Somut olayda dava; davalının, birliğin yönetim kurulu başkan sıfatını taşıdığı dönemde birliğin gelirlerini şahsi işlerinde kullanması sebebiyle, kullanım sonucu birlik kasasından karşılanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Buna göre, davacı birliğin amacının üyelerinin bilimsel ve teknik anlamda yetiştirilmesi olduğu, uyuşmazlığın davacının ticari işletmesi ile ilgili olmadığı ve davanın mutlak ticari nitelikte bulunmadığı nazara alındığında uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde, asliye hukuk mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 11/10/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların Karakeçili Akkoşan Sulama Birliği'nin yönetim kurulu üyeleri olduğunu, 6072 sayılı Kanunun Geçici 1.maddesine istinaden Kırıkkale Valiliği "Tasfiye Kurulu Başkanlığı'nın 21.11.2012 tarih 01 sayılı kararı ile birliğin tasfiyesine karar verildiği, tasfiye kararı verilen birliğin yerine yeni bir birlik kurulmaması nedeniyle Kırıkkale Valiliği "Tasfiye Kurulu Başkanlığı'nın 04.06.2013 tarih 6 sayılı kararıyla işlemlerin DSİ Defterdarlık ve İl Mahalli İdareler Müdürlüğü'nü temsil eden tasfiye komisyonu üyelerinden oluşan alt komisyon tarafından yürütülmesine karar verildiği, öte yandan tasfiye raporunda birliğe ait mal varlıklarının kamu ve özel kuruluşlara ait borçları karşılayabilecek düzeyde olduğunun ve borca batık olmadığının tesbit edildiğini, buna rağmen davalı kurumca müvekkilleri hakkında birliğin sigorta primi, işsizlik sigortası primi alacaklarının tahsilini teminen 2012/10235- 12553- 16026...
MK.186/son maddesine göre, "eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılır" hükmü yer almaktadır. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği, her iki eşin birliğin giderlerine katılma zorunluluğu vardır. Birliğin giderlerine katılmada ise eşlerin "güçleri" esas alınmıştır. Davacı (koca) birliğin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Davalı (kadının) maaşı olması, gelirinin davacı (kocadan) az olması veya çok olması, davacı (kocanın) ortak giderlere katılma yükümlülüğünü büsbütün ortadan kaldırmaz. Zira evlilik birliğinin korunması ve devamını sağlamak için, eşlerin asgari ölçüde uyması gereken bazı yükümlülükler ve karşılamaları gereken bazı ortak giderler mevcuttur....
Davacı vekili, ... köylere hizmet götürme birliği encümen üyesi olarak görev yapmakta iken, birliğin 06/03/2014 tarih 2014/... nolu meclis kararı ile 6360 sayılı ......
e ödediğini, ancak davalı birliğin dükkanların tamamını dava dışı şahsa sattığını, parasının ödenmediğini ileri ürerek 135.000 YTL'nın davalılardan müştereken tahsilini istemiştir. Davalı ..., diğer davalı Birliğin dükkanları satamayınca kendisine teklif edildiğini ve kendisine satıldığını, satışlara kendisinin devam ettiğini, komisyoncu olarak hareket ettiğini savunmuş, ...'in vefatı üzerine davaya dahil edilen mirasçısı ise mirası reddettiğini savunarak davanın reddini istemiş, davalı Birlik ise davacı ile ... arasında yapıldığı iddia edilen sözleşmenin geçersiz olduğunu, ...'in yetkili temsilcileri olmadığını, sadece aracılık yaptığını, kurum kayıtlarına intikal eden paranın bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mehkemece, davalı Birliğin satış için diğer davalı ...'i yetkili kıldığı, ...'...
Davalı, bu birliklerin 6360 sayılı Kanunun yayım tarihi olan 06/12/2012 tarihinden itibaren hizmet alımına ilişkin söz ve borçlanma yapamayacaklarının açık olduğunu, GATAB’ın tasfiyesi hakkında yürütmenin durdurulması kararı verildiğini ancak itiraz tarihinden sonra 03/02/2015 tarihinde 165.720,97 TL bedelli faturanın damga vergisi kesildikten sonra 164.389,58 TL borç olarak belediye muhasebe kayıtlarına intikal ettiğini, davacının kapatılacağını bildiği kurum ile ticari ilişki kurmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, alacağın kendileri için muayyen olmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini savunmuş, davacıya borcun bir kısmının ödendiğini belirterek davanın reddini istemiştir....
Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır....
e ödediğini, ancak davalı birliğin dükkanların tamamını dava dışı şahsa sattığını, parasının ödenmediğini ileri ürerek 195.000 YTL'nın davalılardan müştereken tahsilini istemiştir. Davalı ..., diğer davalı Birliğin dükkanları satamayınca kendisine teklif edildiğini ve kendisine satıldığını, satışlara kendisinin devam ettiğini, komisyoncu olarak hareket ettiğini savunmuş, ....'in vefatı üzerine davaya dahil edilen mirasçısı ise mirası reddettiğini savunarak davanın reddini istemiş, davalı Birlik ise davacı ile ... arasında yapıldığı iddia edilen sözleşmenin 2009/646-9099 geçersiz olduğunu, ...'in yetkili temsilcileri olmadığını, sadece aracılık yaptığını, kurum kayıtlarına intikal eden paranın bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mehkemece, davalı Birliğin satış için diğer davalı ...'i yetkili kıldığı, ....'...
Söz konusu feragat mal rejiminin tasfiyesi davası bakımından hukuki sonuç doğurmaz. Mahkemece yapılacak iş boşanma davasının feragat sebebiyle reddedilmesinden dolayı, mal rejiminin tasfiyesi davasının görülebilirlik ön koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermekten ibarettir. Bu sebeple mahkemece mal rejiminin tasfiyesi davası yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, usul ve yasaya aykırı olan hükmün açıklanan nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 21.03.2017 (Salı)...
V.. tarafından birliğin kendiliğinden fesholunduğunun ve tasfiye sürecine girdiğinin bildirilmesi nedeniyle mahkemece birliğin ihyası için dava açmak üzere süre verildiğini ileri sürerek; birliğin ihyası ile kaydının yeniden oluşturularak tescil ve ilanına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı H. C. vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin, birliğin eski başkanı olduğunu, bu nedenle davada taraf olma ehliyetinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir. Davalılar İ.. B.. ve A.. V.. vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, ayrıca bakanlık ve valiliğe husumet yöneltilemeyeceğini savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davanın kabulüne, davalı A.. B..nin ihyası ile yeniden tüzelkişilik kazandırılmasına, bu hususun usulüne uygun tescil ve ilanına karar verilmiş; hüküm, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir....