Bunlarda birincisi yapılan şeyin iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule icbar edilemeyecek derece kusurlu ve sözleşme şartlarına aykırı olması halinde eserin reddi, bedelin iadesi, yüklenicinin kusuru varsa zarar ve ziyan talep etme, ikincisi ayıp ve sözleşmeye aykırılık eserin reddini gerektirecek nitelikte bulunmaması halinde bedelde indirim, üçüncüsü de o işin ıslahı büyük bir masrafı gerektirmez ise ayıbın onarılması veya tamir suretiyle giderilmesi ile yine bu hallerde yüklenicinin kusuru varsa tazminat isteme haklarıdır....
ISLAH: Davacı vekili 22/06/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile; ayıplı olarak satılan aracın misli ile değiştirilmesine, misli ile değiştirilmesi mümkün değilse alım bedelinin satım tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili taleplerini ıslah ederek "aracı alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim" seçimlik hakkımız yönünden karar verilmesini ve bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde 44.000,00 TL tutarında bedelde indirim yapılmasına karar verilmesini, TBK 227/II hükmü gereğince davamızı ıslah ederek fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla ve sonradan arttırılmak üzere 1000 TL maddi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Satış işleminin bizatihi tarafı olmayan davacının "bedelde muvazaa" iddiası yerleşik yargı kararları gereğince mümkün olup, bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. Ancak; bu hususta keşif tek başına yeterli kabul edilemez. Yerleşik uygulama doğrultusunda bedelde muvazaanın somut olarak kanıtlanması gerekir. Davacıların bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayıp kanıtlayamadığı hususunda yapılan değerlendirme neticesinde, Her ne kadar davacılar tarafından bedelde muvazaa iddiası ileri sürülmüş ise de, gerek duruşmada dinlenen taraf tanıklarının beyanlarına, gerekse keşif ve bilirkişi raporuna göre, bedelde muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı görülmektedir. Keşif sonucu bilirkişi raporu ile değer tespiti yapılması ise, başlıbaşına muvazaa iddiasını kanıtlayabilecek bir delil niteliğinde sayılamaz ve diğer delillerle desteklenmesi gerekir. Bilirkişi raporunun, bu anlamda tanık beyanları ile desteklenmediği görülmüştür....
Davacı yan ön alım davası açmış olup bedelde muvazaa iddiasında bulunmuş ve gerçek satış bedelinin resmi senette gösterilenden az olduğunu iddia ederek 300.000,00 tl bedelle almak istediğini beyan etmiştir. Davacı yan bedelde muvazaa iddiasını ispat edememiştir.Keşfen belirlenen değer tek başına bedelde muvazaa iddiasını karşılamaya yeter olmadığı gibi dinlenen davacı tanıkların beyanları da soyut anlatımlar olup satışın yapıldığı zaman bizzat hazır bulunan ve görgü şahidi olan kişiler değildir.Bu nedenle davacı yan iddiasını yani bedelde muvazaa iddiasını ispat edememiştir....
Ancak davacı, tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. 3. Resmi senetteki satış bedeli ile keşif ile belirlenen bedel arasındaki fark tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. 3. Değerlendirme Somut olaya gelince, davacı, davalının resmi senette gösterilenden daha düşük bedel ile dava konusu taşınmazı satın aldığını iddia ederek bedelde muvazaa iddiasında bulunmuş, mahkemece muvazaa iddiası kabul edilerek toplamda 54.336,86 TL önalım bedeli üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükme esas alınan keşif sonrası davacının muvazaa iddiasını destekler mahiyette bilirkişi raporu alınmış ise de, raporda belirtilen bedelin tek başına muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmadığı, dinlenen tanıklardan bir kısmı muvazaa iddiasını desteklese de bir kısmının davacının iddialarının aksine beyanda bulunduğu anlaşılmıştır....
Dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı 3. kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz ise de davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla satış bedelinin resmi satış senedinde yüksek gösterildiğini iddia edebilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. Önalım davasında dava konusu payın satış bedeli ile ödenmesi zorunlu harç ve masrafların toplamından ibaret olan önalım bedelinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 734/2. maddesi gereğince hükümden önce mahkemece belirlenecek uygun bir zaman içinde depo edilmesi için davacıya süre verilmesi gerekir. Somut olaya gelince; dava konusu payın bulunduğu taşınmaz tapuda avlulu ev olarak kayıtlıdır. Davacılar vekili dava dilekçesinde bedelde muvazaa iddiasında bulunduklarını, yargılama aşamasında da 7.500,00TL satış bedeli üzerinden kendilerine önalım hakkının tanınmasını talep etmiş ise de bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamamıştır....
Fiyat ve Maliyet Analiz Grup Başkanlığı ile … Türk A.Ş.den avans ödemesinin 15 Aralık 2004 tarihinde yapılabileceği dikkate alınarak, araç birim fiyatında yapılabilecek indirim miktarının tespitinin istenmesi sonucu; a. Fiyat ve Maliyet Analiz Grup Başkanlığı toplam 10.059,075 EURO indirimin uygun olacağını ilgi (ç) yazı ile, b. … Türk A.Ş. tarafından araç birim fiyatında 500 EURO (19 adet araç için ise toplam 9'500 EURO) indirim yapılabileceği ilgi (d) yazı ile bildirilmiştir. 4. Firmanın teklif etmiş olduğu indirim miktarının (9.500 EURO) yeniden Fiyat ve Maliyet Analiz Grup Başkanlığınca incelenmesi sonucu ilgi (e) yazı ile; 2005 yılı Mayıs ayında teslim edilecek 19 adet araç için avans ödenmesinin, 15 Aralık 2004 tarihinde yapılması durumunda hesaplamalarda kullanılan faiz oranlarının değişkenliği ve hesaplamalarda oluşabilecek sapmalar dikkate alındığında, araç birim fiyatında 514,7 EURO indirimin uygun olacağı bildirilmiştir. 5....
Mahkemece, yeniden oluşturulacak içinde bilgisayar yazılım uzmanı da bulunan üç kişilik bilirkişi kurulu marifetiyle ihtilâf konusu yazılım programı üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak sözkonusu yazılımın sözleşme ve ekleriyle iş sahibinin ondan beklediği amaca uygun ve ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın niteliği ve bedelde indirim gerekiyorsa bunun miktarı konularında önceki raporlarda yeralan çelişkileri giderecek, denetime elverişli ve gerekçeli rapor alınıp tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirilmek suretiyle davanın sonuçlandırılması gerekir. Bu hususlar üzerinde durulmadan, bozma ilamı gereğince inceleme yapılmaksızın davanın sonuçlandırılması doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur....
./2016 tarihli yazısına göre; dava konusu taşınmazlar kadastro parseli emsal taşınmaz ise imar parseli olduğu halde belirlenen bedelden düzenleme ortaklık payı oranında indirim yapılmadan hazırlanan rapora göre hüküm kurulması doğru değildir....
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; dava konusu taşınmazın kadastral, emsal taşınmazın ise imar parseli olduğu anlaşıldığından, bilirkişi kurulunca yapılan değerlendirmede dava konusu taşınmazın emsalle karşılaştırılması sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılarak kamulaştırma bedelinin tespit edilmesi gerektiğinden bahisle mahkemenin önceki kararı bozulmuş ise de, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir....