Davacı alacaklı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, davalı vekilinin, gerek yetkisizlikle gelen icra müdürlüğünde gerekse yetkisizlik üzerine gelen somut dava konusu icra müdürlüğünde borca itiraz ettiğini, fakat imzaya ayrıca ve açıkça itiraz etmediğini, bu nedenle borca itiraz dilekçesinde imzaya açıkça itiraz etmeyen borçlunun, itirazın kaldırılması davasında artık imzaya itiraz edemeyeceğini, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, takip dayanağı belgenin kesin borç ikrarını içeren bir belge olması bir yana, Yargıtay içtihatları gereği de İİK'nun 68. maddesi kapsamında borç ikrarını içeren belge olarak kabul edilmesi gerektiğini, 09.01.2020 tarihli taraflar arasındaki borç mutabakat belgesindeki ilk cümlede davalının, kayıtsız şartsız 110.131,00 TL borcu bulunduğuna ilişkin kabulü ve imzası bulunduğunu, anılan belgenin 2. cümlesinde ise bu borcun davalı tarafından 13.01.2020 tarihinde müşteri evraklarıyla ödeneceğinin, yani ne şekilde ödeneceğinin kararlaştırıldığını,...
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 24/06/2019 NUMARASI : 2019/619 ESAS - 2019/634 KARAR DAVA KONUSU : Borca İtiraz KARAR : Yukarıda ayrıntıları belirtilen mahkeme kararının süresi içinde istinafen incelenmesi davacı tarafından talep edilmekle, görevlendirilen Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonucunda duruşma açılmaksızın gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından aleyhine icra takibi başlatıldığını, alacaklı olduğunu iddia eden kişiye borcu bulunmadığını, ayrıca takibe konu senetler üzerindeki imzaların kendisine ait olmadığını beyan ederek borca ve imzaya itirazlarının kabulü, takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Somut olayda, alacaklı tarafından her biri 10.000TL bedelli 9 adet bonoya dayalı olarak 29.08.2014 tarihinde borçlular aleyhine takip başlatıldığı, borca itiraz dilekçesi ekinde sunulan ve alacaklı şirketi temsilen Devrim Cevizci tarafından alacaklı adına imzalanan 21.03.2014 tarihli ibranamede; takip dayanağı bonoların keşidecisi, lehtarı, avalistleri, keşide tarihleri, vade tarihleri ve bedellerine açıkça atıf yapılarak, bonolardan dolayı herhangi bir hak ve alacağın olmadığı, borçluların en geniş şekilde ibra edildiği ve bono asıllarının borçlulara kargo ile gönderileceğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Borca itiraza dayanak yapılan bu ibranameye ilişkin olarak, alacaklı vekilinin 27.01.2015 tarihli celsede “ibranameyi kabul etmiyoruz...”şeklinde beyanda bulunduğu ve dolayısıyla ibraname altında bulunan imzaya ilişkin bir itirazının olmadığı anlaşılmaktadır....
İcra takibine kısmi itirazı düzenleyen İİK'nun 62/4. maddesine göre; "Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun, o kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermesi lazımdır. Aksi takdirde itiraz edilmemiş sayılır." İİK'nun 66/1. maddesinde ise; "Müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur. İtiraz müddetinde değilse, alacaklının talebi üzerine icra memuru takip muamelelerine alacağın tamamı için devam eder. Borçlu, borcun yalnız bir kısmına itirazda bulunmuşsa, takibe, kabul ettiği miktar için devam olunur" hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda borçlu, itiraz dilekçesi ekinde banka hesap ekstresi sunarak borca kısmen itiraz ettiği, alacaklının ise temyiz dilekçesinde, 3.466,91 TL'lik miktar yönünden itiraz edildiğini kabul ederek bu miktar kadar takibin durdurulmasına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmakla, mahkemece, 3.466,91 TL yönünden takibin durdurulması yerine 5.298,78 TL yönünden takibin durdurulmasına karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir....
