Yapılan yargılama neticesinde; duruşmada dinlenen rapor tanığı muhtar Fahrettin Otlu ve kamu tanığı aza Nizamettin Arslan davacı ile boşanmış olduğu eşinin boşandıktan sonra aynı evde birlikte yaşadıklarını beyan etmişlerdir. Yine kamu tanığı aza Muharrem Akın da kısmen benzer şekilde beyanda bulunmuştur. Davacının babasının vefatından 6 ay kadar sonra anlaşmalı olarak boşandığı ve babasından dolayı yetim aylığı aldığı görülmektedir. Ayrıca davacı adına 2017 yılı öncesinde kayıtlı elektrik, su, doğalgaz fatura kaydı bulunmamaktadır. Mahkememizce kolluk marifetiyle yaptırılan araştırmada davacı ile boşanmış olduğu eşinin boşandıktan sonra aynı evde birlikte yaşadıkları tespit olunmuştur. Dosya kapsamındaki deliller hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile boşanmış olduğu eşinin boşandıktan sonra aynı evde fiilen birlikte yaşadıkları kanaatine varılmıştır....
Medeni Kanununun 177. maddesinde boşanmadan sonra açılacak nafaka davasının nafaka alacaklısının yerleşim yerinde bakılacağını hükme bağlmış ise de, bu yetki genel yetkili mahkemenin yetksini ortadan kaldıracak nitelikte olmadığı gibi yetkinin kesin olduğunun kabulü yerinde değildir. Terditli yetki söz konusudur. Yetkili mahkemeyi belirlemekteki tercih hakkı davacıya bırakılmıştır. Medeni Kanununun 174. maddesinde ifadesini bulan maddi ve manevi tazminatın, boşanmadan bağımsız istenilmesi halinde de davalının yerleşim yeri yetkilidir. Buradaki yetkide kesin değildir. (HUMK.m.9) Davalı yetki itirazında bulunmamıştır. (HUMK.m.187/2, 195) Mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken,kesin yetkiden söz edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece davacı kadın ile müşterek çocuk için boşanmadan önce takdir edilen aylık 150’şer YTL tedbir nafakasının denetimden geçerek kesinleşmiş olduğu halde boşanmadan sonra davacı kadın ve müşterek çocuk için aylık 300’er YTL tedbir nafakasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilerek onanması gerekmiştir. (HUMK. mad. 438/7) SONUÇ....
Davacı, eşinden boşanmasından bir hafta sonra oğlunun kendisine babasını internette bir kadın ile yazışırken gördüğünü söylediğini, böylelikle eşinin evlilik birliktelikleri içinde kendisini davalı ile aldattığını öğrendiğini iddia etmiştir. Davacının kardeşi ve onun eşi olan tanıklar, davacının eşinin boşanmadan önce sık sık .. ’a derse gittiğini, müşterek çocuklarının boşanmadan sonra babasının bir başkası ile yazışmalarını gördüğünü söylediğini beyan etmişlerdir. Ne var ki davacının oğlunun gördüğü iddia olunan yazışma içerikleri ibraz edilmemiştir. Bu yazışmaların kiminle ve ne ile ilgili olduğu konusunda davacının iddiasından başka bir delil bulunmamaktadır. Davacı tanıklarının görgüye dayalı bir bilgileri olmayıp davacıdan ve oğlundan duyduklarını anlatmışlardır. Davacının eski eşi, davacıdan boşanmasından yaklaşık 9 ay sonra davalı ile evlenmiş olup, davacı ile evli oldukları süre içinde davalı ile birliktelik kurduğuna yönelik somut herhangi bir delil ibraz edilememiştir....
yapılmalı, tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir....
Anılan 56'ncı maddede, oldukça yalın olarak “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen” ibareleri yer almakta olup, kanun koyucu tarafından örneğin; “sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan”, “hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan”, “gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan” veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir....
Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi nezdinde açılan dava hali hazırda derdest olup kesinleşmediği anlaşılmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 181. maddesine göre; "Boşanan eşler bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler. Boşanma davası devam ederken ölen davacının mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve davalının kusurunun ispatlanması halinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır."denilmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 181. maddesinin (2.) fıkrası, boşanma davası devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde ölen eşin mirasçılarına, diğer eşin kusurunun tespiti için davaya devam etme hakkı tanımıştır....
İptali istenen hisse devri 5.7.2005 tarihli boşanmadan önce Salihli 2. noterliğinin 27.6.2005 tarihli sözleşmesi ile yapılmıştır. Kaldı ki taraflar boşanmış olmasına rağmen boşanan eş halen kocasına ait soyadını kullanmakta 9.11.2005 tarihli haciz tutanağında da anlaşılacağı üzere boşanmadan önce birlikte oturulan ve borçlunun kardeşine ait evde oturmakta olup bu durum, boşanmanın mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olduğunun bir göstergesi olarak kabulünü gerektirir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanmadan Sonra Açılan Maddi ve Manevi Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadının maddi ve manevi tazminat isteği, boşanmadan sonra açılan boşanmaya bağlı maddi ve manevi tazminat (TMK m.174/1-2) talebine ilişkindir. Tarafların ... Asliye Hukuk Mahkemesi Aile Hukuku Dairesinin 26.07.2012'de kesinleşen yabancı mahkeme kararıyla boşandıkları, bu kararın tanındığı ve tanıma kararının 20.05.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Tanıma işlemi, bir yabancı mahkeme ilamının "kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi" sonucunu doğurur (5718 sayılı MÖHUK m.58). Boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme ilamında taraflara ilişkin bir kusur belirlemesi yapılmamıştır. Bu durumda davalı eşe kusur yüklenemez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ziynet Alacağı- Maddi ve Manevi Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı kadın tarafından maddi ve manevi tazminat ile ziynet alacağı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı dava dilekçesinde ziynet alacağı ile beraber, boşanmadan sonra açılan maddi ve manevi tazminat isteğinde bulunmuş, dava açarken sadece ziynet alacağına ilişkin nispi harç yatırmıştır. Boşanmadan sonra istenen maddi-manevi tazminat istekleri de nispi harca tabi olup, harç tamamlattırılmadan müteakip işlemler yapılamaz (Harçlar Kanunu md. 30-32)....