TL'lik ödeme takipten düşülmesine rağmen 25.03.2016 tarihinde yapılan 30.000,00 TL'lik ödeme düşülmeksizin takip başlatıldığını ileri sürerek borca ve faize itiraz ettikleri, mahkemece, takibe dayanak senedin 130.000,00 TL'lik senet olduğu, ancak takibin 65.000,00 TL üzerinden başlatıldığı, başlatılan takibin kısmi ödemeye karine teşkil ettiği gerekçesi ile takibin, borçluların kabul ettiği 40.000,00 TL üzerinden devamına, kalan kısım açısından iptaline karar verildiği görülmektedir....
İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından borçlu aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, örnek 10 ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun yasal 5 günlük süre içerisinde icra mahkemesine başvurarak sair şikayet ve itiraz nedenleri ile birlikte, dayanak bono bedeline karşılık vade tarihinden sonra lehtara 2.000 TL ödeme yapıldığını belirterek borca itiraz ettiği ve mahkemece şikayet ve borca itirazın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....
olduğunu, borçlu belediyenin borca kısmi itirazının, itiraz edilen kısmın cihet ve miktarının açık bir şekilde belirtilmemiş olması nedeniyle itirazın tamamının geçersiz kabul edilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Birden fazla para borcunun bulunduğu bir borç ilişkisinde, borçlunun, yapılan kısmi ödemenin hangi borç için mahsup edildiğini belirtmemesi, alacaklının da ödemenin hangi borca ilişkin olduğunu makbuzda göstermemesi durumunda, kısmi ödemenin hangi borca mahsup edileceği sorunu Borçlar Kanununun 86 ncı maddesine göre çözümlenmelidir. Bu gibi durumlarda, kısmi ödeme öncelikle muaccel olan borç için yapılmış sayılır. Ödeme zamanında birden fazla borç muaccel hale gelmişse, ödeme ilk takibe konulan borca mahsup edilir. Muaccel olan borçlardan hiçbiri takibe verilmemişse kısmi ödeme ifa zamanı önce gelen borca mahsup edilmiş sayılır. Borçların ifa zamanları (vadeleri) aynı günde gelmişse yapılan kısmi ödeme borçların miktarlarıyla orantılı olarak mahsup edilir. Borçlardan hiçbirinin ifa zamanı gelmemişse, kısmi ödeme alacaklı için güvencesi en az olan borca mahsup edilmiş sayılır. III....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Borçlunun, icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesindeki beyanı, borca kısmi itiraz niteliğinde olup, İİK'nun 62/4. maddesi gereğince itiraz edilen kısmın miktarı açıkça gösterilmediğinden, borca yönelik bu kısmi itirazın geçersiz olduğu görüldüğünden borca itiraz yönünden karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmiştir. Sözleşmede, karşılıklı olarak değişik yerlerde yerine getirilecek borçlar varsa (malın teslim edileceği yer - borcun ödeneceği yer), mal teslimi için açılacak dava, teslim yeri mahkemesinde, borcun ödenmesi için açılacak dava ise, borcun ödeneceği yer mahkemesinde açılabilir. Ancak sözleşmeden, açık ve zımni olarak sözleşmenin ifa edileceği yerin anlaşılamadığı hallerde yetkili yer, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 89. maddesine göre belirlenir. Yani, davanın konusu sözleşmeden doğan bir para borcu olup da, sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise, borç, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödenir....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında yapılan sözleşme gereğince davalıya akaryakıt satıldığını, davalının kısmi itirazından dolayı icra takibinin durduğunu ileri sürerek davalının kısmi itirazının iptaline, %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin yaptığı kısmi ödemelerin davalı tarafından dikkate alınmadığını belirterek davanın reddine, %40 tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davalının itirazının iptaline, %40 tazminata karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava konusu Söke İcra Müdürlüğü'nde davalı aleyhine girişilen icra takibinde kısmen borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz edilerek yetkili icra dairesinin Milas olduğu ileri sürülmüştür. Yetkili İcra dairesinde takip yapılması, itirazın iptali davası koşullarından biridir....
kısmi itiraz ettiği ve mükerrer takibin iptalini talep ettiği, mahkemece takibin iptaline karar verildiği, kararın Dairemizce onandığı, alacaklının karar düzeltme yoluna başvurması üzerine karar düzeltme talebi kabul edilerek Dairemizce “…borçlular vekilinin dilekçesinde borca kısmi itirazın kabulü ile ödemeler miktarınca takibin iptaline karar verilmesini istediğine göre, borcun varlığını kısmen kabul ettiği nedenle İİK'nun 170/a maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilemeyeceğinden bahisle, borçlunun itfa ve sair itirazlarının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek” kararın bozulmasına karar verildiği, bozmaya uyan mahkemece şikayetin reddine ve tazminat taleplerinin reddine karar verildiği, alacaklı vekilinin temyizi üzerine bu kez Dairemizce “ …borçlunun faize ve borcun kısmen ödendiğine ilişkin itirazı borca itiraz kapsamında olup İİK'nun 169/a-6 gereğince takibin durduğu da göz önünde bulundurularak itirazın reddi kararı ile birlikte tazminata...
Ancak davalı borçlu itirazında açıkça borcun 19.200 TL'lik kısmı ile ferilerine yönelik ödeme savunmasında bulunarak itiraz etmiştir. Mahkemece borca kısmi itiraz olduğu kabul edilerek davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366. maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 17.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Ödeme emri borçluya 08.01.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlu tarafından süresinde borca kısmi itiraz edilmekle takip durmuştur. Davalı borca kısmi itirazında, takip talepnamesinde belirtilen aylık kira miktarına karşı çıkmış, aylık kira bedelinin 1.700 TL olduğunu belirterek, bu kapsamda toplam borç tutarının 5.100 TL olduğunu, bu tutarın dışında kalan 3.900 TL alacak talebine itiraz etmiştir. Borcun kabul edilen kısmı davalı tarafından 18.02.2013 tarihinde takip dosyasına ödenmiş olup, tahliye istemiyle açılan işbu davada mahkemece itirazın kaldırılması istenmeden tahliyeye karar verilemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı borçlu icra takibinde, takibe konu borcun 5.100 TL’lik kısmını kabul etmiş olup bu miktar yönünden takip kesinleşmiştir. Bu itibarla davacı alacaklının borcun itiraz edilmeksizin kesinleşen kısmı yönünden temerrüt hukuksal nedenine dayalı olarak tahliye davası açabilmesi mümkündür....
Somut olayda; örnek 10 ödeme emrinin borçluya 07.02.2015 tarihinde tebliğ edildiği, yasal 5 günlük itiraz süresi içerisinde (11.02.2015 tarihinde) icra mahkemesine yapılan başvuruda, 10.000 TL'nin banka havalesi ile ödendiği belirtilerek borca kısmi itirazda bulunulmuş olup, 10.000 TL ödeme yönünden borca itiraz yerinde bir gerekçe ile kabul edilmiş ise de, 2.240 TL'nin muhatap banka tarafından ödendiğine ilişkin 05.05.2015 tarihinde yapılan itiraz, yasal 5 günlük süreden sonra olmakla 2.240 TL yönünden borca itirazın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, bu miktar yönünden de itirazın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Ayrıca, İİK'nun 169/a-5. maddesinde yer alan yasal düzenleme uyarınca, borca itirazın kabulü halinde, itirazın kabul edilen kısmı yönünden takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, iptaline hükmolunması da doğru değildir....