Öte yandan, her ne kadar yerel mahkemece davanın BK 19. maddesinde düzenlenen muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası olarak açıldığının kabulü halinde ise bu kez satış yapılan şirketler hakkında açılan davanın tefrikine karar verilmemesi ve dolayısıyla bu kişi - firmaların zorunlu dava arkadaşı olarak davaya dahil edilmeleri işleminin ise, haklarında aynı konuda iş mahkemesinde açılmış ve görülen bir dava olması nedeniyle mümkün olmaması nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine verilmiş ise de varılan bu sonuç da dosya kapsamına uygun değildir. Zira, dosya kapsamına göre, davacı tarafça davanın ilk olarak İstanbul Anadolu 15. İş Mahkemesi'nin 2016/ 590 Esas sırasında işçilik alacaklarının tahsili ile muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali ve tüzel kişilik perdesinin aralanması istemiyle açıldığı, akabinde 12.12.2017 tarihli celsede verilen 4 nolu ara karar ile tasarrufun iptalinin istendiği davalılar ( devir yapılan 3....
İİK'nin 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkının bulunması davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nin 283 üncü maddesinin 1 inci fıkrası kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Hemen belirtmek gerekir ki, muvazaa hukuki sebebine dayanarak açılan tasarrufun iptali davaları İİK'nin 284 üncü maddesinde öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süreye tâbi değildir. TBK'nin 19 uncu maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında; hak düşürücü zamanaşımı süresi uygulanmaz ve İİK'nin 277 vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan icra takibine geçilmesi ve aciz belgesi alınması koşulu muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz....
Muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda HMK 190. madde ve TMK 6. madde gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir....
Yılmaz tarafından da maktu harç yatırılmış bulunmasına göre, harç eksikliğinden red kararı verilmesi ve buna ilişkin ek kararın onanması hatalı olmuştur. 2.Dava, TBK’nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar....
Mahkemece, temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile iptal tescile karar verilmiştir....
Davacı vekili, yukarıda da belirtildiği üzere, dava dilekçesinde ve yargılama aşamasındaki tüm beyanlarında çok açık bir şekilde, dava konusu dükkan ve kooperatif üyeliğinin davalılar arasındaki devrine yönelik satış işlemlerinin muvazaalı olduğunu iddia ederek, TBK'nın 19. maddesi kapsamında dükkan ve kooperatif üyeliği satışının muvazaa nedeniyle kesin hükümsüz olduğunun tespitine; davalı T8 adına oluşturulan dükkan ve kooperatif üyelik ve tapu kayıtlarının iptaline ve dükkan ve kooperatif üyeliğinin davalı T5 adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Bu durumda, davacının talebi, TBK'nın 19. maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal olgusuna dayalı tapu iptal ve tescil olduğu halde, Mahkemece talebin, İİK'nın 277. ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali olarak değerlendirilerek karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir....
Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, muvazaa yolu ile davalı 3. kişiye satıldığı iddia edilen evin satım işleminin iptali istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın aile hukukuna ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesi ise, davacının malvarlığı rejiminin tasfiyesine ilişkin bir talebi olmadığı, davanın dayanağının BK 19. maddesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda davacı vekili, müvekkilinin eşi olan davalının sahip olduğu ve evlilik birliği içinde edinilmiş olan evi boşanma davasının açılmasından sonra davacıyı mağdur etme kastıyla muvazaa yoluyla diğer davalı 3.kişiye sattığı iddiasıyla evin 3.kişiye yapılan satış işlemlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Dava evlilik birliği içinde edinilen ve davacı eşin katkısı ile alınan aracın boşanma protokolüne aykırı olarak teslim ve devrinin yapılaması nedeniyle iptal ve davacı eş adına tescili ile aracın muvazaalı satılmış olması TBK’nun 19 maddesi hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. Mahkemece muvazaa yönünden davanın reddine, evlilik birliği içinde edinilen ve davacı eşin katkısı ile alınan aracın boşanma protokolüne aykırı olarak teslim ve devrinin yapılaması nedeniyle iptal ve tescil istemi yönünden ise dosyanın görevli ... Aile Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından muvazaaya yönelik olarak temyiz edilmiştir. Kural olarak 3.kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile 3.kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir....
TBK'nun 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında hak düşürücü süre ve zamanaşımı süreleri uygulanmaz ve İİK'nın 277 vd.maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 25/11/2019 tarih, 2017/5713 E. ve 2019/11080 K. sayılı kararında açıklandığı üzere; Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3....
İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Muvazaaya dayalı iptal davasında, davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde davacının tasarruf üzerinde haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. (Yargıtay 17....