Mahkemece, davalı yanca icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemiş ise de Sulh Hukuk Mahkemesi basit usul yargılamasına tabi olup, ilk itiraz olarak yetki itirazında bulunulduğu, HUMK.nun 9 ve B.K.nun 73.maddeleri gereğince ödemelerin .../...’ye yapıldığı gözetilerek yetkili icra dairesince yapılmış geçerli bir icra takibi olmadığı gerekçesiyle takibin yetkisiz icra dairesinde yapıldığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, su tüketim faturasının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı, icra takibinde sadece borca itiraz etmiş, icra dairesinin yetkisine itiraz etmemiştir. İcra takibinde sadece borca itiraz edip, yetkiye itiraz etmeyen davalı icra dairesinin yetkisini kabul etmiş sayılır. Ne var ki, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemiş olması mahkemenin yetkisine itiraz edilmesine engel teşkil etmez....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; borca ve yetkiye yasal süresi içerisinde itiraz edilmediğini, bu nedenle borca ve yetkiye itiraz talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafından ayrıca yetkiye de itiraz edildiğini, yetkili icra müdürlüklerinin Bakırköy İcra Müdürlükleri olduğuun belirtildiğini, taraflar arasında imzalanan ve takibe konu olan senetlerden anlaşılacağı üzere düzenleme ve ödeme yerinin istanbul ataşehir olduğunu, bu nedenle yetkiye itirazın reddedilmesi gerektiğini, davacı tarafından davalı müvekkiline hiçbir ödeme yapılmamış olduğunu, borcun ödenmesi için takibe geçildiğinde ise itiraz edildiğini beyanla, borçlu tarafından yapılan yetkiye ve borca itirazın iptaline, karşı taraf vekalet ücretinin lehlerine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Ödeme emri davacı borçluya 26.02.2022 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı yasal süresi içerisinde takibe itiraz etmiş, davacı yönünden takibin durdurulmasına karar verilmiş, davacı 30.03.2022 tarihinde şikayet yoluyla takibin iptalini istemiştir. Takibin şekline göre, ilamsız takipte; takibe, icra dairesinin yetkisine, takip dayanağı belgeye, borca, imzaya, faiz ve fer'ilere yönelik her türlü itiraz İİK'nın 62. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde icra dairesine yapılır. Takip dayanağı belgeler içerisinde hakkında takip yapılan borçlu şirketin sorumlu tutulmasını gerektirecek bir belgenin bulunmadığı, bu nedenle takip yapılamayacağı iddiası, ayrıca Türk Lirası üzerinden başlatılan takipte, yabancı para kurunun hatalı tarihe göre belirlendiği ve istenildiği iddiası İİK'nın 58. maddesinde yazılı kamu düzeninden olan sebeplerden olmayıp, borca itiraz niteliğindedir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 20/12/2018 NUMARASI : 2018/871 ESAS - 2018/1102 KARAR DAVA KONUSU : Borca ve Faize İtiraz KARAR : VEKİLİ : Av. ALİ ÖZER- Cinnah Cad. No: 24/12 Çankaya/ ANKARA DAVANIN KONUSU : Yetkiye, Borca ve Faize İtiraz KARAR TARİHİ : 22/12/2020 KARAR YAZIM TARİHİ : 18/01/2021 Yukarıda tarih ve numarası yazılı İcra Hukuk Mahkemesince verilen karara karşı davacı/ birleşen dosya davacısı/ borçlu tarafından istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmakla; dosyadaki tüm kayıtlar okunup gereği düşünüldü; Davacı borçlu asıl dosyadaki dava dilekçesinde özetle; boş dükkana hava parası karşılığında senetleri imzaladığını, Ankara 20. İcra Müd.nün 2018/11773 Esas sayılı dosyasına konu senetler karşılığında herhangi bir mal almadığından borca, faize, yetkiye ve fer'ilerine itiraz ettiğini belirterek itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davacı borçlu birleşen dosyadaki dava dilekçesinde özetle; Ankara 20....
nun 168/5. maddesine dayalı borca itiraz niteliğindedir. Dolayısıyla, itiraz hakkında İİK.'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Aynı maddenin 6. fıkrasında ise; borçlunun itirazının, icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde, borçlunun isteği üzerine, kötü niyeti veya ağır kusurunun bulunması koşuluyla alacaklının, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda, mahkemece, borçlunun borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK.'nun 169/a-5. maddesi uyarınca, söz konusu borçlu hakkındaki takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz ise de, inceleme konusu karar, süresi içinde borçlu tarafından temyiz edilmiş olup, aleyhe bozma yasağı ilkesi gereğince bu husus bozma nedeni yapılmamıştır....
Davalılar ödeme emri tebliği gerçekleşmediği halde 20.3.2000 tarihinde icra dosyasına borca kısmi itiraz içeren itiraz dilekçesi koymuşlar ve daha sonra 3.10.2001 tarihinde davalılara ödeme emri tebliğinin yapılması üzerine 8.10.2001 tarihli borca itirazlarını bildiren itiraz dilekçesi davacı bankaya tebliğ edilmiştir. Davacı banka 8.10.2001 tarihli itiraz üzerine görülmekte olan iş bu itirazın iptali davasını ikame etmiştir. Bu durumda mahkemece itirazın iptali davasının borçlulara ödeme emri tebliği üzerine verilecek itiraz dilekçesinde ileri sürülen hususlara yönelik olarak açılacağı düşünülmeden 20.3.2000 tarihinde verilen ve geçersiz olan itiraz dilekçesine göre yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....