Bu bakımdan boşanma dava dosyasındaki tarafların karşılıklı olarak eşya, tazminat ve nafaka ile ilgili beyanları ve anlaşmalarının boşanmanın feri (eki) niteliğindeki konulara ilişkin olduğu, ayrıca eldeki davada yargılama sırasında kadının karşı tarafla ev alınması konusunda anlaştıklarına ilişkin beyanının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak taleplerinden vazgeçtiği anlamına gelemeyeceği,mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bir anlaşma yapılmadığı, davacının boşanma dava dosyasında mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkından feragat ettiğine ilişkin açık bir beyanı olmadığı gibi, mal rejiminin tasfiyesine yönelik, hükme esas alınan bir protokol (anlaşma belgesi) de bulunmadığına göre, davacı tarafından eldeki davanın açılmasına engel bir durum yoktur....
T3 devredildiği, dolayısıyla davanın boşanma protokolünden kaynaklanmakta olduğu, 4787 sayılı yasa Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Yasaya 5133 sayılı kanunla değişik 4/1 maddesi uyarınca 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 3. kısmı hariç olmak üzere 2. kitabından kaynaklanan davalara aile mahkemelerinde bakılacağı anlaşılmakla; görevin kamu düzenini ilgilendirip yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebileceği gerekçesiyle ve davaya Kayseri 7....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacının yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Anlaşmalı boşanma protokolünden beyanlarının aksine taleplerinin olduğunu belirterek kararı istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar, eşlerin bu yöndeki irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir....
adına kayıtlı olan Yeşilova Köyü Kazançukuru mevkii 260 parsel sayılı taşınmazın anlaşmalı boşanma protokolü uyarınca kendi adına tescilini talep ettiği, bu hali ile davacı tarafından mahkememize daha önceden anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklanan tapu iptal tescil davası açıldığı, aynı taşınmaza ilişkin mahkememizce karar verildiği, kararın kesinleştiği anlaşılmakla HMK 114(1)-i maddesine göre, aynı davanın daha önceden açılmış ve kesin hükme bağlanmış olması olumsuz dava şartlarından olup, HMK 115. maddesi gereğince davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılacağından davanın reddine karar vermek gerekmiş" gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir....
Davalı vekili, davanın kooperatife yöneltilmesi gerektiğini, maddi ve manevi tazminatın bölünemez olduğunu, zamanaşımı defilerinin bulunduğunu, müvekkilinin devir protokolünden kaynaklı edimlerini yerine getirdiğini, taraflar arasında arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi veya anahtar teslimi müteahhitlik sözleşmesinin söz konusu olmadığını, ifa edilen bir sözleşmeden dolayı tazminatın talep edilemeyeceğini, davacının tazminat talebinin fahiş ve keyfi bir hesaplamaya dayandığını, davanın ticaret mahkemelerinde görülmesi gerektiğini savunarak, davanın görev, zamanaşımı ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacının kooperatif hissesini davalıdan değil, dava dışı ...'dan aldığı, inşaatın dava dışı Tasfiye Halinde ...Yapı Kooperatifi tarafından yapıldığı gerekçesiyle ispat edilemeyen davanın reddine dair verilen karar Davacı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 22.04.2014 gün ve 2013/8956 Esas, 2014/3154 Karar sayılı ilamıyla onanmıştır....
Taraflar arasındaki boşanma protokolünden kaynaklanan tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
Sulh Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın boşanma davası sırasında yapılan sözleşmeden kaynaklandığı belirtilerek, yargılama görevinin Aile Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Eyüp 1. Aile Mahkemesi ise, boşanma kararının kesinleşmesinden 2,5 yıl sonra boşanan kadın ile 3. kişi arasında düzenlenen sözleşmeden kaynaklı alacak davasına bakma görevinin genel mahkemelerin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Davada boşanmış eş Meryem, kayınpederi Kenan aleyhine boşanma kararının kesinleşmesinden sonra düzenlenen sözleşmeye dayalı talepte bulunmuş ise de, bu sözleşme incelendiğinde boşanma davasında kadın lehine hükmedilen tazminat ve nafakalar yönünden de maddeler bulunduğu ve davanın çözümünde boşanma ilamındaki kadın yararına hükmedilen tazminat ve nafakalarında inceleneceği görülmektedir. Bu özelliği nedeniyle aile hukukundan doğduğu anlaşılan uyuşmazlığın Eyüp 1. Aile Mahkemesince görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....
Davacı vekilinin dava dilekçesindeki açıklamasına göre dava; davalılardan Ceylan yönünden anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklanan tapu iptal ve tescil, davalılardan Kamil yönünden ise şahsi hakka dayalı muvazaa nedeniyle açılan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Her ne kadar davalılardan Ceylan yönünden açılan dava Aile mahkemelerinin görevine girmekte ise de dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle tapuda Ceylan adına kayıtlı olmadığı sabittir. Davacı vekili, davalı eski eşin dava konusu taşınmazı muvazaalı olarak diğer davalı babası Kamil'e anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklı hakkını kullanmasını engelleyecek şekilde mal kaçırmak amacıyla devrettiğini ileri sürerek istekte bulunmuştur. İddianın ileri sürülüş biçimine göre, davacının davalılardan Kamil'e karşı açmış olduğu davanın yasal dayanağının Türk Borçlar Kanununun 19. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 18.) maddesi olduğu anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma, Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklı Alacak Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl dava boşanma yönünden kesinleşmiş olduğundan karar verilmesine yer olmadığına, karşı dava yönünden, boşanma ve ferileri ile ziynet alacağına ilişkin talepleri kesinleşmiş olduğundan karar verilmesine yer olmadığına, mal rejiminin tasfiyesi talebinin kabulü ile 66.259,37 TL katılma alacağının TMK 236/2 gereğince kaldırılmasına karar verilmiş olup, hükmün davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü....
Davacı T1 ile davalılardan T2 davaya konu boşanma davasından sonra 2006 yılında yeniden evlenmişler, 2007 yılında tekrar boşanmışlardır. İkinci boşanma davasında dava konusu taşınmaza ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Tarafların tekrar evlenmesiyle ilk boşanma kararı hükmünü kaybetmiştir....