nin uhdesinde bulunan 58091 nolu abonelik sözleşmesinin ek 8 ve ek 9. sayfalarının kurumdan yasa dışı yollarla temin edilerek doldurulması suretiyle oluşturulduğunu iddia ettiği, borçlunun bu iddiasının ...C.savcılığının 2014/3545 hazırılık numaralı dosyasında da tespit edildiği, mahkemece belgedeki yazının borçlunun eli ürünü olmadığı ve farklı kalemle yazıldığı gerekçesi ile itirazın kaldırılması talebinin reddine karar verildiği görülmüştür. İlke olarak borçlu senedi imzaladıktan sonra boş olarak ve anlaşmaya göre doldurulmak üzere alacaklıya verebilir. Bu durumda alacaklının senedi anlaşmaya aykırı olarak doldurduğunun yazılı sözleşmeye dayanarak ispat edilmesi gerekir. Ancak olayımızda borçlu belgenin bir kurumdan yasa dışı yollardan temin edilerek sahte olarak oluşturulduğunu iddia ettiğine ve olayla ilgili olarak savcılığa şikayette bulunduğuna göre sahtelik davasında karar verilinceye kadar HMK.'...
Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/1 esas sayılı dava dosyasında ise ticari krediden dolayı borçlu olmadığının tespitinin talep edildiği görülmektedir. Bu durumda her iki dava dosyasının konularının farklı olduğu, eldeki dava dosyasının tüketici kredisine dair takibe yönelik menfi tespit talebini içerdiği, anılan diğer dava dosyasının ayn takip dosyasında ödeme emriyle talep edilen ticari kredi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebini içerdiği, dolayısıyla derdest başka bir davadan bahsedilemeyeceği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca işin esasına girilip, sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmakla davacı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/(1)-a-4 maddesi gereğince kabulüne karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Bu tür bir yararın bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitinin mahkemeden istemesi mümkündür. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki bu da istirdat davasıdır....
IBAN nolu, 30/10/2017 tarihli, 90.000 TL bedelli, ... nolu çek nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine" karar verilmiştir. İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; "Davacının huzurdaki talebini belirsiz alacak davası olarak ikame etmesinin mümkün olmadığını, mahkemece işbu davanın belirsiz alacak davası şartlarının bulunmaması sebebiyle hukuki yarar yokluğundan reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Davacı tarafından işbu menfi tespit davasının kötüniyetle ikame edildiğini, davacı ...'in kendisine karşı yapılan icra takibine itiraz etmediğini, icra takibine konu borcun zaten borçlu ... Ltd .Şti. tarafından ödendiğini, bu sebeple davanın konusuz kaldığını, Tarafımızca bu davanın açılmasına sebebiyet verilmediğinden davalı müvekkilin yargılama giderleri ve veklaet ücretinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, Borçlu ...'...
borçlu olmadığının tespiti ile davacı açısından takibin iptaline, davalı takibi haksız ve kötü niyetli olarak devam ettirdiğinden %20'den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına, davalı dosyası temlik aldıktan sonra haksız yere davacıdan tahsil edilen bedelin tespiti ile davacıdan alındığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bu tür bir yararının bulunması hâlinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. 17. Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu hâlde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Pekcanıtez, H./ Atalay, O./ Sungurtekin Özkan, M./ Özekes, M.: İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164). 18. Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır....
İcra Müdürlüğünün takip dosyasıyla icraya konulan 25.06.2009 tarihli 24.000 Euro tutarlı belge yönünden borçlu olmadığının tespitine, davalının kötü niyetle takip yaptığı anlaşıldığından takip konusu alacağın % 40'ına tekabül eden 9.600 Euro tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delilerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-İİK.nun 72/5 maddesi uyarınca menfi tespit davası açan borçlu lehine kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlu hakkındaki takibin haksız olmasının yanı sıra, davalı alacaklının da kötü niyetli olması gerekir. Bir başka deyişle, kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilemeyen davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi olanaklı değildir....
- K A R A R - Davacı vekili, davalı tarafından iki adet bonoya dayalı olarak başlatılan kombiyo yolu ile icra takibinde, aracının ve evinin haczedildiğini, aşkın hacizler bulunduğunu ve müvekkilinin bonolarda ciranta durumunda olmasına rağmen, davalı hamilin dava dışı keşideciye ödememe protestosu çekmediğini, davalıya borçlu olmadığını ileri sürerek aşkın haciz sebebi ile araç üzerindeki haczin ve yakalama şerhinin kaldırılmasına ve takipten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, yargılama sırasında usulüne uygun takip yapıldığını, davacının borçlu olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir....
nın temsil yetkisi sona ermesine rağmen davadışı şirketi lehdar göstererek kardeşininde ortağı bulunduğu davalı şirkete bu çeklerin ciro edilmesini sağlayarak muvazalı hareketleriyle müvekkilini borç altına sokmaya çalıştığını, takip sırasında haciz baskısıyla müvekkilinden tahsilatlarda yapıldığını belirterek öncelikle İİK 72/2 maddesi uyarınca takip dosyasına ödenen paranın alacaklıya ödenmemesi yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesine takibe konu çekler nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tesbitine, haciz baskısı altında ödenen tüm tutarların istirdadına %40 oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili: davacı iddialarının doğru olmadığını bildirerek,davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece 20.05.2011 tarihli tensip kararıyla İİK 72/3 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu karar icra dosyasında infaz edilmiştir.Yargılama sırasında davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararının kaldırılması...
ve dava etmiş, ayrıca icra takiplerinin davacı yönünden durdurulması ve davacının mal varlığına konan hacizlerin kaldırılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır....