Taraflar 16.01.2007 tarihinde evlenip, 03.09.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulle sonuçlanması üzerine boşanmışlar, boşanma hükmü 15.10.2012 tarihinde kesinleşmiştir. Taraflar arasındaki mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir (TMK.nun 225/2). Eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden, evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM'nin 170.maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 22.09.2010 tarihine kadar 4722 sayılı Kanun'un 10. maddesi gereğince, TMK'nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Dava konusu 36 M 0327 plakalı araç evlilik birliği devam ederken satın alma yoluyla 07.03.2007 tarihinde davalı eş adına kaydedilmiştir. İktisap tarihi gözönüne alındığında aracın edinilmiş malvarlığı kapsamında olduğu sabittir....
Yapılan incelemede Bursa Merkez Hacıbaba Mahallesi, ada 115, parsel 43’deki 110/1520 paylı dairenin % 50’si, Bursa Mudanya Merkez Aydoğdu Mahallesi, ada 127, parsel 15’deki 20/432 paylı dairenin % 50’si ve Bursa Merkez Türkiye Halk Bankası Şubesindeki vadeli hesaptaki 40.000 TL’nin % 50’si ölüm ya da boşanma halinde her ne şart ve şekilde olursa olsun % 50 hissesi eş Nazmiye Zeybel (Nalbur’a) ait olacaktır. Tarih ve tarafların isim ve imzalarını içermektedir. Taraflarla ilgili Yargıtay denetiminden geçen boşanma dosyasındaki gerekçe kısmında mal paylaşım sözleşmesinin evlenme tarihinde imzalandığı, ancak ...’in kendisine bakılması amacıyla bu senedi imzaladığı, Nazmiye Zeybel’in bakım görevini yerine getirmediği…v.s. yazılmasına karşın; eldeki derdest dosyada mal rejimi sözleşmesinin TMK.nun 202.maddesi kapsamında belirtildiği şekilde olmadığı ve Borçlar Kanununun 19 ve 20.maddesi hükümlerine göre de batıl olduğu gerekçeleri yazılıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Eşyası Alacağı- Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından reddedilen boşanma davası, ziynet alacağı ve mal rejiminden kaynaklanan alacak taleplerine ilişkin hüküm kurulmaması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının boşanma davasına yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadının ziynet alacağı talebi, boşanmanın eki niteliğinde bulunmayıp, ayrıca nispi harca tabidir. Dava dilekçesinden alınan başvurma harcı bu dilekçe içindeki tüm istekleri kapsar....
Aile Mahkemesi TARİHİ : 16/12/2014 NUMARASI : 2013/433-2014/875 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı erkek tarafından kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, manevi tazminatın miktarı ve tedbir nafakası yönünden, davalı-davacı kadın tarafından ise boşanma davası ve ferileri ile mal rejiminin tasfiyesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı-davalı erkek 20.05.2013 tarihinde evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine (TMK.md.166/1) dayalı olarak boşanma davası açmıştır....
Yukarıda açıklananlar ışığında davacının dava dilekçesinin ekinde boşanma protokolünü mahkemeye sunmuş olması, boşanma davasındaki beyanları, boşanma kararının hüküm kısmı ve tarafların hiçbir zaman protokoldeki imzalarını inkar etmemiş olmaları, mahkemenin protokole göre boşanma kararı verilmesi dikkate alındığında, boşanma dava dosyasındaki bu belge ve beyanların mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu; böylece, görülmekte olan davada kesin delil niteliğini taşıdığı ve ayrıca davacının bu ikrarına rağmen eldeki davayı açarak dürüstlük kuralına aykırı davrandığı ve bu durumun hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu değerlendirilmekle davalı kadının istinaf başvurusunun kabulü ile, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve bu konuda yeniden hüküm kurulurak, davacının açmış olduğu mal rejimine yönelik davanın reddi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....
