Türk Medeni Kanunu'nun 303. maddesinde yer alan hükme göre ise; babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa çocuk hakkındaki bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde; hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar. Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden HÜKÜM : Beraat İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle başvurunun muhtevası nazara alınarak dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü: Olayın intikal şekli, iddia edilen eylemlerden yaklaşık iki yıl sonra şikayetçi olunması, mağdure ile annesinin aşamalardaki çelişkili ifadeleri, alınan doktor raporunda mağdurenin bakire olduğunun belirtilmesi, savunma ve tüm dosya kapsamı ile gerekçe içeriği nazara alındığında, mahkemece kabul ve takdir kılınmış beraat hükümleri usul ve kanuna uygun bulunduğundan, O Yer Cumhuriyet Savcısının yerinde görülmeyen temyiz talebinin reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 19.04.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Aile Mahkemesinin 09.10.2023 Tarihli ve 2023/652 Esas, 2023/543 Karar Sayılı Kararı Adres araştırmasından davanın açıldığı tarihten önceki bir tarih olan 04.07.2019 tarihinde yapılan bildirime istinaden korunmaya ihtiyacı olan çocuk ve ilgili çocuğun annesinin adreslerinin ... olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. II. GEREKÇE A. Uyuşmazlık Uyuşmazlık, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 352 vd maddeleri uyarınca çocuk mallarının korunması istemine ilişkindir. B. İlgili Hukuk 1....
Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, müşterek çocuğun velayetini anlaşarak müvekkiline verildiğini, müvekkilinin boşandıktan sonra 3 ay kadar müşterek çocuğun yeni yaşamına adapte olması için çalışmadığını daha sonra evin geçimini sağlamak amacıyla işe girdiğini, müvekkilinin 09:00- 17:00 arasında çalıştığını bu zaman zarfında doğal olarak çocukla anneanne ve dedesinin ilgilendiğini, müvekkilinin müşterek çocuğun kahvaltısı yaptırıp okula gönderdiğini, okul ile ev arasında 90 metre olduğunu, müşterek çocuğu tehlikeye atacak bir uzaklık olmadığını, müşterek çocuğun okula anneannesi ile yürüyerek gidip geldiğini, davacının müşterek çocuk adına kripto hesabına paralar yatırdığını, davacının emekli olmasına rağmen yüksek rakamlar yatırdığını müşterek çocuğu kumara alıştırdığını, taraflar boşanmadan önce davacının rüşvet alması ve FETÖ terör örgütü ile bağlantısının olması nedeniyle ihraç edildiğini küçüğün büyüyüp meslek hayatına...
Sanık savunmasında, kendisinin haberi bile olmadan mağdurun çocuğu bırakıp gittiğini, kızının annesinin yanına gitmek istemediğini, alıkoymadığını ifade etmiştir. 5. İlknur beyanında, 2014 yılı yarıyıl tatilinde annesinin evlenmesi nedeniyle kendisini babasının yanına bıraktığını, kardeşiyle birlikte babasında kaldığını, annesinin başka biriyle evlenmesi nedeniyle onun yanına gitmek istemediğini, babasının kendisini zorla tutmadığını ifade etmiştir. IV. GEREKÇE 5237 sayılı Kanun'un 234 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suçun hareket unsurunun, failin on altı yaşını bitirmemiş çocuğu, veli, vasi veya bakım ve gözetim altında bulunan kimsenin yanından kaçırması veya alıkoymasıdır....
Davacı cevaba cevap dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinin süresinde olmadığını, cevap dilekçesindeki hususların doğru olmadığını, boşanmadan bu yana davalının yaptığı tek harcamanın 2018 yılındaki 1.000 TL olduğunu, çocuğun baba ile görüş günlerinde görüşüp döndükten sonra tamamen huysuz ve hırçın bir çocuk olduğunu, orada kendisi ile abisinin ilgilendiğini, babasının sürekli hakaret ettiğini, "sen de annen gibi basitsin, omurgasızsın" şeklinde sözler söylediğini, bir keresinde yine çocuk ile görüşmeye gelen davalının çocuğun görüşmek istememesi üzerine "bin şu arabaya orospu çocuğu" diyerek çocuğu korkuttuğunu, tüm bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
B-) Davalı T3, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesini tebliğ almadığını, işbu tazminat davasının mesnetsiz ve yersiz olarak açıldığını, davalının annesi ile gayri resmi olarak sürdürdükleri evliliğinin bittiğini, davacıyı annesinden istediğini, ancak annesinin çocuk senin çocuğun değil dediğini, yaşadığı şüpheleri gidermek için gayri resmi yaşadığı davacının annesinin yanına gittiğini, çocukları görmek istediğini söylediğini, davacının annesinin çocukları kendisine gösterdiğini, başka biriyle yaşadığını, davacının annesinin "çocuk senin çocuğun değil" dediği için kendisinin de bir daha arayıp sormadığını, tekrar resmi bir evlilik yaptığını ve bu evliliğinden çocuklarının olduğunu, davacının pandemi başlangıcında yasakların olduğu dönemde kendisinin Yalova'da ikamet ettiği evine eşi ile birlikte geldiklerini, kendisini evine aldığını ve kabul ettiğini, bir gün misafir ettiğini, kendisinin bütün ihtiyaçlarını karşıladığını, harçlığını dahi verdiğini, gittikten...
, Cumhuriyet Başsavcılığındaki beyanında eşinin suça sürüklenen çocuğun araca zarar verdiğini gördüğünü ve suça sürüklenen çocuğun annesinin de telefonda konuşurken şikayetçiyi kastederek “otomobillerine zarar verdim yine akıllanmadılar” şeklinde sözler söylediğini duyduğunu ifade etmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesi bakımından; şikayetçinin eşi ... ve suça sürüklenen çocuğun annesi Satı Karabük'ün beyanları alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, şikayetçinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10/05/2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Bu suçta fail gerçekleştirdiği hukuka aykırı hareketlerle ilgilinin gerçek durumunun gerçeğe uygunluğunu ortadan kaldıracak biçimde yetkili mercilerin çocuğun soybağını resmi ve aslına uygun biçimde belirlemesini tehlikeye düşürmüş olmalıdır. Somut olayda yetkili mercilere karşı olmayan bir soy bağı ilişkisi varmış izlenimi uyandırılmamış, aksine sanık nüfus müdürüne çocuğun gerçek annesinin ... olduğu söylenmiş ve sanıkta ... ile telefon görüşmesi yaparak doğru bilgiye ulaşmıştır. Buradaki yetkili merci olan kamu görevlisi sanık gerçek durumu bildiği halde görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu belgeyi sahte olarak düzenlemiştir....
nin beyanıyla doğrulandığı, sanığın atılı suçu işlediğine dair mağdurenin soyut iddiasından başka delil bulunmadığı, mağdure beyanının ise güvenilir olmadığı, davaya konu olay ile ilgili yer ve zaman belirterek açıklamada bulunulmadığı, mağdure tarafından sanığın annesinin dışarı çıktığı bir zamanda ilişkinin olduğu söylenmesine rağmen sanığın annesinin ağır hasta olduğu, celp edilen nüfus kaydına göre daha sonra vefat ettiği, karısından ayrılmış olan bir erkeğin bu şekilde cinsel tatmin imkanı bulduğunda hiç bir engel yokken sadece ilişkinin bir kere gerçekleştiğinin kabulünün de hayatın olağan akışına uygun düşmediği kabul edilerek delil yetersizliği gerekçesiyle sanığın beraatine karar verildiği anlaşılmıştır. IV. GEREKÇE 1....