Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, davalı ve boşandığı eşinin talep konusu döneme ilişkin olarak medula sistemindeki kayıtlarda görülen adresleri de ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılmalı, özellikle dava konusu dönem belirtilmek sureti ile ilgililerin su, elektrik ve telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, uyuşmazlık konusu dönem itibariyle seçmen bilgi kayıtlarında davacı ve eski eşin nerede oy kullandıkları ve seçmen bilgi sistemindeki adreslerinin neresi olduğu araştırılmalı, 20.02.2013 tarihli ......
İnceleme konusu davada mahkemece gerekli araştırmanın yapıldığı anlaşılmakla; Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğu görevlilerince gerçekleştirilen soruşturmadaki somut veri ve saptamalar, dinlenen davacı ve boşanılan eşin beyanları, davacının ve boşanılan eşin elektrik ve gaz aboneliğinin olmaması, Seferpaşa Mahallesi Muhtarlığının cevabi yazısı, davacının Telekom aboneliğinin olmaması, Emniyet Müdürlüğünce yapılan araştırmada boşanılan eşin adresinde boşanılan eşi tanıyan ve bilenin olmadığı ve adreste başka birinin ikamet ediyor olması, yargılama sırasında dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, davacı ile boşandığı eşinin fiili olarak birlikte yaşadıkları belirgindir. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
Eldeki davaya konu olayda, Nüfus Müdürlüğü kayıtlarına göre davacının yerleşim yeri ile boşandığı eşinin yerleşim yerinin 20.10.2010 tarihine kadar aynı adres olduğu, Seçim Müdürlüğü kayıtlarına göre davacının boşandığı eşinin 12.09.2010 tarihine kadar kayıtlı olduğu bu adrese göre Fatih’te oy kullandığı, bu halde aksi eşdeğer delille ispat edilemeyen anılan resmi kayıtlara göre, 01.10.2008-20.10.2010 tarihleri arasında davacının boşandığı eşi ile eylemli olarak birlikte yaşadığının kabulü gerekir. 20.10.2010 tarihi sonrasındaki dönem yönünden ise, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, varsa, çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanılan eşin Sosyal Güvenlik Kurumundan...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı kurumun iddia ettiği hususların tamamen gerçek dışı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle davanın zaman aşımına uğradığını, müvekkilinin boşandığı eşi ile birlikte yaşamadığını, eski eşin Alanya da çalıştığını ancak bir süre sonra hastalandığını ve çalışamadığını ve eski eşin annesi ile birlikte yaşadığını, bu süreçte müvekkilinin kızının çalışması nedeniyle müvekkilini ara ara eski eşe bakmak için gittiğini ancak kesinlikle birlikte yaşamadıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesinin özetle: "davanın kabulü ile; 112.483,61 TL'nin zararların oluştuğu tarihten itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine..." karar verdiği görülmüştür....
Somut olayda, her ne kadar Kurum görevlilerine davacının boşandığı eşiyle birlikte yaşadıklarına yönelik beyanı olan şahıslar mahkemede farklı beyanda bulunmuşlar ise de, bunu haklı kabul edilebilir ve makul bir sebebe dayandıramadıkları ortadadır. Yine boşanılan eşin oturduğu taşınmazın sahibinin oğlu olan ve tanığın davacının eşi ile birlikte yaşadığına yönelik beyanları ile denetim raporu ve ekleri birlikte değerlendirildiğinde, davacının boşandığı eşiyle yaşadığı sabit olup, mahkemece verilen karar doğru olmuştur. Bu nedenlerle dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Türk Medeni Kanununun 173/1. maddesine göre “Boşanma halinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur; ancak, evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Eğer kadın evlenmeden önce dul idiyse hâkimden bekarlık soyadını taşımasına izin verilmesini isteyebilir.” Somut olayda, birinci eşi vefat ettikten sonra ikinci kez evlenen ve boşanarak vefat eden eşinin hanesine dönen davacı, bekarlık soyadını taşımasını izin verilmesini talep etmiş olup anılan isteğin TMK'nın 173/1. maddesi kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davanın 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince, aile mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Kütahya 1. Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 09/02/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi....
soyadının düzeltilmesine ilişkin kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Hakkında verilen boşanma kararı 22.10.2002 tarihinde verilen davalıya, yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan aylığın, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davacı Kurumca gerçekleştirilen işlemle 19.10.2008 tarihi itibarıyla kesilerek, 19.10.2008 – 18.09.2010 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden 13.944,54 TL borç tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır....
Dosya kapsamında tanıklar dinlenmiş, dinlenen davacı tanıkları davacı ve boşandığı eşin birlikte yaşamadıklarını, kamu tanıkları ise davacı ve boşandığı eşin birlikte yaşayıp yaşamadıklarının bilinmediği beyan ettikleri görüldü. T3 20/06/2017 tarih 7.809.790 sayılı raporda, davacı ve boşandığı eşinin Atatürk Mah. Tepe Yolu Sk. No: 20/10 Ünye Ordu adresinde fiilen birlikte yaşadıklarının tespit edildiği anlaşılmış, tüm deliller ve kurul denetim raporununun içeriği birlikte değerlendirildiğinde denetim raporunun aksine bir delil bulunamadığı davalının dava dışı eşiyle resmen boşandıktan sonra fiilen birlikte yaşamaya devam ettiği anlaşılmış olup 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin aksinin ispat edilemediği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Dosyadaki belgelerden; 25.02.2013 tarihli .. kontrol memur raporunda, davacı ile yapılan görüşmede, eski eşin kendisinin üzerine bir başka kadınla 25 yıl kadar önce imam nikahı ile evlendiğini, sağlık sorunları olduğunun ve eşinin kendisi ile ilgilenmediğini bu nedenle eşinden boşandığını, nüfus kayıtları incelendiğinde; davacının eski eşinin... isimli başka bir kadından üç çocuğunun olduğu, nüfus hareketlerinden davacı ve eski eşin 05.03.2012 tarihine kadar aynı adreste oturdukları, davacının 25.06.2010 tarihinde boşandığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak; 5510 sayılı..l Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 56.maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda, eylemli olarak birlikte yaşam olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir....