Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık borçlunun isteminin İİK'nun 169.maddesinde belirtilen borca itiraz mı; yoksa İİK'nun 170/a maddesine (borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayeti) dayalı bir şikayet mi olduğu, buna göre 5 günlük sürenin mi dikkate alınacağı, yoksa süresiz şikayete mi tabi olduğu, sonuç olarak ödeme emrinin iptaline karar verilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Konuya ilişkin yasal düzenlemeler üzerinde durmakta yarar vardır. Kambiyo senetleri hakkındaki özel takip usulleri 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 167 ve devamı maddelerinde, haciz yoluyla takip 168 ve devamı maddelerinde, bu takip şekline ilişkin borca itiraz 169-169/a maddelerinde, imzaya itiraz 170.maddesinde, borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayeti ise İİK.170/a maddesinde düzenlenmiştir....
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfi tayin ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde, eleştiri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, 13.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık HÜKÜM : Sanık ... hakkında: Beraat Sanık ... hakkında: Her iki suçtan mahkumiyet Sanık ...’a yüklenen suçlar yönünden elde edilen delillerin hükümlülüğe yeter nitelik ve derecede bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış, sanık ...’ye yüklenen suçlar yönünden ise toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfi tayin, cezayı artırıcı ve azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık ... müdafii ile katılan vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 17.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
DAVA Borçlular vekili dilekçesinde; müvekkillerine gönderilen ödeme emri tebliğ evrakının kanuna ve yönetmeliğe uygun tebliğ edilmediğini, talep edilen borca ve ferilerine itiraz ettiğini, müvekkillerinin yerleşim yerinin İstanbul olmasından ötürü yetki itirazında bulunduklarını, takibe dayanak belgenin onaylı örneğinin ödeme emri ile birlikte tarafına gönderilmediğini ileri sürerek usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile ıttıla tarihinin 16.10.2021 olarak düzeltilmesini, borca ve ferilerine itirazla takibin durdurulmasını/iptalini ve hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir. II. CEVAP Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; usul ve yasaya uygun takip başlatılarak, tebligatların çıkartıldığını beyan ederek talebin reddini istemiştir. III....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte açılan imzaya ve borca itiraz davası olduğunu, mahkemece 2019/174 Esasına kayden görülen davanın usulsüz tebliğ şikayeti dışındaki talepler yönünden tefrik edilerek yeni bir esasa kaydedildiğini, usulsüz tebligata ilişkin kararın kesinleştiğini, önceki dosyanın yargılaması sırasında 29/04/2019 tarihli duruşmada müvekkilinin hazır bulunmasına rağmen istiktap tutanağının düzenlenmediğini, dosyanın tefrik edilmesinden sonra müvekkiline imza örneği vermesi için İİK.nun 68/a maddesindeki koşulları içerir tebligat çıkarılmadığını, müvekkiline tebligat çıkarılmadan davanın usulden reddine karar verilemeyeceğini, ayrıca mazeret dilekçesi sunulduğu ve mazeret belgelendirildiği halde mazeretin dikkate alınmamasının usule aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....
Borçlu, takip dosyasından kendisine gönderilen ödeme emri tebligatının usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile birlikte aynı davada itiraz ve şikayetlerini ileri sürebileceği gibi tebliğ usulsüzlüğünü ayrı bir davada, borca ve imzaya yönelik itirazlarını, ayrıca takibe yönelik şikayetlerini ayrı bir davada ileri sürmesi mümkündür. Borçlunun usulsüz tebliğ şikayeti ile borca ve takibe yönelik itiraz ve şikayetlerini ayrı ayrı dava açarak talep etmesi halinde borca, imzaya itiraz ve şikayetin yasal süresi içerisinde yapılıp yapılmadığı usulsüz tebliğ şikayetinin sonucuna bağlıdır. HMK'nın 166/1. maddesine göre, bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına kadar yargılama bekletilebilir....
Somut olayda; Dairemizin bozma ilamında; mirasın hükmen reddi şikayeti hakkında mahkemece verilen davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararın kesinleşmediği görülür ise derdestlikten bu yöne ilişkin davanın reddine karar verilmesi, aksi halde mirasın reddi davasının bekletici mesele yapılması, bu dava sonunda mirasın hükmen reddi kararı verilir ise takibin iptali yönünde hüküm tesisi, anılan dava reddedilir ise borçluların meskeniyet şikayetinin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilmiş, ancak mahkemece davanın derdestlik nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilâm doğrultusunda, terekenin borca batık olması nedeniyle mirasın hükmen reddine ilişkin kararın kesinleşmesi beklenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; takip kapsamında ödeme emrinin davacıya tebliği işleminin usulsüz olduğunu, iddialarının kambiyo şikayeti, imzaya ve borca itirazdan çok daha önemli boyutta olduğunu, ikiz ve sahte çek iddiası ve yazılara itiraz hususlarının süreye tabi olmadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, takibin iptaline karar verilmesini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 170. maddesine dayalı imzaya itiraz, İİK'nın 169. maddesine dayalı borca itiraz, İİK'nın 170/a maddesi uyarınca borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayetine ilişkindir. Borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayetinin İİK'nın 170/a maddesi göndermesiyle aynı Kanunun 168/3. maddesi gereğince, borca itirazın İİK'nın 168/5 maddesi uyarınca ve imzaya itirazın İİK'nın 168/4. maddesine göre ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 5 günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/117 KARAR NO : 2021/2127 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 26/11/2020 NUMARASI : 2020/92 ESAS, 2020/127 KARAR DAVA KONUSU : BORCA İTİRAZ-KAMBİYO VASFI ŞİKAYETİ KARAR : Menderes İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/92 Esas, 2020/127 Karar sayılı dosyasında verilen takibin iptali kararına karşı, davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmakla, Dairemize gönderilen ve heyetçe incelenen dosyada; İSTEM : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkil aleyhine, Menderes İcra Müdürlüğünün 2020/810 esas sayılı dosyası ile kambiyo takiplerine özgü haciz yoluyla takip yapıldığını, takip dayanağı bononun mücerret borç ikrarı içermeyip müvekkili ile davalı arasında düzenlenen 25.10.2019 tarihli alım satım mukavelesine istinaden davalı alacaklıya verildiğini, ayrıca 31.01.2020 vade tarihli bononun idari birim içeren düzenleme yeri içermediğini, taraflar arasında...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takipte; borçlunun, senedin boş olarak lehtara verildiğini, sonradan doldurularak takibe geçildiğini, kambiyo vasfını taşımadığını ileri sürerek, borca itiraz ettiği, mahkemece; borçlunun itiraz ve şikayeti, ilamsız icra takibinde usulsüz tebligat şikayeti olarak değerlendirilerek, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 16/09/2013 tarihi olarak kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. 6100 Sayılı HMK'nun 297/2. maddesi uyarınca; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin...