WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı tarafından açılan ve redle sonuçlanan davada, 20/03/2014 tarihli ara karar ile kadın lehine TMK'nın 169. maddesi kapsamında aylık 500 TL nafakaya hükmedilmiş ise de; dosya kapsamında kadın tarafından TMK'nın 197.maddesi uyarınca açılan ve hüküm altına alınan bir nafakanın bulunmadığı, davacının istinafa cevap dilekçesinde; Ankara 6.Aile Mahkemesinde açılmış bulunan davadan bu yana her ay düzenli olarak davalının hesabına ödeme yaptığını, en son Mart 2018 tarihinde davalıya 500 TL para gönderdiğini beyan ettiği, davalının ekonomik ve sosyal durumuna ilişkin tutanak içeriği ile davacının beyanının örtüştüğü anlaşılmaktadır. Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK. md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların yönetimine (TMK.m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK.m.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğin den (resen) almak zorundadır (TMK.m.169)....

Bu nedenle, ayrı yaşamda haklı olan eş, diğer eşten tedbir nafakası isteyebilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı (koca), birliğin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır (TMK md.186/3). Davacının (kadının) çalışması ve gelirinin bulunması, davalının (kocanın) ortak giderlere (elektrik, su, telefon, kira, yakıt parası vs) katılma yükümlülüğünü tamamen ortadan kaldırmaz; bu durum sadece nafaka miktarının takdirinde etkili olabilir. Davacının (kadının) gelirinin bulunması, ona tedbir nafakası bağlanmasını engelleyici bir hal değildir.Hâkim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmeli; "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka takdir etmelidir....

    Öte yandan; boşanma ve ayrılık davalarında, tarafların kusur durumu hiçbir şekilde tedbir nafakasının takdirine etkili bir unsur değildir. Lehine önlem alınacak olan taraf kusurlu olsa dahi, önlemi gerektirici sebebin varlığı halinde kanunda belirtilen geçici nitelikteki önlemlerin alınması gerekir. Yine, her iki tarafın da gelirinin bulunması tedbir nafakası verilmesini engelleyici bir hâl değildir. Ancak eşlerin ekonomik durumlarının birbirine yakın olması durumu söz konusu ise bu durumda geçici tedbir nafakası verme zorunluluğunun ortadan kalkacağı söylenebilir. Ayrıca belirtilmelidir ki, Yargıtay içtihatları ile bir başkası ile evlilik dışı birliktelik yaşayan eşe tedbir nafakası verilmeyeceği hususu benimsenmiştir. TMK'nın 169. maddesi uyarınca takdir edilen tedbir nafakası, hâkim tarafından yargılama sırasında kaldırılmadığı takdirde boşanma davasında verilen kararın kesinleşmesi ile kendiliğinden sona erer....

    Dinlenen davacı-karşı davalı tanıklarının beyanları boşanma kararı verilmesine yeterli değildir. Bu durumda koca tarafından açılan boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile kabulü doğru bulunmamıştır. b)Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların yönetimine (TMK md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK md.169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı-karşı davacı (kadın) yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur....

      Dava, evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) nedenine dayalı boşanma davası ve fer'ileri istemine ilişkindir. Davacı kadının kabul edilen boşanma davası istinafın kapsamı dışında tutulduğundan taraflar arasındaki boşanma hükmü kesinleşmiştir. Yapılan incelemede; davalı tarafından Alanya 2. Aile Mahkemesinin 2019/598 esas sayılı dosyasında boşanma davası açıldığı, yargılama sonucunda davacı tarafça dava dilekçesindeki iddialarını ispata yarar delil sunulmaması nedeniyle ispatlanamayan davanın reddine karar verildiği, ancak kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır....

      Gerçekleşen bu durumda mahkemece ayrı yaşamada haklı olduğu iddiasını ispat edemeyen davalı birleşen davacı kadının tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yasal olmadığı halde taraflara tanık dışındaki delillerini bildirmek üzere süre verilip davalı birleşen davacı tarafça sunulan fotoğrafları hükme esas alıp yazılı şekilde kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru olmamıştır. Bu açıklamalara göre davacı-birleşen davalı erkeğin birleşen davada kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin yanlış olduğuna ilişkin istinaf talebinin kabulüne, kararın 2 nolu bendindeki ...... olmak üzere kelimelerinden sonra gelen " davalı birleşen davacı kadın ve" kelimeleri ile ....... çocuk için kelimelerinden sonra gelen " ayrı ayrı" kelimelerinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, davalı birleşen davacı kadının TMK 197....

      Maddesi uyarınca boşanmalarına, davacı kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Davacı kadın vekili; kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatların miktarına yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava; evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) nedeniyle boşanma ve fer'ileri istemine ilişkindir. Davacı kadın vekili, 03.02.2021 havale tarihli dilekçesi ile taraflar arasında düzenlenen anlaşmalı boşanma protokolünü sunmuştur. Çekişmeli boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar, eşlerin bu yöndeki irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Taraflar arasında düzenlenen anlaşma protokolü doğrultusunda çekişmeli boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir. Böyle bir durumda, davaya “anlaşmalı boşanma” (TMK m.166/3) olarak devam edilmesi gerekmektedir....

      Davalı-karşı davacı erkek vekili; kadının kabul edilen boşanma davasına, erkeğin reddedilen boşanma davasına, kusur tespitine, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminata yönelik olarak istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı-karşı davalı kadın vekili; erkeğin istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) nedenine dayalı boşanma davası ve fer'ilerine, karşı dava ise; evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) nedenine dayalı boşanma davasına ilişkindir....

      İlk derece mahkemesince, 31.10.2020 tarihli tavzih kararı ile; tavzih talebinin kabulüne, kararın hüküm kısmının 3 nolu bendinin hükümden çıkartılarak yerine "11.09.2018 tarihinde davacı T1 için hükmedilen aylık 250,00- TL tedbir nafakasının 50,00- TL arttırılarak 300,00- TL olarak devamına, karar kesinleştiğinde iş bu nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine" yazılmak suretiyle kararın düzeltilmesine hükmedilmiştir. Davacı kadın vekili; kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı erkek; kadının kabul edilen boşanma davası ve fer'ilerine yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava; evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) ve hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK md. 162) nedenlerine dayalı boşanma davası ve fer'ileri istemine ilişkindir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Nafaka - Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi srlu olanın davalı-davacı erkek olduğu, ancak 10.12.2015 tarihli duruşmada davacı-davalı kadının " ben eşimi seviyorum, ondan ayrılmak istemiyorum" diyerek davalı-davacı erkeğin tüm kusurlu davranışlarını affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı gerekçesiyle, kadının tedbir nafakası davasının (TMK m.l97) reddine, davalı-davacı erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer’ilerine karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; tarafların davaların açıldığı 04.11.2014 tarihinden önce fiilen ayrıldıkları ve davanın devamı süresince hiç bir şekilde bir araya gelmedikleri anlaşılmaktadır....

        UYAP Entegrasyonu