in evli olmaması sebebiyle anne hanesine 4721 Sayılı Yasanın 321.maddesi uyarınca annesinin soyadı ile tescil edildiği anlaşılmaktadır. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 28.maddesinin 4.fıkrasında, tanınan çocukların babaları hanesine baba adı ve soyadı ile onların kimlik ve kayıtlı olduğu yer bilgileri belirtilmek suretiyle tescil edileceği; aynı Yasanın geçici 5.maddesinde ise, bu Kanun yürürlüğe girinceye kadar tanıma beyanı veya babalığa hüküm kararı sonucu ana hanesine tescil edilen çocukların baba hanelerine nakline ana veya babadan birinin, çocuk ergin ise kendisinin müracaatının aranacağı hükme bağlanmış olup, bu yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, babası tarafından henüz tanınmamış ve annesinin bekarlık hanesinde kayıtlı çocuğun annenin soyadını taşıyacağı dikkate alınarak davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava dilekçesinde, evlilik dışı doğup, annesinin bekarlık hanesine, annesinin soyadı ile yazılan ...'in soyadının, babasının soyadı olan "..." olarak değiştirilmesi istenilmiştir. Mahkemece, davacının nüfus kaydının düşünceler kısmında ...'in, ...'ın çocuğu olduğunun belirtildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosyada mevcut nüfus kaydı içeriğinden; soyadının değiştirilmesi istenilen ...'in, annesi ...'in bekarlık hanesinde kayıtlı olup, kaydın düşünceler bölümünde; M.K.290.md. göre evlilik dışı olup babasının Ordu Mübarek Köyü 71-61-19'da kayıtlı ... olduğu belirtilmiştir. 4721 sayılı Yasanın 321.maddesinde, çocuğun ana ve baba evli değilse annenin soyadını taşıyacağı öngörülmüştür....
Dolayısıyla çocuğun önadının değiştirilmesi için yasal temsilcileri tarafından açılan davalarla, ergin kişilerin ad ve soyadlarının değiştirilmesi davalarında görevli mahkemenin 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinde yer alan hüküm gereğince asliye hukuk mahkemesi olduğunda bir duraksama bulunmamaktadır. Çocuğun hangi soyadını alacağı konusunda, yukarıda gösterildiği gibi Türk Medeni Kanunu'nun 321. maddesinde, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununda, Soyadı Nizamnamesinde ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte düzenlenmeler mevcuttur. Bu düzenlemelere göre çocuk; evlilik içinde doğmuş ise; ailenin, başka bir ifade ile babanın: evlilik dışında doğmuş, babayla bir soybağı kurulmamış ise anasının: soybağı ana ve babanın sonradan evlenmesiyle veya tanıma (TMK. m.295) yahut da mahkeme kararıyla (TMK. m. 301) kurulmuş ise babasının soyadını almaktadır....
Buna göre; taraflar arasındaki uyuşmazlık, evlilik birliği içinde doğan, boşanma ilamıyla velayeti anneye verilen çocuğun, evlilik içinde doğumla kazandığı soyadının, davacı annesinin soyadı ile değiştirilmesinin mümkün olup olmadığı noktasındadır. Çocuğun soyadı TMK'nun soybağının hükümleri başlıklı beşinci ayırımda yer alan 321 ve devamı maddelerinde, velayet hakkı ve kapsamı ise, 6. ayırımda yer alan 335 ve devamı maddelerinde düzenlendiğine göre, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi mi, yoksa Aile Mahkemesi mi olduğu hususunun öncelikle çözümlenmesi gerekir. Göreve ilişkin sorunun çözümü; çocuğa soyadını kazandıran pozitif hukuk normlarıyla ve çocuğun doğumla kazandığı soyadını belirleme hakkının velayet hakkının kapsamında bulunup bulunmadığıyla yakından ilgilidir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava dilekçesinde, evlilik dışı doğup, babası tarafından 2004 yılında usulüne uygun tanınıp annesinin bekarlık hanesine, annesinin soyadı ile yazılan ...'ın soyadının, babasının soyadı olan "..." olarak değiştirilmesi istenilmiştir. 4721 sayılı Yasanın 321.maddesinde, çocuğun ana ve baba evli değilse annenin soyadını taşıyacağı öngörülmüştür. Öte yandan 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 28.maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre de tanınan çocuklar babaları hanesine baba adı ve soyadı ile onların kimlik ve kayıtlı olduğu yer bilgileri belirtilmek suretiyle tescil edilir....
