Ayrıca madde metninden de anlaşılacağı üzere yoksulluk nafakası isteminde bulunan tarafın kusurunun daha ağır olmaması gerekmektedir. Ancak yoksulluk nafakası, boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacına yönelik olduğu içindir ki, boşanmış olan yoksul tarafa verilecek olan yoksulluk nafakası, hiçbir surette diğer tarafa yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde değildir. Şayet böyle olsaydı, sadece boşanmada kusuru olan eşten istenebilmesi gerekirdi. Oysa ki, maddede açıkça belirtildiği gibi kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk T./Ateş D: Türk Medeni Hukuku, Aile Hukuku, İkinci Cilt, Ocak 2019, s. 302). Bunun yanında, yoksulluk nafakası istenebilmesi için istemde bulunan tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşmış bulunması şarttır....
Mahkemece; davacının TMK'nun 161,162,163 maddeleri uyarınca açmış olduğu boşanma davalarının reddine, davacının TMK'nun 166/1 maddesine dayalı davasının kabulü ile, tarafların boşanmalarına, dava tarihinden itibaren hükmedilen aylık 1.200,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, hükmün kesinleşmesi ile birlikte aynı miktar yoksulluk nafakasına çevrilmesine, davacı kadın lehine 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminat verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir. Karar, davacı kadın vekili tarafından zina, onur kırıcı davranış, kötü muamele ve haysiyetsiz hayat sürmeye dayalı davalarının kabul edilmesi gerektiği, hükmedilen tedbir-yoksulluk nafakası ile maddi-manevi tazminat miktarlarının az olduğu belirtilerek istinaf edilmiştir. Karar, davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, hükmedilen maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakası yönlerinden istinaf edilmiştir....
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı erkek vekili kadının karşı davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin reddi, davalı-karşı davacı kadın vekili; erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, tedbir ve yoksulluk nafakası miktarları ile nafakanın başlangıç tarihi yönlerinden temyiz isteminde bulunmuştur. 2....
Aile Mahkemesinin 27.05.2014 tarihli ve 2014/120 E., 2014/502 K. sayılı kararı ile bozma öncesi kararda yer alan gerekçenin yanında; kadın eşin reddedilen ilk davayı açtığı, erkeğin ise kadının reddedilen davasını dayanak yaparak eldeki boşanma davasını açtığı, bu hâlde boşanmadan kadının değil erkeğin yararlandığı, TMK’nın 166/4. maddesine göre boşanma kararı verilebilmesi için kusur araştırmasının gerekli olmadığı, somut olayda her iki tarafın da kusursuz olduğu, bu durumda kadın yararına tazminat ödenmesine karar verilemeyeceği fakat yoksulluk nafakası takdir edilmesine engel bir durumun bulunmadığı gerekçesiyle tazminatlar yönünden bozma ilam kararına uyularak tazminat taleplerinin reddine, yoksulluk nafakası yönünden ise bozma öncesi karar gibi direnme kararı verilmiştir. Direnme Kararının Temyizi: 9. Direnme kararı yasal süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. II. UYUŞMAZLIK 10....
Aile Mahkemesinde görülen 2008/58 E. sayılı boşanma davası ile müvekkilinin, davalı eski eşine aylık 350 TL yoksulluk nafakası, müşterek 3 çocuk için ise aylık 150’şer TL iştirak nafakası ödemesine karar verildiğini, ancak iflas eden müvekkili hakkında süregelen birçok ceza davası ile icra takibi bulunduğunu, malvarlığı ve geliri bulunmaması nedeniyle nafaka ve diğer borçlarını ödeyemeyen müvekkilinin ise halen cezaevinde olduğunu ileri sürerek; yardıma muhtaç hale gelen müvekkilinin ödemekle yükümlü olduğu yoksulluk ve iştirak nafakalarının kaldırılmasını, bunun mümkün olmaması halinde ise toplamı aylık 800 TL olan nafakaların 200 TL ye indirilmesini talep etmiştir.Davalı, davacının hüküm altına alınmış olan nafakaları ödemediğini savunarak davanın reddini dilemiş, bu dava ile birleşen davasında ise; yoksulluk nafakasının 600 TL ye, iştirak nafakalarının ise 250’şer TL ye artırılmasını talep etmiştir.Mahkemece; davacının halen bir kadınla birlikte yaşadığı, çocukları ile ilgilenmediği...
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı vekili dilekçesi ile; tarafların, Nisan 2003 tarihinde evlendiklerini ve kısa bir süre sonrada boşandıklarını, davalı lehine aylık 150 TL yoksulluk nafakası bağlandığını; boşanmadan sonra davacı müvekkilinin ekonomik ve mali durumunun son derece kötüleştiğini, davalının ise mali ve ekonomik durumunun iyileştiğini iddia ederek; yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davanın reddini istemiştir....
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacı için takdir aylık 200,00 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren 100,00 TL artırılarak, aylık 300,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, müşterek çocuk için takdir edilen aylık 150,00TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren 100,00 TL artırılarak, aylık 250,00 TL iştirak nafakası olarak devamına karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, iştirak ve yoksulluk nafakasının artırımı istemine ilişkindir. 1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2-)TMK'nın 176/4. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılmasına veya azaltılmasına karar verilebilir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; tarafların boşandıkları ve davacının davalıya yoksulluk nafakası ödemesine karar verildiği,Ankara 7.Aile Mah. 2018/867 esas sayılı dosyasında 2000TL davalı lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmiş davacı ödenen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını veya indirilmesini talep etmiş ise de; mahkememizce yapılan sosyal ekonomik durum araştırmalarında davalının gelirinde değişiklik olmadığı, davalının kredi borçlarının devam ettiği yoksulluk nafakası ile geçimini sağlamak zorunda olduğu kanaatine varılarak yoksulluk nafakasının kaldırılması talebin reddine, indirilmesi talebinin ise kısmen kabülune nafaka miktarının 1.750 TL'ye düşülmesine karar verilmiştir....
Bütün bu takdir esasları göz önüne alındığında; davacı-davalı kadın yararına hükmedilen manevi tazminat ile yoksulluk nafakası fazla/çok olmuştur. Daha uygun ve orantılı miktara hükmedilmek üzere, hükmün sadece bu yönlerden bozulması gerektiğini düşünüyorum. ....
Öte yandan, boşanmadan sonra asgari ücret karşılığı işe giren davacının, çalıştığı işyerinde vasıfsız işçi olması nedeniyle çeşitli zorluklar ile karşılaştığı, bu nedenle bir yıl kadar çalıştıktan sonra işinden ayrılmak zorunda kaldığı, sonrasında ise yanlarında kalmakta olduğu ailesinin (dul olması sebebiyle) çalışmasını engellediği, tanık beyanları ile sabittir. Bu durumda, aldığı nafaka ile geçinmesi mümkün olmayan davacının, çalışma olgusunun da süreklilik arzetmediği gözönüne alındığında, yoksulluk halinin devam ettiği ortadadır. Hal böyle olunca; mahkemece, dava tarihindeki şartlara göre; davacının yoksulluğunun zail olmadığı gözetilerek, yoksulluk nafakasının hakkaniyete uygun olarak bir miktar artırılması, davalının nafakanın kaldırılmasına yönelik davasının ise reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....