e borç olarak gönderdiği paraların iade edilmemesi üzerine alacağının tahsili için başlatmış olduğu takibe itiraz edilmesi nedeniyle itirazın iptalini talep etmektedir. Davacı, davasında davalı ...'e borç olarak verilmek üzere banka havalesi yolu ile ... hesabına para gönderdiğini ancak söz konusu borcun ödenmediğini iddia etmektedir. Davalı ... ise söz konusu havalelerin kendisince tahsil edilmediğini savunmaktadır....
e bildirilip borç tutarı kesinleştirilmediği, davalı ... aleyhine girişilen icra takibinin bu yönden de yasaya uygun olmadığı gerekçeleri ile asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve ipotek veren durumunda olan davalı ... yönünden borç tutarı belirlenip bunun kesinleştirilmediği yönündeki mahkeme gerekçesi yerinde değil ise de, asıl borçlu yönünden dava konusu mutabakatnameye dayalı bir borç bulunmadığının tespit edilmiş olması nedeniyle ipotek veren bu davalı yönünden de bu gerekçe ile davanın reddinin gerekmesine göre, taraf vekillerinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir....
Ancak, 5434 sayılı Kanunun 121. maddesinde hatalı işlemlerin düzeltildiği tarihten geriye doğru hesap edilecek beş yıllık tutarın tahsil edileceği belirtildiğinden borç çıkarma işlem tarihinden geriye doğru beş yılı aşan kısım için davacı adına borç çıkartılmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacı temyiz isteminin kısmen reddi ve kısmen kabulü ile ... İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının 30.04.1999-30.04.2004 tarihleri arasındaki döneme ilişkin borç çıkarma işleminin iptali isteminin reddine yönelik kısmının onanmasına, 01.01.1997-29.04.1999 tarihleri arasındaki döneme ilişkin borç çıkarma işleminin iptali isteminin reddine yönelik kısmının bozulmasına, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 28.10.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Ancak, 5434 sayılı Kanunun 121. maddesinde hatalı işlemlerin düzeltildiği tarihten geriye doğru hesap edilecek beş yıllık tutarın tahsil edileceği belirtildiğinden borç çıkarma işlem tarihinden geriye doğru beş yılı aşan kısım için davacı adına borç çıkartılmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacı temyiz isteminin kısmen reddi ve kısmen kabulü ile ... İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının 30.04.1999-30.04.2004 tarihleri arasındaki döneme ilişkin borç çıkarma işleminin iptali isteminin reddine yönelik kısmının onanmasına, 01.01.1997-29.04.1999 tarihleri arasındaki döneme ilişkin borç çıkarma işleminin iptali isteminin reddine yönelik kısmının bozulmasına, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 28.10.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Büyükşehir Belediyesi tarafından borç muhtırasının iptali için açılan davada mahkemece...Genel Müdürlüğü’nün sorumlu olduğunun tespit edilmesi üzerine davacı...Genel Müdürlüğü’ne borç muhtırası tebliğ edildiğini, borçlu ... Belediyesi Sular İdaresi’nin davacı...Genel Müdürlüğü’ne devredilmiş olması nedeniyle borçtan davacının sorumlu olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince; ... Belediyesi Sular İdaresi’nde işçi olarak çalışan davalının geçirdiği kaza nedeniyle malul kaldığı, ... Belediyesi aleyhine açılan tazminat davasında belediye aleyhine tazminata hükmedildiği, kararın ... 13. İcra Müdürlüğü’nün 2002/9863 sayılı icra dosyasında takibe konulduğu, tazminat sorumlusu ... Belediyesi’nin 2014 yılında ... Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmesi nedeniyle ... Büyükşehir Belediyesi’ne borç muhtırası tebliğ edildiği, . Büyükşehir Belediyesi’nce borç muhtırasının iptali için açılan şikayet davasında ..4....
Davacı eldeki dava ile, havale ile borç olarak gönderdiği paranın geri ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalini istemiştir....
Noterliği tarafından, vekaleten satış yapan sanık ... lehine rehinli borç sözleşmesi yapıldığı ve sözleşme üzerine katılan ...'nin, sanık ...'tan borç aldığı 10.800 TL'ye karşılık olmak üzere ibaresinin düşüldüğü, bu arada, araç üzerinde haciz işlemi bulunması nedeniyle, bir süre katılanlar üzerine devir yapılmadığı, bu arada katılanların senet bedellerini sanık ...'e ödedikleri, sanık ...'...
Davacı, davalıya borç para verdiğini ancak geri ödenmediğini ileri sürerek, verdiği paranın davalıdan tahsili amacıyla başlattığı takibe vaki itirazın iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı ise, gönderilen paranın borç olarak gönderilmediğini, davacının abisi olan ...'un kendisinin mükellefi olduğundan onun adına işlem yapılmak üzere hesabına aktarıldığını kendisinin sadece aracı olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir. Davacının abisi ...’un davalının yanında müdahale talebinde bulunduğu,feri müdahil olarak davalı yanında katıldığı görülmüş ve bankadan alınan kredinin 24.000,00 TL’sini davacının kendisine borç verdiğini taksitlerin kendisi tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığını, 6.500,00 TL civarında taksiti yatırdığını, davalının davacıdan borç almadığını, alacak borç ilişkisinin davacı ile kendisi arasında olduğunu ve isteği üzerine davalının hesabına bu paranın gönderildiğini bildirdiği görülmüştür....
Davalı ise, borç verme iddiasının gerçek dışı olduğunu, havale dekontunun borç verildiğini ispata yeterli olmadığını ve davacıya borcunun olmadığını savunarak akdi ilişkiyi inkar etmiştir. Mahkemece, toplam 75.000$ tutarındaki dekontlarda paranın ne sebeple gönderildiği belirtilmemiş ise de, davalıların davacının banka hesabına" Akın kitap kırtasiye borç ödeme" açıklaması ile muhtelif tarih ve miktarlarda dolar karşılığı Türk Lirası ödeme yapılmasının iddiaya konu paranın borç verildiği ve bir kısmının geri ödendiği kanaatini uyandırdığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki; havale, kural olarak ödeme vasıtası olup var olan bir borcun ödendiğini gösterir. Bu karinenin aksini havaleyi gönderen şahsın ispat etmesi gerekir. Bu durumda ödünç ilişkisini ispat etme yükümlülüğü bu iddiayı dile getiren davacıya aittir....
Bu itibarla, ileri sürülmedikçe kendiliğinden dikkate alınamaz. 6098 sayılı Borçlar Kanununun 102. maddesinde mahsup; “ Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur. Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294’üncü maddesi gereğince mahkeme, hazır olan tarafların iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder....