WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Her şeyden önce, terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi İcra ve İflas Kanuna göre (İİK. m. 180; 208 vd); terekenin resmi tasfiyesi ise, Medeni Kanun hükümlerine göre (TMK m. 632-635) gerçekleştirilmek durumundadır. Muris ...'ın 10.06.2008 tarihinde ölümüyle, en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından TMK'nun 605/1, 609. maddelerdeki prosüdüre uygun olarak mirası reddolunduğundan; burada uygulanacak tasfiye usulü, "terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi" usulüdür. İİK'nun 180. maddesi; reddolunan mirasın tasfiyesinin sekizinci bap (m. 208-256) hükümlerine göre; ait olduğu mahkemece yapılacağını hükme bağlamıştır....

    Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin tüm, davacı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın boşanma ve fer'ileri ile birlikte mal rejiminin tasfiyesi talebinde bulunmuş, mahkemece bu talep hakkında herhangi bir hüküm kurulmamıştır. Davacının mal rejiminin tasfiyesi yönündeki talebi, boşanma kararının kesinleşmesi sonunda incelenebilir hale gelir (TMK m. 225). Dava açılırken alınan başvuru harcı, dava dilekçesindeki isteklerin tümünü kapsar. Mahkemece kurulan boşanma hükmünün taraflarca temyiz edilmediği de gözetildiğinde davacı kadının mal rejiminin tasfiyesi talebi incelenebilir hale gelmiştir....

      Birliğin kuruluşuna izin verilmesi hâlinde ana sözleşme, kurucu üyelerin başvurusu üzerine birliğin bulunduğu yer ticaret sicilinde tescil ve ilan olunur. Birlik, ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır ve tescilden itibaren üç ay içinde ilk genel kurul toplantısını yapar. İlk toplantıda birlik asıl üye sayısının yönetim ve denetleme kurullarını oluşturacak sayının altında olduğunun tespiti hâlinde, toplantı tarihinden itibaren bir ay içinde ikinci genel kurul toplantısı yapılır. Bu toplantıda da yeterli asıl üye sayısına ulaşılamaması hâlinde birlik, Bakanlık il müdürlüğünün onayı ile dağılır. Birlikler, ihtiyaç duyulan yerlerde Bakanlığın izniyle şube veya irtibat bürosu açabilir; birliğin görevlerini yürütmek üzere ihtiyaç duyduğu sayıda personel çalıştırabilir... 5996 Sayılı Kanun'un ''ıslah amaçlı yetiştirici birliklerinin dağılması ve tasfiyesi'' başlıklı 10/F maddesi.......

        vekili, üst birliğin tahsis işleminin taşınmazın devrinin taahhüdü niteliğinde olduğunu ve mülkiyet naklini sağlamadığını, tapudaki kayıt maliki olan davalı birliğin borcu için konulan ipoteğin borç ödenmeden fekkinin mümkün olmadığını, devir taahhüdünün 3. şahıs olan müvekkili açısından sonuç doğurmayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı birlik vekili, davacının, üst birliğe faiz borcu bulunması nedeniyle taşınmazın kendi adına tescilini isteyemeyeceğini belirtmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilince temyiz istemi üzerine Dairemizin 19.12.2011 tarih ve 2011/2197- 2011/2648 E-K sayılı ilamıyla onanmıştır. Bu kez, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, HUMK'nun 440.maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir....

          Somut olayda;....yöneticileri ve denetçileri olan sanıkların, yönetici ve denetçi olarak görev yaptıkları 20.11.2005 ile 05.11.2006 tarihleri arasında kalan dönemde; birliğin gider defterinin 38. sayfasında 5.500 TL değerindeki ödemenin faturasının olmadığı, birliğin gider defterinin 43. sırasına önce fatura bedelinin KDV'si olan 237.96 TL'nin işlendiği, sonra aynı sıraya 1559,96 TL gider işlendiği, ancak gerçekte fatura tutarı olan 1416.00 TL'nin bir kez harcandığı, bu durumda 237,96 TL ve 1416.00 TL miktarlarındaki paraların mükerreren harcanmış gibi gösterildiği ve böylece birliğin toplam 7153,96 TL parasının sanıkların uhdesinde göründüğü iddia edilerek güveni kötüye kullanma suçundan cezalandırılmaları istemi ile kamu davası açılmış ise de; sanık savunmaları, tanık beyanları konusunda uzman üçlü bilirkişiden alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, her hangi bir usulsüzlük veya mal edinmenin söz konusu olmadığı, atılı suçun unsurları itibariyle oluşmadığı anlaşıldığından...

