O halde mahkemece, takibin kesinleşmesinden sonraki ve ancak menfi tespit davasından önceki dönemde 07.08.2008 ile 24.04.2009 tarihleri arasında çek zamanaşımının dolması nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesi yerine alacaklının menfi tespit davasında itirazlarını def'i yoluyla ileri sürdüğü gerekçesiyle şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi doğru değildir. SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda, aleyhine 11/06/2015 tarihinde başlatılan takipte, ödeme emrinin borçlu murise 15/06/2015 tarihinde tebliğ edildiği, itiraz edilmediği için anılan takibin muris borçlu yönünden kesinleştiği, murisin takibin kesinleşmesinden sonra 04/07/2019 tarihinde vefat ettiği, murisin mirasçılarına ödeme emri gönderildiği, mirasçıların takibinin kesinleşmesinden sonra 20/11/2019 tarihinde anılan mirası kesin olarak reddettiklerine dair mahkeme ilamını sundukları ve mirasın reddi kararının 09/01/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere takibin kesinleşmesinden sonra murisin ölümü halinde mirasçıların, mirası usulüne uygun reddettiklerine ilişkin mahkeme kararı almaları halinde mirasçılar aleyhinde takibe devam edilmesi ve mirasçıların mal ve haklarına haciz konulması mümkün değildir. Şikayetçi mirasçılar kendilerine yönelen icra takip işlemlerini süresiz şikayet yolu ile iptal ettirebilir....
Aynı Kanunun 71/2. maddesine göre ise, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde gerçekleşen zamanaşımı itirazı bir süreye tabi değildir. Somut olayda, ödeme emrinin borçluya 14/01/2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise İ.İ.K.’nun 168/5.maddesinde öngörülen yasal beş günlük sürede mahkemeye başvurarak, zamanaşımı nedeniyle takibin iptalini istediği, itiraz tarihinde takibin henüz kesinleşmediği görülmektedir. Başvuru bu hali ile takibin kesinleşmesinden önce alacağın zamanaşımına uğradığına yönelik olup, itirazın kabulü halinde İİK.nun 169/a-5.maddesi gereğince takibin durmasına karar verilmesi gerekir. O halde, mahkemece, zamanaşımı itirazının İİK.nun 169/a-5. maddesine göre değerlendirilerek takibin durmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir....
tarihinde yetki ve borca itiraz ettiği ve takibin durduğu, dosyanın davacı tarafça yetki itirazı kabul edilerek ... tarihinde Kayseri ... Müdürlüğü'ne gönderildiği, Kayseri ... Dairesince ... tarihinde yeniden ödeme emri gönderdiği ve davalının ise ... tarihli dilekçesi ile itiraz ettiği görülmüştür. Somut olayda davalı taraf Ankara ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası kapsamında takibe başlandıktan sonra ve yetkili icra dairesince ödeme emri gönderilmeden önce borcu ödemiştir. Uyuşmazlık ise söz konusu ödeme nedeniyle takip ferilerinden sorumluluğun kime ait olduğu noktasındadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenen ödeme emrine itirazın iptali davası (konusu borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan) bir eda davasıdır. İtirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından, ödeme emrine (süresi içinde) itiraz etmiş (m. 62) olan takip borçlusuna karşı açılır....
Mahkemece, davacının para alacağından dolayı BK’nun 73. maddesine göre kendi yerleşim yeri olan ...’de takip ve dava açma hakkı bulunduğu, ancak itirazın iptali davasının icra dairesinin bulunduğu yerde görülmesinin zorunlu olması nedeniyle ...’de yapılmayan bir takipten dolayı mahkemenin yetkili olamayacağı, takibin ...’de yapıldığı belirtilerek, davanın yetki yönünden reddi ile mahkemenin yetkisizliğine, kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde dosyanın yetkili ... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. ... icra müdürlüğü dosyasından yapılan icra takibine yönelik olarak 1.12.2009 günlü itiraz dilekçesi ile icra müdürlüğünün yetkisi ile birlikte borca itiraz edilmiştir. Davalı yan, mahkemenin yetkisine usulüne uygun şekilde süresinde itiraz etmemiştir....
