90. maddenin beşinci fıkrası uyarınca, sözleşmeler hukuk sistemimizin bir parçası olup, kanunlar gibi uygulanma özelliğine sahiptir. Yine aynı fıkraya göre, uygulamada bir kararın hükmü ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin olan sözleşme hükümleri arasında bir uyuşmazlığın bulunması halinde, sözleşme hükümlerinin esas alınması zorunludur....