Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada, daha evvel boşanma ve velayetin tevdii davalarında lehine iştirak nafakasına hükmedilmeyen müşterek çocuk için aylık 500 TL iştirak nafakası talep edilmiştir. Davalı, boşanma davasında kabul edilen protokole göre tarafların birbirlerinden nafaka talep edemeyeceklerini savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile aylık 250 TL iştirak nafakasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMK.nun 182. maddesine göre; boşanma kararı ile velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.TMK.nun 330. maddesindeki düzenleme, nafaka miktarının çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçlerine göre belirlenir şeklindedir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, davacının velayetin değiştirilmesi talebinin reddine, davacının iştirak nafakasının tahsiline ilişkin talebinin reddine, davacının anne ile çocuk arsında şahsi ilişki kurulması hakkı talebi hakkında daha önceden boşanma davasında şahsi ilişki kurulduğu görülmekle bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın reddi yönünden, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, velayetin değiştirilmesi (TMK.md.183,349,351/1) istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince verilen red kararına karşı davacı taraf süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....
Kemalpaşa Asliye Hukuk Mahkemesince 2015/275 esas, 2017/275 karar 07/09/2021 tarihli boşanma kararının kesinleşme tarihi 30/01/2020 tarihi olarak belirlenmiş ise de; idari işlem niteliğinde bulunan kesinleştirme işlemindeki kesinleştirme tarihi hatalı olmuştur. Zira taraflar boşanma kararını istinaf etmemiştir. Adı geçen boşanma dosyasında gerekçeli karar davalı Raziye Sevmez vekiline 26/07/2017 tarihinde, davacı T3 vekiline 08/08/2017 tarihinde tebliğ edilmiş olup, taraflar boşanma hükmünü istinaf etmediklerinden boşanma hükmü araya adli tatilin de girmesi sebebiyle 09/09/2017 tarihinde kesinleşmiştir. Dava konusu çocuk ise 13/06/2019 tarihinde doğmuştur. Gerçek kesinleştirme tarihi dikkate alındığında evlilik dışı ve 300 günlük süreden sonra 13/06/2019 tarihinde doğan İsmail isimli çocuğun velayeti yasa gereği annede olacak iken kesinleştirme tarihinin hatalı belirlenmesi nedeni ile 300 günlük sınır içinde kaldığından davalı hanesine yazılarak velayeti askıda görünmüştür....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Velayetin kaldırılmasını gerektirir herhangi bir neden olmadığını, zira boşanma kararından sonra çocuğun kişisel ilişki tesisine göre görüşmeye gittiği ilk günden itibaren gelmediğini, annesi ile kalmadığını, müvekkilinin de çocuğun psikolojisini düşünerek icra yoluna başvurmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmiştir....
Davacı anne her ne kadar velayetin babaya verilmesini istememişse de boşanma davası süresinde babasının evinde olması ve anne ile babasının ekonomik olarak çocuklara bakabilecek durumda olmadıklarını düşünmesi nedeniyle istemeyerek böyle bir karar vermek zorunda kalmıştır. Oysaki müvekkil anne çocuklarını her zaman yanında istemiştir. Müvekkil boşanma davası sonrası Aydın ilinde abisinin yanında işe başlamaya karar vermiş ve artık baba evinde yaşamak zorunda kalmayacaktır, bu nedenle sayın mahkemenizin de belirtmiş olduğu üzere müşterek çocukların anne sevgisi ve bakımına en çok ihtiyaç duyulan yaşta olmaları nedeniyle müşterek çocukların velayetini davalı babaya vermek istememektedir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, boşanma ve fer'ilerine dairdir.. HMK'nın 355. maddesine göre; "İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir."...
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri gereğince, idrak çağındaki küçüklerin ebeveynlerinden hangisinin yanında kalmak istediği konusunda hakim tarafından bizzat dinlenilerek görüşünün alınması, kardeşlerin ayrılmaması ilkesi de gözetilmek suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre velayetin düzenlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma ve Velayetin Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece müşterek çocuk ile davalı baba arasında " davalının halen Karayolları Genel Müdürlüğünde ... ilçesinde yol işçisi olarak çalıştığı anlaşıldığından küçüğün yaşı itibariyle babası ile arasında kişisel ilişki kurulması mümkün bulunmadığı" gerekçesi ile kişisel ilişki tesis edilmemiştir....
faiz yürütülmesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir (...md.26/1). 3-Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesi (TMK.md.182/2) gerekirken, bu hususun nazara alınmaması doğru bulunmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi-Kişisel İlişkinin Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı baba tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar 30.01.2014 tarihinde kesinleşen kararla boşanmışlar, ortak çocukları 20.08.2008 doğumlu ....'ın velayeti anneye verilmiş baba ile ortak çocuk arasında aynı veya ayrı şehirde bulunmaları durumuna göre kişisel ilişki düzenlenmiştir. Bu davada davacı, ortak çocukla arasındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini istemiş mahkemece yapılan yargılama sonucunda “Boşanma hükmü ile kurulan kişisel ilişkinin yeterli olduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı baba ...., davalı anne ile ortak çocuk ise....yaşamaktadırlar....
Ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Buna göre, velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır. Velayet, kamu düzenine ilişkin olup, bu hususta ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunludur. Velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi şartları gerçekleşmedikçe, ana ve babanın velayet görevlerine müdahale olunamaz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun bir çok kararında da belirtildiği üzere, boşanma ile düzenlenen velayetin değiştirilebilmesi için velayet kendisine verilen tarafın ya da velayete konu çocuğun durumunda boşanma hükmünden sonra esaslı değişikliklerin olması şart olup, ayrıca esaslı değişikliğin önemli ve sürekli olması da gerekmektedir....