            taki bankalarda 20.000,00 TL birikmiş parası olduğunu beyan ederek toplam 375,00 TL nafakanın kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı; davacının resmi olarak eşi olduğunu ancak 10 yılı aşkın zamandan beri çocukları kendisine bırakarak başka bir kadınla kaçtığını, davacının yoksulluk sınırında olduğunu, keza kendisinin de ekonomik durumunun davacıdan daha iyi olduğu konusunun da gerçek olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece; davalının tedbir nafakasına ihtiyacı kalmadığından bahisle eş yönünden tedbir nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Türk Medeni Kanunun 183/6 maddesinde "eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılırlar" denilmektedir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği, her iki eşin birliğin giderlerine katılma zorunluluğu vardır. Birliğin giderlerine katılmada ise eşlerin "güçleri" esas alınmıştır....

              Mahkememinin gerekçesine esas aldığı, Birliğin 17.2.2005 tarihli yönetim kurulu kararı ile, davalı Birlikçe Emniyet Müdürlüğüne yazılan 13.1.2005 tarihli yazı, ...'ın davalı Birliğin yetkili temsilcisi veya vekili olduğunu gösterir nitelikte değildir. Mahkemece ...'ın davalı Birliğin yetkili temsilcisi veya vekili olduğu ve davacı tarafından ...'e ödendiği iddia edilen bedelin Birlik kayıtlarına intikal ettiğinin ispatlanamadığı gözetilerek Birlik hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Yukarıda açıklanan bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir....

                Mahkemenin gerekçesine esas aldığı, davalı Birliğin 17.2.2005 tarihli yönetim kurulu kararı ile davalı birlikçe emniyet müdürlüğüne yazılan 13.1.2005 tarihli yazı, ... 'ın davalı birliğin yetkili temsilcisi veya vekili olduğunu gösterir nitelikte değildir. Mahkemece, ... 'ın davalı birliğin yetkili temsilcisi veya vekili olduğu ve davacı tarafından ...'e ödendiği iddia edilen bedelin birlik hesaplarına intikal ettiğinin ispatlanamadığı gözetilerek birlik hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır....

                  Hukuk Dairesinin ....06.2009 tarih ve 2007/12418 E, 2009/7539 K sayılı ilamıyla davalı birliğin iflasına karar verildiği, bu nedenle İİK’nın 194. maddesine göre işlem yapılması gerektiğinden bahisle diğer yönleri incelenmeksizin bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında birliğin açtığı davalar bu dosya ile birleştirilmiş, yapılan yargılama sonucunda, davacı kooperatifin davalı birliğe ........1992 tarihinde üye olduğu, davalı birliğin kendisine üye olan kooperatiflerle arsa tahsisi, yap-işlet-devret usulü ile tesis yapımı, devremülk devre işletme yada devre tatil tahsisi, sosyal tesis işletilmesi, inşaat ve taahhüt işleri amaçlı çeşitli sözleşmeler yaparak kendisine üye olan kooperatiflerle değişik sözleşme ilişkisi kurduğu, davacı kooperatif ile davalı birlik arasında yap-işlet-devret modelini içerir ....04.1993 tarihli sözleşmeyi ... yıl süreli olarak yaptıkları, bu sözleşmenin ......

                    Özyeni Gürkent KYK'nın hesabına ödendiğini ve yevmiye defterine alacaklı olarak dava dışı yapı kooperatifinin kaydedildiğini, müvekkili birliğin hesabına ödediğini iddia ettiği bedelin banka hesabının 10 yıllık zamanaşımı nedeniyle davacı tarafça ispatlanamadığını, bu nedenle müvekkili birliğin yevmiye defterlerinin incelenmesi neticesinde; davacı tarafça yapıldığı iddia edilen ödemelerin dava dışı yapı kooperatifine yapıldığı ve alacaklı sıfatı olarak dava dışı yapı kooperatifinin yer aldığının tespit edildiğini, dava dışı yapı kooperatifi tarafından müvekkili birliğin hesabına aktarılan ödemelerin otopark ücretine ilişkin olduğuna dair yevmiye defterinde bir ibare yer almadığını, mahkemece eksik inceleme yapıldığını, davacının daha önce üyesi olduğu S.S....

                    UYAP Entegrasyonu