İlk derece Mahkemesi; dava konusu dosyadan düzenlenen örnek 11 ödeme emrinde itiraz yeri ve süresinin gösterildiği ve 29/03/2019 tarihinde tebliğ edildiği, şikayetçi tarafça tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin şikayet ileri sürülmediği ve takibin kesinleştiği, takip türüne göre bu yöndeki itirazın icra müdürlüğüne 7 günlük sürede sunulmasının gerektiği, itiraz süresi geçtikten sonra ve icra müdürlüğü yerine icra mahkemesine sunulan itirazın kabule şayan bulunmadığı, takipten sonraki dönemde zamanaşımı süresinin dolduğuna ilişkin şikayetin değerlendirilmesinde; takibin vade tarihli bonoya istinaden başlatıldığı, bonolarda zamanaşımı süresinin 3 yıl olduğu (TTK 749/1, TTK 778/1- h), vade tarihine göre takipten sonraki zamanaşımı süresinin dolmadığı ve bu şikayetin yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir....
Takip, genel haciz yoluyla ilamsız takip olup bu tür takiplerin kesinleşmesinden önceki evrede her türlü itiraz İİK'nın 62/1. maddesi uyarınca icra dairesine yapılır. Takibin kesinleşmesinden sonraki evredeki iptal istekleri hakkında ise İİK'nın 71. maddesi hükümleri uygulanır. İİK'nın 71. maddesi uyarınca; borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden istiyebilir. Görüldüğü üzere ilamsız takibin kesinleşmesinden sonra borçlunun icra mahkemesinde ileri sürebileceği takibin iptali ve taliki nedenleri sınırlı olup, itiraz ancak maddede sayılan belgelerle kanıtlandığı takdirde kabul edilebilir....
Takibin kesinleşmesinden önce zamanaşımı itirazı İİK'nun 168/3. maddesine göre beş günlük süreye tabi ise de, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığına ilişkin şikayet ise İİK'nun 170/b maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 71/2 ve 33/a maddesi gereğince herhangi bir süreye tabi olmayıp iddianın yerinde olduğunun belirlenmesi halinde icranın geri bırakılmasına karar verilir. Somut olayda; örnek 10 nolu ödeme emri borçluya 03.11.2011 tarihinde tebliğ edilmiştir. Borçlunun 16.12.2015 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda, icra takibinin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının gerçekleşmesi nedeni ile icranın geri bırakılmasını talep etmiş olup, İİK'nun 71. maddesi uyarınca zamanaşımı itirazı süreye bağlı olmaksızın yapılabilir. Mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin süre aşımı nedeniyle reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Bu durumda, davacı borçluların mirasın reddi nedeniyle takibin iptaline yönelik talebi, borca itiraz niteliğinde olup, davacı borçluların mirası reddettiklerine dair mahkeme kararı kesinleşmiş olduğundan borca itirazın kabulüne karar verilmesi yerindedir. Davalı vekilinin yargılama aşamasında davaya karşı koyduğu, davacıların mirasın reddi kararı ile takibin şekli itibariyle icra mahkemesine borca itirazda bulunmakta hukuki yararının bulunduğu, mirasın reddi kararının icra müdürlüğüne sunulması ve müdürlükçe kabulünün takibin şekli itibariyle bir etkisinin olmayacağı anlaşıldığından, HMK'nın 326. maddesi uyarınca davalının yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasında herhangi bir isabetsizlik yoktur....
İİK'nun 71/2. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 33/a-l. maddesi gereğince, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun zamanaşımına uğradığının belirlenmesi halinde icranın geri bırakılmasına karar verilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 04.11.1998 tarih ve 1998/12-753 E. 1998/797 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, borçlunun, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı şikayeti süreye bağlı değildir. Türk Borçlar Kanunu'nun 82/1. maddesinde; “Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar” düzenlemesine yer verilmiştir....