HD'nin 02/03/1989 tarih, 1989/1012- 2375 E/K. sayılı ilamında kendisi ile ilgilenmeyen babasının soyadını taşımak istemeyen çocuğun talebinin haklı neden kapsamında olduğu, davacının benimsediği soyismi istemesinin de haklı bir gerekçe olduğu ve talebin kabulü gerektiği belirtilmiş olup, davacının soyadının incitici veya küçük düşürücü nitelikte olmasına gerek olmadığı, talebinin soyisim değişikliği talebi olduğu ve davacının istediği soy ismini (annesinin evlenmeden önceki soy ismi ile aynı olsun ya da olmasın) seçmesine mani hal bulunmadığı, davacının benimsemiş olduğu soyadını seçmesinde de yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının istediği soy ismin annesinin eski soyadı ile aynı olmasının, talebin anne soyadına geçme isteği olarak değerlendirilmesini gerektirmediği göz önüne alınarak davalının itirazına itibar edilmediğinden bahisle davanın kabulüne, yönelik karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanmadan Sonra Annenin Soyadını Kullanmaya İzin Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve eksik yatırılan 68.60 TL. temyiz başvuru harcının temyiz edene yükletilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 25.12.2018 (Salı)...
Taraflar 2.12.2015 tarihli protokolde kadının boşanmadan sonra dahi erkeğin soyadını kullanmaya devam edeceğini kararlaştırılmalarına rağmen mahkemece kadının evlilik soyadını kullanmaya devam etmesinin ayrı bir dava konusu olduğundan bahisle, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir. Bu husus protokolde değişiklik yapılması niteliğindedir. Tarafların onayı alınmamıştır. Mahkemece yapılacak iş değişiklik hakkında tarafların görüşünü almak, anlaşmaları halinde bu anlaşma çerçevesinde, anlaşamamaları halinde ise davaya çekişmeli boşanma davası olarak devam edip sonucu uyarınca karar vermekten ibarettir. Açıklanan yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekmiştir....
nin velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, mahkemece; " boşanmadan sonra ilk üç yıl çocuğun annesi ile yaşadığı, sonra annesi ile tartışıp babanın halası ile yaşamaya başladığı ve halen çocuğun yatılı olarak öğrenim gördüğü, davalı annenin velayet hak ve görevini yerine getirmediği, çocuğun annesinden ayrıldıktan sonra uzun süredir davacının halası ile yaşaması ve davacı babanın yalnız yaşıyor olması dolayısıyla davacı babanın da çocuğu ile yeterince ilgilenmediği” gerekçesiyle, davacı babanın velayetin değiştirilmesi talebinin reddine, davalı anne üzerindeki velayetin kaldırılmasına ve vasi tayin edilmek üzere sulh hukuk mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar verilmiş, karar davalı anne tarafından temyiz edilmiştir. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir....
Çocuğun soyadı TMK'nin soybağının hükümleri başlıklı beşinci ayırımda yer alan 321 ve devamı maddelerinde, velayet hakkı ve kapsamı ise, 6. ayırımda yer alan 335 ve devamı maddelerinde düzenlendiğine göre, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi mi, yoksa Aile Mahkemesi mi olduğu hususunun öncelikle çözümlenmesi gerekir. Göreve ilişkin sorunun çözümü; çocuğa soyadını kazandıran pozitif hukuk normlarıyla ve çocuğun doğumla kazandığı soyadını belirleme hakkının velayet hakkının kapsamında bulunup bulunmadığıyla yakından ilgilidir....