İcra Müdürlüğü'nün 2015/187 Esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin bilinen adresine değil, taşındığı adreslere usulsüz tebligat çıkartılması sebebiyle takipten 02.08.2021 tarihinde haberdar olduğunu, müvekkilinin alacaklıya herhangi bir borcu bulunmadığını, alacak için üç yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu ileri sürerek usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile ıttıla tarihinin 02.08.2021 olarak düzeltilmesini, borca ve zamanaşımına itirazları sebebiyle takibin durdurulmasını talep etmiştir. II....
Davacı borçlular vekili istinaf başvurusunda özetle; şirket adına yapılan ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunu, Selim Örencik'in yetkili olmadığını, şirket çalışanı da olmadığını, tebliğ işleminin TK'nın 12 ve 13.maddelerine aykırı olduğunu, davacı T2n tebligat adresinde ikamet etmediğini, tebligat alan Selim Örencik'in aynı adreste yaşayan tebliğe ehil kimse olmadığını, müşterek yetki sözleşmesi olmakla tek imza ile borçlanmanın mümkün olmadığını, kaşe üzerindeki imzanın ortaklık yetkilisine ait olmadığını, davacı T2n da tek imzadan ötürü borçtan sorumlu tutulamayacağını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Başvuru; kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte usulsüz tebligat şikayeti ve borca itiraza ilişkindir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır....
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE: Dava, kambiyo senetlerine mahsus yolla yapılan takipte usulsüz tebliğ şikayeti ile yetkiye ve borca itiraz istemine ilişkindir. Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır. Somut olayda, davacı borçlu, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürmüş ve öğrenme tarihi itibariyle de yasal sürede yaptığını iddia ettiği yetki ve borca itirazının kabulünü talep etmiş, mahkemece tebligatın usulüne uygun yapıldığı, borca ve yetkiye itirazın süresinde yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in 35....
Borçlunun, borca itiraza ilişkin itirazını da ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dairesine bildirmesi gerekmekte olup, icra dairesi yerine icra mahkemesine başvurması hukuki bir sonuç doğurmayacağından davacının borca itirazının reddine karar vermek gerekmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; Davanın KISMEN KABULÜ ile İstanbul Anadolu 22. İcra Müdürlüğünün 2020/7785 Esas sayılı dosyasında davacıya gönderilen ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 05/11/2020 olarak düzeltilmesine, Davacının borca itirazının REDDİNE, " karar verildiği görülmüştür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Borca itiraz KARAR Alacaklı tarafından ilk takip ilamsız takip olarak başlatılmış olup, devamında buna bağlı olarak yapılan her türlü itiraz ve şikayeti inceleme görevi 12. Hukuk Dairesi'ne aittir. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 27.12.2013 tarih 38 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 24.01.2014 tarih 1 sayılı Kararı ile kabul edilen ve 29.01.2014 tarih 28897 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (12.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 22.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
mazbatalarının titizlikle araştırılarak temini, tebligat mazbatalarının bulunamaması halinde ilgili PTT müdürlüğünden tebligat teslim belgelerinin getirtilmesi, tebligat mazbatalarının kayıp olduğunun ve tebligat teslim belgelerinden de sonuca ulaşılmasının mümkün olmaması halinde ise tebligatın usulüne uygun yapıldığını ispat yükünün tebligatın yapılmasını isteyen tarafta olduğu gözetilerek öncelikle davacının 103 davetiyesi tebliğinin usulsüzlüğüne yönelik şikayetinin değerlendirilmesi gerekirken bu yönde olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılıp karar verilmeden ödeme emri tebliğine yönelik şikayetin incelenmesinin yerinde olmadığı gerekçesi ile davalının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- a-6. maddesi uyarınca kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir....
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak (bilinen bir adresi yok ise adres kayıt sistemindeki adresi esas alınarak) Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa adres kayıt sistemindeki adresine buna ilişkin şerh de düşülerek7201 Sayılı Kanun'un 21. maddesi 21/2. madde uyarınca tebligat çıkartılmalıdır....
Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden ise, şikayete konu ve mahkemece kaldırılmasına karar verilen hacizlerin ödeme emrinin tebliğ tarihine göre takibin kesinleşmesinden öncesine ilişkin olduğu, usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle haczin geçerli olup olmayacağının tebligat usulsüzlüğü şikayeti üzerine verilen kararın kesinleşmiş olmasına bağlı olmadığı, kural olarak icra mahkemesi kararlarının uygulanması için kesinleşmesinin gerekmediği, icra mahkemesi kararlarının verildikleri tarih itibariyle hüküm ve sonuç doğuracağı, ayrıca usulsüz tebligat şikayetlerine ilişkin kararların infazı için kesinleşmesi gerektiğine dair özel yasal bir düzenleme bulunmadığı da gözetilerek (Yargıtay 12. H.D. sinin 22/06/2020 tarih, 2019/8563 esas, 2020/5245 karar sayılı benzer içtihadı bu doğrultadır) davalı vekilinin de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, ilk derece mahkemesinin dosya içeriği ile çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre; HMK'nın 355.maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve re'sen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, davacı hakkında genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı,şikayet tarihi itibariyle davacı borçluya tebliğ edilmiş ödeme emri bulunmadığı, dolayısıyla usulsüz tebliğ şikayeti ve İİK'nın 62. maddesi dikkate alındığında borca itiraz yönünden davacının mahkemeye başvurmakta hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan davacının istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Mahkeme; tebligat usulsüzlüğü şikayetinin, İİK'nun 16.maddesi uyarınca usulsüz tebliğin öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde icra mahkemesinde ileri sürülmesi gerektiği, aksi takdirde tebligat usulsüzlüğü şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddedileceği, davacı borçluya gönderilen örnek 103 davetiyesinin 24/06/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacı borçlu vekili tarafından 103 davetiyesi tebliğinin usulsüz olduğuna ilişkin bir iddianın ileri sürülmediği, davacı borçlu vekili Stj....