Yukarıda açıklananlar ışığında davacının dava dilekçesinin ekinde boşanma protokolünü mahkemeye sunmuş olması, boşanma davasındaki beyanları, boşanma kararının hüküm kısmı ve tarafların hiçbir zaman protokoldeki imzalarını inkar etmemiş olmaları, mahkemenin protokole göre boşanma kararı verilmesi dikkate alındığında, boşanma dava dosyasındaki bu belge ve beyanların mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu; böylece, görülmekte olan davada kesin delil niteliğini taşıdığı ve ayrıca davacının bu ikrarına rağmen eldeki davayı açarak dürüstlük kuralına aykırı davrandığı ve bu durumun hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu değerlendirilmekle davalı kadının istinaf başvurusunun kabulü ile, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve bu konuda yeniden hüküm kurulurak, davacının açmış olduğu mal rejimine yönelik davanın reddi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....
Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü. -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu U.. S..'nun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 7.9.2011 tarihli boşanma ilamındaki protokol gereğince eşi Z.. S..'na devrettiğini belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı borçlu U.. S.. vekili, dava konusu taşınmaz evlilik birliği içinde edinilen mal olduğundan boşanma protokolü ile davalı Zehra'ya verildiğini, boşanma sırasında müvekkili adına kayıtlı üç taşınmaz daha olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı Z.. S.., davalı borçlu 2010 yılı Ekim ayında kendisini aldattığından 7.9.2011 tarihinde boşandıklarını, taşınmazı boşanma protokölü gereğince üzerindeki haciz ve ipotekle aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Tarafların Tarsus 1.Aile Mahkemesi'nin 2017/245 Esas-2017/327 Karar sayılı dosyası ile anlaşmalı olarak boşandıkları ve kararın kesinleştiği, tarafların 28/04/2017 tarihli duruşma esnasındaki beyanlarında karşılıklı olarak birbirlerinden mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak taleplerinin bulunmadığını beyan ettikleri, dava dilekçeleri ekinde Mahkemeye sunulan Protokolün 5 nolu bendinde de , tarafların evlilik süresince edinilmiş herhangi bir menkul veya gayri menkul bulunmadığından mal paylaşım ve talep isteklerinin bulunmadığı hususunun yer aldığı, bu doğrultuda mahkeme gerekçeli kararının hüküm kısmının 5 nolu bendinde tarafların karşılıklı olarak birbirlerinden mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan herhangi bir eşya ve alacak masraf talepleri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği ve boşanma kararının kesinleştiği, anlaşmalı boşanma...
Şöyle ki; tarafların boşanma dava dosyasına sundukları boşanma protokolünde mal rejimin tasfiyesine yönelik bir düzenleme olmadığı gibi, gerekçe ve hükümde de mal rejiminin tasfiyesine yönelik bir hüküm yoktur. Diğer yandan, feragatin somutlaştırılmış bir hak ile ilgili kayıtsız ve şartsız, herhangi bir kuşkuya yer vermeyerecek biçimde açık olması gerekir. Bu durumda, 18.08.2005 tarihli duruşmada davacı kadının "Paylaşılacak bir malımız ve eşya talebim yoktur", davalı erkeğin ise "Paylaşılması gerekli bir malımız ve eşya talebim yoktur" şeklindeki anlatımlarının mal rejiminin tasfiyesi yönünden feragat olarak kabul edilmesi de mümkün değildir. O halde, mahkemece iddia ve savunma doğrultusunda taraf delilleri toplanarak sonuca göre asıl ve karşı davanın esasıyla ilgili bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir....
Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK m. 174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. 3-Davacı-karşı davalı kadın boşanma davası ve fer'ilerinin yanında mal rejiminin tasfiyesi talebinde bulunmuştur. Dava açılırken alınan başvurma harcı dava dilekçesindeki tüm talepleri kapsar. Kadının mal rejiminin tasfiyesine ilişkin talebi yönünden peşin nispi harcı alınmamıştır. Boşanma kararı temyiz edilmeyerek kesinleşmekle taraflar arasındaki mal rejimi sona erdiğinden davacı kadının mal rejiminin tasfiyesine yönelik davası da görülebilir hale gelmiştir....